• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Perşembe, Mart 23, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Engin Kara

Ne yapmak gerek? – Engin Kara

Engin Kara Engin Kara
28 Eylül 2018
Okuma Süresi: 5 dk
A A
Ne yapmak gerek? – Engin Kara

Ekonomide yaşanan sorunlar giderek daha da ağır bir hal alıyor. Hükümet yetkilileri de bu sorunlarla başedebilmek için birtakım tedbirler almaya devam ediyor. Daha önceki yazılarımda bu tedbirlerin yanlış hesaba temellendiğini belirtmiş, hükümeti bu konuda uyarma ihtiyacı hissetmiştim. Ortaya koyduğum bu eleştiriler, doğal olarak şu soruyu da beraberinde getiriyor: Peki, ne yapmak gerek?

Önce sorunu tespit etmeye çalışalım. Sorunları iki başlık altında toplayabiliriz.

Bunlardan ilki, TL’deki büyük değer kaybına bağlı olarak enflasyonda yaşanan artış ve bu artışa bağlı olarak da satın alma gücünde yaşanan düşüş.

İkincisiyse, döviz borçlarında, TL bazında yaşanan artış. Yani gelirin, borç karşısında daha da azalması.

***

Fiyat artışları nedeniyle satın alma gücünde ortaya çıkan düşüşle beraber, ekonomi küçülme sürecine girmis durumda. Ağustos ayına ilişkin olarak yayınlanan bütçe verileri, bu küçülmeyi doğruluyor. KDV gelirlerinde, geçen yılın aynı ayına göre bir artış var ama bu artış, enflasyonun altında. Bu da satışlardaki düşüşün bir işareti. Ve ekonomideki bu küçülme, hem hane halkını hem de şirketleri zora sokacak bir gelişme. Borç geri ödemeleri zorlaşacağı gibi, zora giren şirketler eleman çıkarmak zorunda kalacaklar ve bununla doğru orantılı bir biçimde, işsizlik artacak.

Peki hükümet bu hastalığa nasıl bir tedavi uyguluyor?

Zam yapıyor ve ‘#zamlar devam edecek’ diyor.

Mesela, akaryakıta zam yapılıyor. Bu artış haliyle pekçok diğer ürünün de fiyatını artırıyor. Ve tabii bu da enflasyonu… Ve gelin görün ki bu zam politikası, yangına körükle gitmekten başka bir şey değil.

Hükümet yetkilileri, ‘Dolar artıyor, o yüzden bunu fiyata yansıtmak durumundayız’ diyor. Bu açıklama, akaryakıttaki maliyetin bir kısmı devletin kasasından çıkıyormuş gibi bir algı yaratıyor olabilir ama aslında aksine, devlet akaryakıt satışından para kazanıyor. Kuzey Kıbrıs, Avrupa’da, akaryakıttan en yüksek vergi alan ülkelerden bir tanesi. Kuzey Kıbrıs’ta bu oran %55 iken, mesela İspanya ve İsveç’te %40.

Oysa hükümet, akaryakıttaki vergi oranı düşürerek, artışın ekonomi üzerinde yarattığı tahribatın önüne geçebilir.

Bunun yanı sıra arabalar da benzin yakma verimliliğine göre vergilendirilmelidir. Benzin tüketimi ekonomik olmayan arabaların vergileri artırılmalıdır ki bu aynı zamanda çevrenin korunması adına da önemli bir adım olur.

Maaşlar, en azından asgari ücret ve göç yasasına tabi kamu çalışanların maaşları, Ocak ayı beklenmeden, enflasyon oranında artırılmalıdır. Bu maaş artışının işverene elbette bir maliyeti olacak ama bu yük de yaklaşık 180 milyon TL’lik istihdamı Destek Fonu kullanılarak hafifletilebilir. Gerçi hükümetin, bu fonun kullanımı ile ilgili başka planları var; bu fonu kullanarak casinolarda yerli iş gücünü artırmayı hedefliyor ama ben bunun beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum.

Bu noktada şu notu düşmekte fayda var; Kuzey Kıbrıs’taki ‘Kemer Sıkma’ lobisi, benim önerdiğimin tam tersi bir politikayı öneriyor ve Avrupa’da 2009 krizinde, ekonomik tedbir adına düşürülen maaşları örnek gösteriyor. Ama gelin görün ki bu önerme aslında olanı biteni doğru analiz edememekten kaynaklanıyor.

Avrupa’daki ekonomik programların temelinde iş gücü maliyetlerini düşürüp ülke dışına satılan malları ucuzlatmak vardı. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışayım. Krizdeki herhangi bir ülkeyi ele alalım. Düşen iş gücü maliyetleri sayesinde bu ülke, örneğin daha ucuz çamaşır makinesi üretebilecek, bu üretimi Avrupa’ya ve dünyaya satacaktı. Yani ihracatı artacaktı. Diğer bir deyişle ülke içindeki  talep düşüşü, dış talepteki artışla karşılanacaktı. Amaç buydu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Almanya’nın Miele veya Bosch markalarıyla rekabet etmek kolay mı? Portekiz, ancak bu saçmalığa son verip iç talebi canlandırıcı önlemler alınca (örneğin maaş artışı) krizden çıkabildi.

Bizim öyle ihracat gibi derdimiz yok!  O yüzden böyle derin analizlere de gerek yok. İhracatın olmayışı da aslında, yurt içi talebi canlı tutmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

***

Ekonomik küçülme başka nasıl yavaşlatılabilir?

Kamu harcamalarını artırarak.

Nasıl mı?

Mesela neredeyse çökmüş durumdaki altyapıyı, hatta daha da spesifik olmak gerekecekse, perişan durumdaki fiziki ve teknik sağlık altyapısını yenileyerek!

Şimdi, ‘Peki ya finansman?’ diye soracaksınız.

Türk Lirasi mevduatlarına ödenen faiz şu sıralar belki de tarihin en düşük seviyelerinde; enflasyondan arındırılmış şekliyle, – %15-20 seviyelerinde seyreden bir faizden bahsediyoruz. Yani devletin, kamu bankalarından aracıyla borçlanmanın tam zamanı.

Ve bu borçlanma aynı zamanda faiz oranlarında bir artış yaratacağından, tasarruflarda yaşanan erimenin de bir miktar önüne geçilmesine vesile olacak.

Bu tür bir borçlanma ve biraz planlamayla sağlık altyapısında gerçekleştirilecek olan yenilenme, devletin sağlık harcamalarında çok ciddi bir tasarruf sağlayabilir.

2018 yılı bütçesinde yurt içi ve yurt dışı tedavi sevkleri için ayrılan miktar 45 milyon TL. Yani bugünkü kurla yaklaşık 7,5 milyon dolar.

Türkiye’de şu anda tam teşekküllü özel bir hastanenin yatak başı maliyetinin ortalama 100 bin dolar olduğundan hareketle, 15 milyon dolara 150 yatak kapasiteli, çok iyi donanımlı bir hastane yapılabilir ve devletin Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi ve Türkiye’deki hastanelere hasta sevkine ayırdığı yıllık 45 milyon TL de iki yıllık bir borçlanma devresinin ardından, devletin cebinde kalır.

Bu yolla aynı zamanda inşaat sektörüne de ciddi bir katkı sağlanmış olur.

***

İdeologlar istediği kadar bağırsın, tokmağı elinde tutan davula istediği sertlikte vursun, ekonomik kriz dönemlerinde, en azından devlet mekanizmasının iyi çalıştığı ülkelerde o devlet, işsizlere iş yaratmanın yollarını arar ve bulur. O devlet, borcunu ödeyemeyene yardım eder. O devlet, ev almak isteyenlere kolaylık sağlar. Çünkü sosyal devlet olmanın gereği budur.

Ancak meseleye, ‘bu şikayet edenler, devletimizin olanaklarından pay kapmak isteyen fırsatçılardır’ şeklinde bir anlayışla yaklaşınca, bir arpa boyu yol kat edemiyoruz. Her kriz döneminde aynı yanlış tedavileri uygulayıp, bu sefer işe yaramasını bekliyoruz.  Geçmiş tecrübelerden ders almıyoruz. Ekonomik sorunlar azalmayıp artınca da öz varlıklarımızı peşkeş çekerek kurtulmayı ümit ediyoruz. AKSA örneğinde olduğu gibi, bu peşkeş politikasının yarattığı yük ve kriz döneminde yenen beyhude dayaklar da halkın sırtına kalıyor.

Hükümetlerin ekonomi politikalarını belirlerken akıl, mantık ve bilgi süzgeçlerini iyi çalıştırmaları, geçmişteki hatalarından ders çıkarmaları ve başka ülkelerin olumlu/olumsuz tecrübelerinden yararlanmaları gerektiğini düşünüyorum. Ve bir politika belirlenirken, bir tıp doktorunun hastasını tedavi ederken ‘önce zarar vermeyeceksin’ kuralını uyguladığı gibi, bu politikanın önce, halka zarar vermemesi gerektiğine inanıyorum.

Bu kriz dönemini en az hasarla atlatabilmek için yapılabilecekler vardır ve benzeri öneriler çoğaltılabilir.

Umarım doğru yol, çok geç olmadan ve halk daha fazla zarar görmeden bulunur.

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Engin Kara

Engin Kara

Engin Kara

Para basmak çare değil, özel sektörün borcuna çözüm bulunmalı – Engin Kara

Engin Kara
27 Nisan 2020
0

Bilindiği üzere, ülke ekonomisinde en temel sorun; özel sektörün yüksek yabancı para cinsinden olan borcudur. Değer kaybeden TL de, özel sektörün bu sorunu daha da zora sokuyor.

Okumaya Devam Et
Engin Kara

%85’i Ararken – Engin Kara

Engin Kara
12 Ocak 2020
0

Benim bu yazı ile amaçladığım ise kamu kesiminde her şeyin yolunda olduğunu söylemek değil elbette. Öyle olmadığı zaten ortada. Ancak, Yenidüzen Gazetesi'nin de bu tür gerçeği yansıtmayan analizlerle bir yere...

Okumaya Devam Et
Brexit öncesi kritik hafta – Engin Kara
Engin Kara

Brexit öncesi kritik hafta – Engin Kara

Engin Kara
12 Mart 2019
0

Brexit, son üç senedir İngiltere’de gündemin neredeyse tek konusu.  Harcanan yoğun mesaiye rağmen İngiltere nasıl bir Brexit istediği konusunda kararını verebilmiş değil.  Daha önce AB ile belirlenen takvime göre ülkenin...

Okumaya Devam Et
Kamu Borçlanması – Engin Kara
Engin Kara

Kamu Borçlanması – Engin Kara

Engin Kara
29 Ocak 2019
0

Olivier Blanchard, ekonomistlerin çok yakından tanıdığı bir isim. ABD’deki MIT Üniversitesinde ekonomi profesörü olarak görev yapıyor. Blanchard, ekonomistliğe ilk adımlarımı attığım 1990 yıllardan bu yana kitaplarını ve makalelerini okuduğum, ekonomik...

Okumaya Devam Et
Dome Otel Sessizliğinin Maliyeti – Engin Kara
Engin Kara

Dome Otel Sessizliğinin Maliyeti – Engin Kara

Engin Kara
8 Ocak 2019
0

İtalyan filozof Antonio Gramsci, “yürürlükteki sistem etkinliğini yitirmişse ve bu sistemin yerini alacak yeni bir sistem bir türlü doğmuyorsa, böyle dönemlerde birçok ürkütücü/marazi belirtiler ortaya çıkar” der.  Havadis Gazetesi Genel...

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023
Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
16 Mart 2023
İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
14 Mart 2023
Çalıyor

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

DÜNYA
Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • Nuri Sılay ile Tevfik Aytekin
  • 🟣 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Gününde, Mülteci Hakları Derneği olarak ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sesimizi yükseltiyoruz!

🟣 MHD olarak sizi, Irkçılık Karşıtı Ağ ile tüm Irkçı, ayrımcı ve ötekileştirişi, politika, tutum ve davranışlara karşı mücadele etmek için aramıza katılmaya davet ediyoruz.

-------

🟣 As the Refugee Rights Association, we raise our voices against racism and discrimination on March 21, International Day for the Elimination of Racial Discrimination!

🟣 We invite you to join us with Network Against Racism to fight against all racist, discriminatory, and marginalizing policies, attitudes, and behavior!
  • Kader değil cinayet. Hepimize hesap vereceksiniz! #isiashepimizehesapverecek
  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.
  • Fransa’da emeklilik yaşını 64
  • İnsan hayatı küçük hesaplarınızdan daha değerlidir! #isiasemsaldavaolacak
  • İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? #isiasmelekleresözümüzvar
  • Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca yine buluştu
Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu belgesele konu olmuş ve belgesel Prag Film Ödüllerinde En İyi Belgesel ödülünü almıştı.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu bu yıl on ikinci yılına girdi.

Her yıl göç eden Yaren Leylek tekrardan Mehmet Amca’nın yanına geri geliyor. Bazen zor ve amansız bekleyişe dönen bu dostluk, sevdiğini hasretle beklemenin en içten örneklerinden biri.

Örnek dostluğu karşılıksız sevgi ve güven olarak da tanımlayabiliriz. Günümüz dünyasında kilometrelerce birbirinden uzak kaldıktan sonra her yıl tekrardan aynı yerde buluşan bir insan ve bir hayvanın dostluğu, herkesin ilham alabileceği, birbirine kalbini tamamen açmış, şefkatle sevebilen, dünyanın hızından ayrı, dip dibe bir yaşamdan uzak bir yere varınca, insanın doğayla, hayvanla nasıl uyum içinde, bütünlükle yaşayabileceğini de ispatlıyor.

Hikayeyi kamuoyuna duyuran yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş de “Geçen yıl Yaren geldiğinde karlı bir havaya denk gelmişti. Belki yine kar ile karşılaşmamak için gecikmiştir. Ama yaşı da var, o yüzden gelememe ihtimalinden dolayı korktuk. Her sene bu ihtimalle uğurluyoruz onu. Neyse ki geldi. Bunca sıkıntılı ve üzücü gündem arasında, Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu. Ve sonunda hikaye, bu yıl da gerçek oldu. Tüyü kadar ömrü olsun” diye konuştu.

Kaynak: BBC News Türkçe

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Küresel tatlı su talebi 2030’a kadar arzı yüzde 40 aşacak

BM’den dünya çapında su uyarısı: Kaynaklar ‘vampirce’ tüketiliyor

11 saat önce
Fransa’da isyan dinmiyor, çatışmalar sürüyor | Foto-Video

Fransa’da isyan dinmiyor, çatışmalar sürüyor | Foto-Video

12 saat önce
Altı parti Emek ve Özgürlük İttifakı altında seçime gireceğini açıkladı

Emek ve Özgürlük İttifakı: “Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağız”

12 saat önce
Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

Credit Suisse ve paranın gücü | Peter Schwarz | WSWS

13 saat önce
Tecrit işkencedir ve kabul edilemez! Trans Kadın maphusların tecritte tutulmasını kınıyoruz!

Mağusa’da homofobik saldırı

14 saat önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.