Cumhurbaşkanı Akıncı, Eylül ayının Kıbrıs konusu açısından önemli bir ay olmaya aday olduğuna işaret etti ve “Artık neredeyse herkes anlamıştır ki, bundan sonra ucu açık yıllar sürecek müzakereler dönemi kapanmıştır. Eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşanacak yeni ortak bir yapıyı kurma iradesinin var olup olmadığı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından araştırılacaktır” dedi.
BM Genel Sekreteri Guterres’in böyle bir araştırma sürecine girme konusunda bir eğilim ve niyeti var mıdır?
Sayın Akıncı çok önemli bir noktaya dikkat çekerken BM Genel Sekreteri Guterres’i yeterince okuyamadığını düşünüyorum.
Öncelikle Crans Montana’daki başarısızlıktan sonra Genel Sekreter sürece tekrar dahil olabilmesi için yapılması gerekenlerden bahsetmişti. Neydi bu yapılması gerekenler?
İlki bu sürecin yeniden başlayabilmesi için Guterres liderlere adeta ev ödevleri vermiş; toplumlararası yakınlaşma ve işbirliği için somut adımlar atmasını istemişti. Böylece çözüm için iyi niyetlerini göstermelerini talep etmişti. Bir diğeri ise masaya döndüklerinde Guterres Çerçevesi olarak bilinen 6 maddelik bir uzlaşı metninin birbiri ile bağlantılı şekilde, stratejik bir anlaşmaya varma amaçlı ele alınmasını da kabul etmeleri gerektiğini öngörmüştü.
Bunları Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar aracılığıyla da defalarca liderlere iletmişti. Hatta sayın Spehar bu istek ve irade beyanını Kıbrıslıların bizatihi kendisinden de istemişti.
Bu süreçte herhangi bir iyi niyetin hayata geçirildiğini, veya adalıların çözüm yönünde hareketlenmesini izleyebildik mi! Sanmıyorum
Liderler bu dönemde ne yaptı?
2017 yılının Temmuz ayında kopan süreçten bu yana geçen bir yıllık sürede iki lider sadece bir kez sosyal bir yemekte bir araya geldiler. Birbirlerine sürekli göndermeler yaparak kimin daha çözümcü, kimin daha çözüm karşıtı olduğunu kendi toplumlarına göstermek suretiyle adeta kendi tribünlerine oynadılar.
Sürece başladıkları 2015 Mayıs ayından bu yana adada yaşayan toplumların barış ve yakınlaşma sürecine katkı yapmak için herhangi bir uygulamayı hayata geçiremediler.
Sürecin çöküşünden bu yana geçen 13 aylık süreçte geçiş noktalarının açılacağı günü de, 16 Nisan’da bir araya geldikleri sosyal yemekten sonra ifade etmelerine rağmen, ilk söz verdikleri günden bugüne geçen 40 aylık bir süreçte başaramadılar.
Bu koşullarda kendisinin aktif olarak katılacağı bir süreci BM GS Guterres başlatır mı? Yani Genel Sekreter geçen yıl aldığı insiyatifin bir benzerini yine alıp yeni bir Kıbrıs Konferansı çağırır mı?
Eylül ayının son haftası, yeni dönem BM Genel Kurul çalışmaları sırasında Kıbrıslı iki lider Akıncı ve Anastasiadis’in bir araya geleceği söyleniyor. BM Kıbrıs Özel Görevlisi ABD’li diplomat Lute liderlerin eğilimlerini görmek için geçen aylarda bölgeye ziyaretler yapmıştı. Bu ziyaretlerin sonucunu Guterres’e o güne kadar mutlaka iletecektir.
Geride bırakılan 13 aylık süreçte adada garantör ülkelerin de dahil olduğu birçok gerginliğe karşın tek bir yakınlaşma belirtisi gösteremeyen, geçmişte örnekleri olan geçiş noktalarının açılmasını söz verdikleri halde irade ortaya koyup açtıramayan, sürekli söz düellosu içinde kendilerini tekrar eden iki liderden bahsediyoruz.
Adada kapsamlı çözümün parametrelerini oluşturan ve Genel Sekreter’in adıyla anılan Guterres Çerçevesiyle ilgili zaman zaman olumlu ifadeler kullansalar da bu belgedeki 6 ana başlığı birbiriyle bağlantılı şekilde ele alıp, bu çerçeveyi stratejik bir anlaşmayla sonuçlandırmaya yönelik en ufak bir iyi niyet belirtisi gösteremeyen liderleri ve garantörleri, BM GS Guterres’in bu koşullarda bir kez daha yeni bir konferansa çağırabileceği yönünde derin endişelerim vardır.