Geldik yine bir 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe!!!
Dünyanın en uzun soluklu hak mücadelelerinden bir tanesi, su götürmez bir şekilde açıktır ki Kadın Mücadelesidir. Göz göre göre hakkı gasp edilen, canına kıyılan, sırtına yük bırakılıp, üstüne basılan kadın, hayatın her an ve her alanında dayanışma ile yılgınlığa yer vermeden geçip giden yıllara inat ısrarla ve inatla hala mücadeleye devam etmektedir.
“Eşit İşe, Eşit Ücret” sloganını duymayan yoktur heralde!!!
Gelin bu 8 Mart’ta Kıbrıs’ın kuzeyinde toplumsal cinsiyetler açısından ücretli çalışanlar bakımından devlet eliyle destekli eşit işe eşit olmayan ücretin kaynağına, Yasalar aracılığı ile yaşanan kadınların hak gaspına yakından bakalım:
24/1982 sayılı Gelir Vergisi Yasası temel olarak gelir vergisi açısından Kıbrıs’ın kuzeyinde ikamet eden gerçek kişilerin kazançlarının vergilendirimesine ilişkin kuralları düzenler diyebiliriz.
Yasa ilk okumaya başlandığı anda “yükümlü”, “çalışan” gibi cinsiyetsiz ifadelerle bezenmiş bir şekilde endam sergilerken, şak diye niyetini önümüze sererek evli kadının gelirinin ayrı vergilendirilmeyeceğine ilişkin bir düzenleme ile karşımıza çıkar. Biz onun affallamasını yaşayıp bu bilgi ile ne yapacağımızı düşünürken hemen ardından gelen 18’inci maddesi ile kendisinin ne kadar da cinsiyetçi olduğu hususunda bizi altını çize çize, üstüne basa basa, gözümüze soka soka aydınlatır. Meşhur aydınlatıcı 18’nci madde “Vergilendirme dönemi başında on sekiz yaşından küçük çocukların her türlü kazanç veya iratları, aile reisinin beyannamesinde beyan edilir ve aile reisinin kazanç veya iratlarına eklenerek vergilendirilir. Bu madde amaçları bakımından aile reisi, eşler için koca, çocuklar için baba, baba ölmüş veya velâyeti kaldırılmış ise veya kocanın hiçbir geliri yoksa anadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Evet bu yüz yılda, evet Kıbrıs’ın Kuzeyinde, evet evet yürürlükte bulunan Gelir Vergisi Yasası’nda, devlet eliyle hiç çekinmeden evin reisi erkektir! diye kurala bağlanmakta; Yuvayı dişi kuş öncelikle ev içinde reisi gözetiminde yapar! parayı iş yaşamında erkek kazanır! tasarrufunu da erkek yapar! hal böyle olunca da indirimleri de o hak eder!!!! Ha! kadın da isterse/gerekirse çalışır ama bu onu evin reisi, paşası ile eşit kılmayacağından para kazanırsa da ben erkeğe aile indirim yapar , kadından ise vergimi tam alırım diyerek “adam gibi adam” bir duruş sergilemektedir.
Bu duruşuna sonuna kadar sahip çıkan Cinsiyetçi Yasamız yine 12’inci maddesinde “Yükümlü ve Karısı İçin İndirimler” yan başlığı ile niyetini bir kez daha açıkça ortaya koyarak taçlandırmakta tabiri caizse “erkekçe” şaha kalkmaktadır.
Erkekleri özne kabul eden, evi geçindireni, evin “direğini”, evin “reisini” ve çalışma hayatında birinci sınıf cinsiyeti erkek kabul eden işbu Yasa; kuralları belirleyen yan başlıklarında yükümlüyü yani parayı kazanan “kutsal aileye” bakan, iş gücü içinde yer alan desteklenmesi, korunması gereken ücretliyi erkek cinsiyet olarak kabul ettiğinden indirimlere ilişkin kuralları düzenlerken kadınları iş yaşamı içinde yok sayarak, “karısı” ibaresine açıkça yer vererek sadece erkek çalışana indirim verileceğinin altını ısrarla çizmektedir. Hal böyle olunca da evli olduğu hasebiyle bir erkek çalışan aylık ücreti üzerinden bir indirime tabi tutulacağı, kadın çalışanların ise böyle bir indirimden yararlanamayacağı ve daha düşük ücret alacağı anlaşılmaktadır.
Şöyle ki; bahsi geçen 12’nci maddenin (2)’nci fıkrası; “Yükümlü evli ise ve karısı sürekli olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kendisi ile birlikte yaşıyorsa, karısı için bu maddenin (1)’inci fıkrası kuralları uyarınca saptanan indirim miktarının yüzde sekizine (%8) eşit bir indirim yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin uygulamdaki meali aynı statüde çalışan erkek ve kadınların brüt maaşları aynı olsada kadın çalışanların bahsi geçen bu indirimden yararlanamayacağından dolayı net maaşlarının asla aynı olmayacağı anlamını taşır. Yani kağıt üzerinde cinsiyet ayrımcılığı yapmadan aynı iş için aynı maaş aldığı iddia edilen erkek ve kadın ücretini sıra maaşın netinin hesaplanmasına geldiği aşamada kadın yerine sadece evli erkeğin eş indiriminden yararlanmamasını düzenlediğinden kaynaklı asla aynı alamayacaktır.
Kadının hali hazırda eşit işe, düşük ücret alması ile yetinmeyen Yasa, yine aynı maddenin (3)’ncü fıkrası aracılığı ile “Yükümlü boşanmış ise, bu maddenin (1)’inci fıkrası kuralları uyarınca saptanan indirim miktarının yüzde dördünü (%4) aşmamak koşulu ile mahkeme emri uyarınca karısı için ödediği nafaka miktarı kadar bir indirim yapılır. “ diye buyurmaktadır. Burada da Yüce Devletimiz genellikle çocukların bakımını üstlenen boşanmış kadının, nafakayı alamadığı hallerde aynı “dik duruşu” sergileyip, öncelikli yoksullaşmadan nasibini alan kadının arkasında durmakta zorlanırken, nafaka verecek kişinin her durumda erkek olduğu varsayımı ile sadece erkelere bir indirim daha vererek cinsiyetçiliğini bir kez daha ışıltılı bir şekilde taçlandırmaktadır.
Eşit işe, eşit ücret insan hakları, eşitlik ve adalet ilkeleri uyarınca bir devlet politikası olması gerekirken, Kıbrıs’ın kuzeyinde ise 2024 yılında hala yasalara sırtını dayayarak erkek çalışanlar açıkça devlet destekli ayrımcılık eşliğinde kadınlara göre eşit iş için daha yüksek ücret almaktadır.
Evet, Yıl 2024 ve evet Eşit işe Eşit Ücret sloganı bir kez daha ısrarla ve inatla utanmayanların tümünün cemi cümlesine büyük selamla burada dursun!!!