Erbay ve Yorgos’un çok akrabası yok. Onları yıllar önce Kıbrıs’ı kana boğan ve bölen iğrenç ve kirli nehirde, kan nehrinde kaybettiler. İkisinin de yaşadıkları aynı şoven çerçevede işlenen cinayetlerin parçasıdır. Türkçe konuşan şovenlerin ve Rumca konuşan şovenlerin işledikleri cinayetlerin. Bugüne kadar kanamaya devam eden yaraları resmeden bir Kıbrıs Guernika’sı. Anlamamız için bütün yanlarını görmemiz gereken bir cinayetler tablosu. Bunu yapmazsak bunlara yol açan nedenleri bulamayız.
Bu tabloyu daha fazla anlamamız ve açık yaraları sarabilmemiz hedefiyle AKEL Nisu Örgütü ile İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurlarının Ortak Örgütü “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ” tarafından 11 Temmuz akşamı Nisu Proodos Derneği’nde Kıbrıs’ın kayıpları için bir etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğin ana konuşmacıları araştırmacı gazeteci ve bu yıl NOBEL Barış Ödülü adayı Sevgül Uludağ ile Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk kayıp yakınlarıydı. Bu etkinlik vesilesiyle bazı düşüncelerin paylaşılmaya değer olduğuna inanıyorum.
Yurdumuzda farklı nedenlerle cinayetler işlendi. Bunlar seri katiller ya da ruh hastaları tarafından işlenmedi. “Milli hedef” uğruna “insan” kavramını yerle bir eden şovenlerin kasten işledikleri cinayetlerdi. İster Türkiye’nin istilacı askerleri, ister EOKA-B’ciler, ister başka yurttaşlar tarafından işlenmiş olsun, geçerli olan budur. 1963’ten 1974’e kadar çoğu kez işlenen cinayetler daha önceki cinayetlerin intikamıyla ilgiliydi. Tüm bunlar kanlı bir şiddet sarmalını teşkil etti.
Bu aynı zamanda çok azının hakkında konuşma cesareti gösterdiği susturulmuş tarih, gizli kalan hikâyelerdir de. Emir altında görevde ya da yurttaş olmalarından bağımsız, diğer toplumdan insanların hayatlarını kurtararak o zamanın koşullarında dahi insan kalmayı tercih edenlerin hikâyeleri.
Katiller, tecavüzcüler ve suça azmettirenler bütün yıkımın ardından kendi taraflarında “itibarlı” yaşamlarına devam ettiler. Tarih kitaplarına “ötekilerin” barbarlıklarını ve “kendilerinin” kahramanlıklarını yazdılar. Bunun için insanı merkez alan bir anlayışla her tür şoven suçu mahkûm eden ve hümanizmi öne çıkaran yeni bir tarihe iki toplumda da ihtiyaç vardır. Bu konuda da Sol’un iki toplumda da yıllarca öncü olduğu vurgulanmaya değerdir.
En sıradan bir bilgi kayıpların bulunmasında yardımcı olabilir. Kayıpların yakınları gibi tanıklar da yaşama gözlerini kapatıyor. Kayıplar hakkındaki herhangi bir bilginin şimdi verilmesinin zamanıdır ve bu bilgiler anonim olarak da verilebilir.
Yaralar görmezden gelinerek değil, dokunarak iyileştirilir. Bunun için iki toplumun kayıplarının olmasına yol açan her şey hakkında samimi bir tartışmanın sürdürülmesi gerekir. Ancak milliyetçi nefretin süre giden sarmalının kökten kesilmesi için bu tartışmanın ayrı değil, iki toplum arasında yapılması şarttır.
Nisu’daki tartışma aynı acıları paylaşan ve bu yarayı BİRLİKTE daha iyi kapatabileceklerini kavrayan iki toplumdan da insanlar arasında böylesi bir tartışmaydı. Hem kayıpların araştırılmasına, hem de kayıplar konusunun bütün yanlarının anlaşılmasına yönelik tartışma güçlendirilmelidir. Bunda, yeniden yakınlaşma hareketi kadar iki toplumdaki makamların da oynayacakları rol vardır.
Her Yorgos’un ve her Erbay’ın akrabalarının olması için. Geleceğin çocuklarının çocukluklarını yaşayabilmeleri için. Geleceğin Kıbrıs’ının insani ve sağlam temellerde inşa edilebilmesi için.
İlias Dimitriu
AKEL Merkez Komitesi
Yeniden Yakınlaşma Bürosu Koordinatörü
Resim: Daphne Trimikliniotis
(İlias Dimitriu’nun yazısı ilk olarak Haravgi gazetesinde yayınlandı)