Kültür, ırk, geleneksel uygulamaların hepsi insan ırkını birbirine bağlar. Geniş kültürel çeşitliliğe sahip bir dünyada yaşıyoruz. Toplum bu çeşitliliğin bir aynasıdır ve toplumun tamamında çeşitliliği temsil eden, kabul eden ve birbirine karıştıran en önemli kurumlardan biri de üniversitelerdir.
Uluslararası bir üniversite Asya, Avrupa ve Afrika’dan dünyanın farklı yerlerinden gelen insanlardan oluşan entegre bir topluluk yaratarak, çeşitliliği temsil eden ve kabul eden bir kurum olmalıdır. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde Batı Afrika, Doğu Afrika, Güney Afrika, Orta Doğu ve Asya’dan öğrencilerimiz var. Farklı kültürlerden oluşan bir havuzuz.
Yurtlar! Evet, yurtlar! Uyuduğumuz, yemek yediğimiz, ders çalıştığımız, arkadaş edindiğimiz yer ve daha fazlası… Doğu Akdeniz Üniversitesi, 4’ten fazla öğrenci yurduna sahip bir üniversitedir. Okulda daha fazla yurt bulunmasına rağmen benim odak noktam, okula ait olan yurtlar olacak.
DAÜ 2; üniversiteye ait yurtlardan biri… Büyük, iri, çirkin ve modern bir yapı. Duvarlar, büyük kurumların tarihinden yoksun. DAÜ 2’de yaşayan farklı ırklardan öğrencilerin kötü bir temsili…
“Evden uzaktaki ev”den ziyade daha çok bir hapishane kompleksi gibi görünüyor. Yurttaki hayatımın, sadece derslere hazırlandığım, merdivenlerden aşağıya inerken gördüğüm Türk, Arap, Afrikalı öğrencilerden olduğunu hatırlıyorum. Öğrencilerin aksanlarından ve İngilizce artikülasyon eksikliğinden kaynaklı olarak; o ülkelere ait olduğunu düşünüyorum… İsimlerinin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok, sadece işimizle ilgileniyoruz.
Yurtlarda, uluslararası bir topluluk yok. Bu yurtta, uluslararası toplumun entegrasyonunun eksikliğini fark ettim. Biz bir lezzet kütlesiyiz ama “bizim” lezzetimizi ortaya çıkarmak için çorba bulunmuyor.
Herkesi kültürel olarak daha da kaynaştırmak ve topluma entegre etmek için düzenlenmiş hiçbir sosyal görüşme, toplantı, grup etkinliği yok. Üniversitenin bu etkinlikleri düzenlemediğini söylemiyorum ama bu etkinliklerin daha köklü bir düzeyde organize edilmesi gerekiyor. Her üniversitenin kendine has ve sevecen bir kültürü vardır. Bu kültür, üniversitenin tarihi ve geleneğinden doğmuştur.
Toplumun, oyun gruplarına, sosyal toplantılarına, yurtlardaki kültürel faaliyetlerin daha fazlasına ve küçük tartışma gruplarına ihtiyacımız var. Okulda geçirilen yoğun bir günün ardından bireylerin birbiriyle iletişim kurmasına yardımcı olmanın bir yolu olmalıdır. Daha fazla arkadaşla tanışmak için paylaşmalı ve sevmeliyiz.
Personele gelince; uluslararası bir üniversitede olmak ve yerel nüfusu istihdam etmek istiyoruz. Ama bu personel, öğrenci şikayetleri anlayacak şekilde eğitilmiş insanlar değil. Hatta çoğu İngilizce dahi konuşamıyor. Temel sorunlarımızı onlara nasıl iletebiliriz? O zaman evde nasıl hissedebiliriz?
Harvard Üniversitesi’ndeki yurtlarla ilgili bir çalışmayı sizinle paylaşayım.
Harvard’da birinci sınıf öğrencileri için 17’den fazla salon bulunmaktadır. Her yurtta bir dekan ve bir öğrenci temsilcisi vardır. Her bir öğrenci giriş yollarına veya zeminlere ayrılır ve daha küçük bir topluluk olarak; ortalama 20-40 öğrenci ile, yurt içinde daha büyük bir topluluk oluşturulur. Bunu okudunuz mu? Her katta bir düzineden az öğrenciye atanmış bir akran danışmanı bulunuyor.
Yurt seviyesinde futbol maçları yapılıyor. Kıbrıs’ta da, belki A katı ile B katı arasında veya DAÜ 1 ile DAÜ 2 yurtları gibi maçlar yapılabilir. Tüm bunlar daha fazla entegrasyonu, daha büyük bir rekabet ruhunu teşvik edecek ve bizi sadece Nijerya’nın komşuları ile oynamaktan veya oynamadan önce birini Faslı veya Kıbrıslı olarak tespit etmekten alıkoyacaktır. Üniversite düzeyindeki daha büyük sosyal faaliyetlere daha fazla bağ ve katılım sağlayacaktır. Bunlar Yurtlarımızı daha “kültürel açıdan çekici ve sade” hale getirir ve aile odaklı görünüme dönüştürür.
Bu bir kazan, kazan (win-win) durumudur. Üniversite yurtlarımız için bir isim değişikliğine ihtiyacımız bulunmaktadır. DAÜ 1 ve 2 yeterli değildir. Daha davetkar ve aile odaklı bir isme ihtiyacımız var. Öğrencilerin kendilerini tanımlayabilecekleri ve evlerini arayabilecekleri bir isim…
Martin Chiwenyte Chidume
Doğu Akdeniz Üniversitesi,
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğrencisi