Kıbrıs’ın kuzeyi, koronavirüs deneyimini halen yaşamamışken, geliştirdiği olağanüstü özgüven ile salgını yok ettiğini, haykırarak dünyaya duyurmaya çalışıyor. Peki gerçekten de durum böyle mi?
Dünya, koronavirüs salgınının önüne geçebilmek için, sosyal mesafe ve izolasyon kuralları yanısıra; mümkün olduğunca fazla test yapılmasını öneriyor. Kıbrıs’ın kuzeyindeki hükümet, dün itibariyle toplam 33 bin 8 adet test yaptı. Bu testlerin ne kadarının PCR testi olduğuna dair ben net bir bilgiye sahip değilim.
Dün Meclis kürsüsünden konuşan Sağlık Bakanı Ali Pilli, yapılan testlerin 3’te birinin PCR testi olduğunu duyurdu. Pilli, ortaya atılan iddialara yönelik ise, “testlerin az yapıldığı yönündeki iddiaları kabul etmiyorum” dedi. Pilli’nin verdiği verilere bakarak, ortalama 11 bin PCR testi uyguladığımızı düşünebiliriz.
Peki; nüfusumuz kaç? Tam olarak bilmemekle beraber, 360 bin diyen de oldu, 600 bin diyen de… Nüfusumuzu 360 binden bile düşünsek, şu ana kadar Kıbrıs’ın kuzeyinde toplam nüfusun sadece yüzde 3’üne PCR testi uygulandığını söylemek mümkün olur.
Yapılan hızlı testleri dikkate almıyorum, zaten o testler pozitif çıksa da, yapılan ileri tetkikler, vakaların pozitif olmadığı sonucunu karşımıza çıkardı. Kalitesiz ürün mü alındı yoksa hızlı testlerin gerçekten hiçbir güvenirliği yok mu bilemiyoruz. Bu soruyu sağlık profesyonelleri yanıtlasın.
Devam edelim…
Kıbrıs Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Danışma Kurulu üyesi Kostrikis dün yaptığı açıklamada, İki Toplumlu Sağlık Komitesi’nin Kıbrıslıtürk üyelerinin kendilerine 360 bin kişilik nüfusa 6 bin laboratuvar testi yapıldığının söylendiğini aktardığını belirtti. Lakin bu iddiayı Dr. Ali Pilli bugün Meclis’te reddetti. 3’te bir PCR testi yapılıyor dedi.
İki Toplumlu Sağlık Komitesi geçtiğimiz gün telekonferansla görüşme düzenledi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ekipler, Kıbrıslıtürklere 24 sayfalık bilimsel bir rapor hazırladı. Kıbrıs’ın kuzeyinden temsil eden doktorlarımız ne yaptı? Ellerinde bulunan varsayımsal bilgileri, elde edebildikleri oranda resmi bilgileri, güneydeki meslektaşları ile paylaştı…
Farkında mısınız bilmiyorum. Okuduğunuz bu makalede kullanılan rakamların tamamı resmi makamlar tarafından ifade edildi. Ancak bunlarla ilgili Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan bizler halen bilimsel bir araştırma göremedik. Herhangi bir veriyi bilgisayar çağında hazırlamak ya da toplumla paylaşmak bu kadar zor mu?
Hastalığa yakalananların yaş ortalaması nedir? Hastalığın cinsiyete, bölgeye göre dağılımı nelerdir? Hastalığa yakalananlar ne gibi semptomlar gösteriyor? Yapılan hızlı testlerin yüzde kaçı hatalı sonuç verdi?
Çok zor sorular sormuyoruz aslında… Çok basit istatistiki veriler bunlar… Bu kadar basit verileri bile halen hazırlayamamışken, “devlet” olmanın kibriyle kendimizi avutuyoruz sadece… Bakkal hesabıyla devletçilik. 3 okka patates, 2 okka soğan…
Artık şovu bir kenara bırakabilir miyiz? Siyasiler, katıldıkları her TV programında ya da verdikleri her demeçte, kktc’de virüsü bitirdiklerini söylemekten geri durmuyorlar. Yaratılan bu durum, insanların gevşemesine sebebiyet verdi. Bu andan sonra insanlara sosyal mesafeye uyması ya da maske takması yönünde verilecek hiçbir ültimatom yerini bulmayacaktır. Bunun sebebi de “devleti” yönetenlerdir.
Dünyayı halen kasıp kavuran, her gün binlerce ölüme sebebiyet veren virüs, Kıbrıs’ın kuzeyine henüz uğramadı. Tarihte ilk kez daimi izolasyonun ve tanınmamanın avantajını mı yaşadık diye düşünmeden edemiyorum.