Büke Dorukan
Bir gece klübünde pandemi sürecinde konsomatris olarak çalışan ve fuhuşa zorlanan ardından 5 aylık hamileliğini sonlandırmak için yasa dışı hap temin eden bir şahıs için başlatılan dava sürecinin tamamlanması ile 45 gün hapis cezasına mahkum edildi.
Konu üzerine Av. Ramadan Sanıvar’ın yaptığı açıklamada göze çapan unsurlardan biri kişinin ülkeye sosyal medya üzerinden tanıştığı bir şahıs sayesinde gece klübünde garson ve bulaşıkçı olarak çalışmak için geldiği. Buraya geldiğinde konsomatrisliğe ve fuhuşa zorlanması, burada bir insan ticareti durumunun olduğu şüphesini uyandırıyor.
Konu üzerine Barolar Birliği İnsan Ticareti Mağdurları İçin Adalet Projesi Avukatı ve Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı Başkanı Avukat Deniz Düzgün ile röportaj gerçekleştirdik.
Av. Deniz Düzgün konuya ilişkin şu sözlere yer verdi,
Barolar Birliği ve İnsan Hakları Vakfı olarak yürüttüğümüz proje kapsamında işbu mağdurla görüşme talep ederek mağdurun avukatı ile de bağlantıya geçtik. Herhangi bir ihtiyaçları olup olmadığını sorup süreç kapsamında hukuki destek verebileceğimizi beyan ettik. Bu sürecin yakınen takipçisiyiz ve kişinin kendi avukatının olmasından dolayı avukatına bu konuyla ilgilendiğimizi söyledik, bunun üzerine Avukat Ramadan Sanıvar bize bu süreçte her şekilde yardımcı olacağını söyledi. Sonuç olarak bu konuyu yakından takipteyiz ve ilgileniyoruz.
Bu meselede insan ticareti olma durumunu açıklamak için, insan ticaretinin ceza yasasında suç olduğunu göz önünde bulundurarak, Ceza Yasası Fasıl 254’te insan ticaretinin tanımına baktığımız zaman, tüm uluslararası sözleşmeler göz önünde bulundurularak yazılmış olan bir madde şunu söylüyor:
“Her kim, zorla çalıştırmak veya fuhuş yaptırmak veya hizmet ettirmek veya kulluğa veya esarete tâbi kılmak veya vücut organlarının verilmesini sağlamak amacıyla tehdit, baskı, zor veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya kişilerin çaresizliğinden yararlanarak kişinin ülkeye girmesine veya yurt dışına çıkmasına imkan sağlarsa veya kaçırırsa veya bir yerden başka bir yere götürürse veya sevkederse veya barındırırsa İnsan Ticareti adı verilen ağır bir suç işlemiş olur ve mahkumiyeti halinde 10 (on)yıla kadar hapis cezasına veya para cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilir.”
Keza Ceza yasamız kapsamında da insan ticareti suçunun tanımı şöyle yapılmıştır,
“Kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidi ile veya diğer bir biçimde zorlama, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma kişinin çaresizliğinden yararlanma veya başkası üzerinde denetim yetkisi olan kişilerin rızasını kazanmak için o kişiye veya başkalarına kazanç veya çıkar sağlamak.”
Bu meselede de unsurlara bakılırsa, ilgili madde de sayılan unsurlar mevcutsa, evet burada insan ticaretinin olma olasılığı çok yüksektir. Yani bu kişi insan ticareti mağduru olmuş olabilir.
Polisin bu gibi durumlarda alması gereken önlemlere de değinen Deniz Düzgün, mahkemenin işletme ile ilgili bir soruşturma emri verdiğini öğrendik, polisin bu soruşturma emri ışığında çok iyi bir araştırma yapıp, gereken belgeleri temin ederek, bu işletme ile ilgili bir soruşturma rapor hazırlaması gerektiği inancında olduğunu aktardı.
Dolayısı ile bu hususta polise çok ciddi bir sorumluluk düşmektedir. Bu soruşturma emri işletme ile ilgili bir emirdir, pandemi döneminde kapalı olması gerekirken ilgili işletmenin açık olması ve aynı zamanda da kadınların çalıştırılması bu soruşturmanın açılmasındaki en büyük etkenlerden biridir. Burada polise düşen yükümlülük bu soruşturmayı yürütüp şeffaf bir şekilde raporu hazırlamalıdır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde bu gibi durumlarda sınır dışı etme uygulamasına eleştiri getiren Deniz Düzgün, bu tür meselelerde sınır dışı etmenin tamamen kolaya kaçmak olduğunu savunuyor.
Bir insan bu gibi ciddi iddialar karşısında bile kendini savunabiliyorsa, bu iddialara en azından açıklık getirilene kadar ve soruşturma tamamlanana kadar adada kalması gerekir. Her hal ve karda sınır dışı etmek bir çözüm değildir. Daha önce yardım ettiğimiz mağdurlarda genellikle iletişimi biz sağlıyoruz ancak karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri mağdurların sınır dışı edilme ihtimalinin varlığıdır. Burada sınır dışının doğru bir prosedür olduğuna inanmıyorum en azından mağdurun avukat tutabilinceye kadar ve hakkını artabilecek duruma gelinceye kadar mağdura hak tanınması gerekir.
Proje olarak hedeflerimizden biri de mağdurlara bu konuda destek sağlamaktır. En azından mağdurların Kıbrıs’ın kuzeyinde bir süre kalabilmeleri için yasal bir düzünleme ve değişiklik gerekmektedir. Aynı zamanda şuna değinmekte de fayda var, insan ticareti sundan bahsederken Ceza Yasası’nda ilgili madde şunu söylüyor,
“Yabancılar ve Muhaceret Yasası tahtında devam eden soruşturma veya kovuşturma esnasında İnsan Ticareti suçunun mağduru olduğuna ilişkin polis ve/veya Mahkeme tarafından makul şüphe duyulan kişiler bakımından, soruşturma veya kovuşturma, kişinin İnsan Ticareti suçunun mağduru olup olmadığı Mahkeme kararıyla sabit oluncaya kadar durur.”
Bu maddeden de anlaşılacağı gibi eğer bir kimse böyle bir iddiada bulunuyorsa veya polis veya mahkeme böyle olduğuna dair bir bulgu getirirse sınır dışı prosedürü durdurulması gerekir. Bu Ceza Yasası’nda çok önemli bir değişikliktir.
İnsan Ticareti ile ilgili Ceza Yasası’nda yer alan maddelere ilişkin mağdurları korumak için yeterliliğini eleştiren Deniz Düzgün, İnsan Ticareti ile ilgili özel bir yasa hazırlanması belki çok daha doğru ve yerinde olur ama şu an itibari ile, ilgili madde de mağdurları koruyabilmek için çok önemlidir. Hem bu alanda çalışan insanlar için hem de bu suçtan mağdur olan insanlar için bu değişiklik çok büyük önem arz etmektedir.