Hasan Yıkıcı
“Kıbrıs’ta Türkler de Rumlar da çok acı çekti, çok şey kaybetti. İki toplum da bu küçücük Ada’da yaşamak zorunda ve birbirlerinin varlıklarına, değerlerine saygı göstermek birlikte bir yaşam açısından çok önemlidir. Çözümün nasıl olacağından bağımsız olarak iki toplumun ve bireylerin, karşılıklı empati ve saygısı çok önemlidir.”
Bu ifadeler İki Toplumlu Kültür Sanat Komitesi üyesi, ressam Ruzen Atakan’ının…
Atakan geçtiğimiz haftalarda Kıbrıslı Rum ressamların eserlerinin, güneydeki otoritelere iade edilmesini, toplumların yakınlaşma ve yüzleşme ihtiyacını gazeddakıbrıs’a anlattı.
“Sanatçıların yapacağı çok şey var”
“Karşılıklı güven, sadece politikacıların ilgileneceği bir konu değildir. Toplumlardaki her kesim gibi sanatçıların da yapacağı çok şey vardır” şeklinde düşüncelerini paylaşan Atakan, resimlerin iadesinin önemine dikkat çekmete.
İadelerin sanat alanında olmasının önemine değinen Atakan, hayatın her alanında işbirliklerinin kurulması gerektiğini kaydetti. Atakan, “politikanın dışında da insanların birbirine güvenmesi gerekir, o süreci toplumların kendi içinde hissederek geliştirmesi önemlidir. Burada da sanata rol düşmektedir” dedi.
“Yeni nesillerin yakınlaşması lazım”
Toplumların ve bireylerin durdukları yerde birbirlerine güvenmeyeceklerini söyleyen Atakan, “Artık birbirini tanımayan, bilmeyen, empati yapamayan bir nesil gelişti. Bu nesillerin birbirine yaklaşması lazım” dedi.
“Sanat Kıbrıs’taki süreci pozitife dönüştürebilir”
“Sanat hiçbir zaman sınır tanımaz, ilk çağlarda itibaren günümüze kadar da sınır tanımadı. Sonraki nesillere dinsiz, ırksız ve sınırsız şekilde ulaşan tek şey sanattır” diyen Atakan, Kıbrıs’ta yaşayan insanların birbirlerine yakınlaşması ve sürecin pozitife dönüşebilmesi adına sanatın önemli bir işlevi ve potansiyeli olduğunu vurguladı.

İade süreci…
“Onların heyecanını yaşıyorum”
İki Toplumlu Kültür Sanat Komitesi’nin geçtiğimiz haftalarda Kıbrıslı Rum ressamların eserlerinin iadesiyle ilgili konuşan Atakan, bu süreçten duyduğu mutluluğu paylaştı.
Atakan, “3 yıldır sürecin içinde olan, her dakikasına tanık olan birisi olarak, bir insan, bir Kıbrıslı Türk, b,r barış taraftarı, bir sanatçı olarak, Kıbrıslı Rum meslektaşlarımın yıllar önce ürettiği bu değerli eserlerin, gerçek sahipleri ile kucaklaşmasına katkıda bulunduğum için kendimi gururlu ve mutlu hissediyorum. Bu resimlere kavuşacak olanların heyecanının aynısını ben de yaşıyorum” dedi.
“Olayı küçümseyenler oldu”
Aynı anda RIK arşivlerinde bulunan Kıbrıslı Türklere ait belgelerin iade edilmesinin de çok güzel bir olay olduğunun altını çizen Atakan olayı küçümseyenlerin de olduğunu ve bundan duyduğu üzüntüyü dile getirdi:
“Maalesef, bazı kesimler eserlerin karşılıklı iadesini “esir değişimi”ne benzeterek olayı küçümsediler. Bu kesimlerin sanata, kültüre, barışa duyarlı olması daha da üzücü. Sanki bu süreci yürütenler iadelerin ille de karşılıklı olmasından yanaymış gibi bir hava yaratılmak istendi. Kıbrıs’ta koşulları bilmezmiş gibi her şeyin mükemmel olmasını beklemek ne kadar gerçekçi?” şeklinde konuştu.

“Empati kurmalıyız”
Barışın bir ayağın da empati olduğunu kaydeden Atakan, sanatın bu noktadaki önemine vurgu yaptı.
İade sürecinde, iade ettikleri kişilerin resimleri alırken ellerinin titrediğini ve gözlerinin dolduğunu gördüğünü anlatan Atakan, “düşünün yıllarsan sonra size ait olan bir şey, size iade ediliyor. Tam da bu noktada empati yapmamız gerekiyor. O gün yaşadığım duyguları hala hissediyorum” dedi.
Eserler sergilenecek
Karşılıklı iade edilen eserlerin yakın bir gelecek sergileneceğinin müjdesini de veren ressam Ruzen Atakan, bununla ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.
“Bunlar bizim değil”
1974’de talan edilmiş bir köye yerleştirildiklerini söyleyen Atakan, bir öğretmen evine yerleştiklerini ve annesinin oradaki çoğu fotoğraf olan eşyaları paketleyip sakladığını anlattı.
“Eve girdiğimizde yerde bebekler, fotoğraflar ve pasaportlar vardı. Annem bebekleri pasaportları ve fotoğrafları topladı. Hiç unutmam yerde bebekler için, annem, “bunlar bizim değil” dedi ve bir naylona koydu hepsini, sakladı. Her zaman o naylonu dolabın üzerinde görürdüm. ‘Be anne bunları görelim’ derdim. O da “yok bunlar bizim değil” derdi ve naylonu açmazdık. Sonra kapılar açılınca pasaportlardaki insanları bulmamı istedi. ‘Tek istediğim budur’ dedi.”

Acıyı hissedebiliyorsunuz
Ben hep çekinirdim. Ya birine bir şey olduysa diye.. Gene de aramaya başladım. Araştırdık ve bulduk. Babaları bizim kaldığımız evde öldürülmüş. İki kız bulduk. Hiç bize ters davranamadılar. ‘Savaştı bu’ dediler. Ama oradaki acıyı hissedebiliyordunuz. Kadın bir kızıyla geldi eve. Sadece bunlar mı dedi. Daha çok fotoğraf olduğunu öğrendik biz de. Kadın aldı, fotoğraflara sarıldı ve konuştu sadece.”
Bu gibi iadeleri yapan çok insan olduğunu ifade eden Atakan, “Hala evinde rumlara ait eşyalar varsa ve saklanıyorsa esas sahiplerine ulaştılsın. Artık bunların iadesi çok daha mümkün ve olanaklıdır” diyerek, Rumlar’a ait eşyaların veya eserlerin iadesi çağrısı da yaptı.