Barış Araştırmaları Enstitüsü (PRIO) Kıbrıs Ofisi tarafından hazırlanan ‘Barışın Sağlayacağı Getiriler Payı’ raporunun yenisi yayımlandı.
Fiona Mullen, Mustafa Besim ve Mihalis Florentiadis tarafından kaleme alınan rapor için Lefkoşa ara bölgede bulunan Dayanışma Evi’nde bir etkinlik düzenlendi.
Barış Araştırmaları Enstitüsü PRIO’nun Kıbrıs Merkezi tarafından hazırlanan rapordan KHA’nın aktardığı bölümler:
“Bu raporda yazarlar, Kıbrıs’ın büyük ekonomik potansiyeline, bölünmüşlüğün derinleştirdiği bir dizi faktör nedeniyle ulaşamadıklarını belirtmektedirler. Hem Kıbrıslı Rum Toplumu (KRT) hem de Kıbrıslı Türk Toplumu (KTT), diğer hususlar yanı sıra, yüksek ve değişken enerji maliyetleri, zayıf toplu taşımacılık ve Kıbrıs sorununun bir sonucu olarak kontroller ve dengeler olmadan kökleşen zayıf yönetim nedeniyle rekabet gücünden yoksun kalmıştır. Dolayısıyla, hem KRT hem de KTT’nun, verimlilikte, benzer bölge ülkelerinin gerisinde olması şaşırtıcı değildir. Her iki toplum da küçük pazar olmanın dezavantajlarını yaşarken, adanın bölünmüşlüğü, toplumların ölçekler ekonomisini sonuna kadar kullanabilmelerine engel olmaktadır.
Barışın sağlayacağı getiriyi rakamsal olarak ölçebilmek adına, yazarlar tahmin için iki farklı yöntem kullandılar: Bir tanesinde sektör temelinde çalışma yapılırken, diğerinde Toplam Faktör Verimliliğine (TFV) odaklanmışlardır. Bu yöntemlerin her biri için bir referans tahmini, bir düşük tahmin, bir de yüksek tahmin üretilmiştir; diğer bir deyişle, toplamda altı tahmin hazırlanmıştır.
Yazarlar, iki yöntemin ortalamasını alarak (sabit fiyatların medyanı ve büyüme oranlarının aritmetik ortalaması), Kıbrıs sorununun çözümünün, ortalama gelirleri – yani, kişi başına düşen Gayrı Safi Yurtiçi Hasılayı (GSYİH) – çözümsüzlük durumuna kıyasla 6.800 avro ila 11.000 avro arasında yükselteceğini hesapladılar.
Çözümden 20 yıl sonra, toplam GSYİH kabaca çözümsüzlüğe göre 11 milyar avro ila 17,4 milyar avro arasında daha yüksek olacaktır. Referans senaryosuna göre, GSYİH reel büyüme oranı, çözüm ile birlikte ortalama % 3,8, statükonun devamı halinde ise sadece %2,3 olacaktır. GSYİH tahminlerine (tüm Kıbrıs, KRT ve KTT) Monte Carlo simülasyonunu uyguladığımızda, tahminlerin olasılık aralığı içerisinde (diğer bir deyişle, olasılık dâhilinde) olduğu teyit edilmiştir.
100 bin yeni istihdam
Yazarların Referans tahminine göre, barışın sağlayacağı getirilerin bugünkü net değerinin (yani, 14 milyar avro değerindeki 20 yıllık kümülatif getirilerin bugünkü değeri) 2020 yılı için 78 milyar Avro olduğu tespit edildi. Daha güçlü ekonomik büyüme ile birlikte yeni iş alanları daha süratli bir şekilde açılacaktır. İstihdamın artması birçok farklı değişkene bağlı olsa da, yazarlar şimdilik, Kıbrıs sorununun çözümünün, ilk on yıl içerisinde, statükoya kıyasla, 100.000 civarında ek istihdam yaratacağını tahmin etmektedirler. Bu ek istihdamın yaklaşık 30.000’i turizm sektöründe, 18.000’i toptancılık ve perakendecilik sektörlerinde, 10.000’i inşaat sektöründe ve yaklaşık 6.000’i havayolları ve gemicilik sektörlerinde olacağı öngörülmektedir.
Kadınlar iş gücüne katılmalı
Yazarlar doğru politikalarla yüksek senaryodaki barışın sağlayacağı toplam getiriye (17,4 milyar a vro) ulaşmanın mümkün olduğunu savunmaktadırlar. Bu politikalar arasında iyi yönetişim de dâhil güçlü kurumlar yaratmak; önceden hazırlık yapmak; ihtiyatlı geçiş dönemleri üzerinde anlaşmak ve “kazananlar” ile “kaybedenler” arasındaki farkı azaltmak için belli tedbirler almak yer almaktadır. Son ve çok önemli olarak, saygın uluslararası kurumların çalışmaları, birleşik Kıbrıs’ın, iş yerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini temin etmesi ve kadınların işgücüne katılımını artırması halinde, bunun hem şirket kârlarına hem de ekonomik büyümeye önemli ve olumlu etkisi olacağını göstermektedir.
Kamu gelirleri artacak
Barışın sağlayacağı getiriler, tabii ki yatırım ve çözümün diğer maliyetleri ile değil, brüt kazanım ile alakalıdır. Yine de, bu büyüme oranları, yeni iş alanları yaratmanın yanı sıra, vergi ve diğer kamu gelirlerinin önemli derecede artmasını sağlayacak ve bu da çözümün maliyetini karşılamaya yardım edecektir. Örneğin, eğer birleşik Kıbrıs’ın – en azından ilk başlarda – mülkiyet tazminatlarını yerel kaynaklardan finanse etmesi gerekirse, mülkiyet çözümünün mali yönleri makul bir şekilde ve uzmanlar yardımıyla ele alındığı sürece, referans senaryosu altında, barışın sağlayacağı getirilerle, mülkiyet tazminatlarının neredeyse üçte ikisini karşılayabileceği tespit edilmiştir.
Doğalgazdan daha süratli yararlanılacak
Yenilenebilir enerji kaynaklarının yarattığı küresel rekabet nedeniyle doğalgazdan faydalanma fırsatının her gün daha da azaldığı bir dönemdeyiz. Yazarlara göre Kıbrıs sorununun çözümü, doğalgazdan daha süratli ve daha kârlı bir şekilde faydalanılmasını da beraberinde getirecektir. Farklı aktörler arasındaki çekişmenin giderilmesi ile sigorta maliyetleri düşecek, şirketler daha ucuza doğalgazdan faydalanabilecek ve piyasa seçenekleri artacaktır. Bu, gazdan daha süratli faydalanılmasını ve gazın daha yüksek kâr marjları ile satılmasını sağlayacaktır. Bu da, kamu gelirlerinin artması anlamına gelir. Yazarlar, çözümün berberinde getireceği birçok fırsat dikkate alındığında, Kıbrıs sorununun çözümünün çok önemli bir “barışın getirisi” – yani, çözüm durumundaki ekonomik performans ile çözümsüzlükteki ekonomik performans arasındaki fark – sağlayacağına güvenlerinin tam olduğunu belirtmektedirler.
Emlâk fiyatları eşitlenecek
Yazarlar ayrıca, çözüm ile birlikte, aynı zamanda, Kıbrıs Türk kurucu devletinde ve Kıbrıs Rum kurucu devletinde toprak düzenlemelerine tabi olacak bölgelerde bulunan limanların, havaalanlarının ve diğer altyapının iyileştirilmesi için AB fonlarından yararlanılması mümkün olacağını belirtmektedirler. Mülkiyet sorununun çözümü ile birlikte her iki toplumda da etkilenmiş mülkler üzerindeki yasal belirsizlik ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla, çözüm ile birlikte, emlak fiyatlarının birbirine yakınsamasını beklemektedir. Bu hem KTT’nda, hem de toprak düzenlemelerine tabi olacak bölgelerde arazi fiyatlarının artmasını sağlayacaktır. Söz konusu dinamikler, kayda değer özel yabancı yatırımı da beraberinde getirecek, bu da gayrimenkul piyasasına daha geniş olumlu bir etki yapacaktır.”