Mont Pelerin ve Crans Montana’da gerçekleştirilen müzakereler sırasında Kıbrıslırum müzakere grubunda yer alan Polis Poliviu, yine kendisi gibi müzakere grubunda bulunan Tumazos Çelebis’in gündem olan açıklamalarının akabinde kendi tecrübelerini aktararak “çok büyük bir fırsatın kaçırıldığını” iddia etti.
Politis gazetesi: “Çözüm İçin İki Büyük Fırsatı Kaybettik” başlığı altında verdiği haberimde, Kıbrıslırum müzakere grubunda yer alan Polis Poliviu’nun Mont Pelerin ve Crans Montana’da gerçekleştirilen Kıbrıs sorunu zirvelerinde yaşananlara ilişkin kendi tecrübelerini aktardığını ve “iki büyük fırsatın kaybedildiğini” söylediğini yazdı.
Habere göre Poliviu, “Politis” radyosuna yaptığı açıklamada, 2016 ve 2017 yıllarında Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin iki büyük fırsatın kaçırıldığını belirterek “Mont Pelerin’de toprak konusunda ve Crans Montana’da ise konferanstan efendiler gibi ayrılma fırsatını kaybedildiğini” ifade etti.
Poliviu, ilk olarak Mont Pelerin’deki konferansın Crans Montana’ya kıyasla çok daha önemli olduğunu, bunun sebebinin ise, 2014’ten 2016 yılına kadar sadece “anayasa, merkezi hükümet ve yetkiler” görüşülürken, 2016’daki Mont Pelerin’de “Türklerin toprak konusunu görüşmeye niyetli olduklarının ilk kez görüldüğünü” söyledi.
“Toprak konusunun, Kıbrıs sorununun çözümünün anahtarı olduğunu” ifade eden Poliviu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birden bire küçük bir mucize oldu ve anlaşmanın eşiğine geldik. Bizim taraf yüzde 28,2 önerirken, bugüne kadar yüzde 35 isteyen Türkler yüzde 29,2 önerdi ve aradaki fark yüzde 1’e düştü. (…) Farklarımız çok çok azdı( (…). Eğer Mont Pelerin’deki müzakereler başlamadan önce bana toprak sorununun neredeyse çözülmüş olacağını söyleseydiniz size imkansız derdim”.
Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafının önerilerine yanıtının ne olduğunun sorulması üzerine ise Poliviu, “hassas konuların iki lider ve onların yakın danışmanları (Kıbrıs Rum tarafında Andreas Mavroyannis ve Nikos Hristodulidis) arasında görüşüldüğü, müzakere gruplarının ise sonradan Başkan tarafından bilgilendirildiklerini” belirtti.
Poliviu, “resmi tutanaklara göre, 9 Kasım 2016’da, iki liderin baş başa görüşmelerinde Akıncı’nın teşvikiyle toprak konusunu görüşmeye başladıklarını” ifade ederek “liderlerin ilk olarak üç kriteri: Toprak, sahil şeridi ve geri dönecek nüfusu görüştüklerini, bu görüşme sırasında Anastasiadis’in, toprak konusunda yüzde 28 ila 29’u geçemeyeceğini söylemesi üzerine Akıncı’dan bir sürpriz gelerek ‘kabul ediyorum’ dediğini” belirtti.
“Anastasiadis bize gelerek yüzde 28,2 ila 29,2 arasında anlaşmaya vardık dedi” ifadesini kullanan Poliviu, “Morfu toprak miktarının dışındaydı, Ammohostos’un tamamı ise içinde” ifadelerini kullandı.
Poliviu, Mustafa Akıncı “momentumun kaybolmaması için Mont Pelerin’de kalmamızı, ya da birkaç günlüğüne gidip yeniden geri dönmemizi istiyordu. Ne yazık ki Başkan farklı bir karar aldı” dedi.
Anastasiadis’in neden müzakerelerden ayrılma kararı aldığının sorulması üzerine ise Poliviu “bunu bilmediğini” iddia etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bildiğim tek şey yüzde 28,2 ila 29,2 oranları masadaydı ve bu büyük bir başarıydı. Toprak konusu yüzde 28,2’yle bile kapansaydı, bu 80 ila 85 bin Kıbrıslı Rum göçmenin geriye dönmesi anlamına geliyordu. 11 Kasım 2016 tarihi bir gündü ve çok daha iyi değerlendirilmeliydi”.
Habere göre Poliviu, “bu noktadan sonra Anastasiadis’in çoklu konferansa katılma konusunda tereddütlü olduğunu” da iddia ederken, “Mont Peleran II’de sıfır asker sıfır garanti şartını kimin koyduğu” sorusuna ise “Anastasiadis değildi” yanıtını vermekle yetindi.
tak/gazedda