Büke Dorukan
Taşkent Doğa Parkı Kıbrıs’ın kuzeyinde yaban hayatı koruma adına varlığını sürdüren oldukça değerli bir proje olarak toplum tarafından çok az bilinmektedir. Taşkent Doğa Parkı’nın misyonunu ve Kıbrıs halkının burada neler yapıldığı hakkında bilgisini artırmak üzerine Taşkent Doğa Parkı’nda Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak görev yapan Ulaş Şeherlioğlu’dan bilgi aldık.
Taşken Doğa Parkı’nı kar amacı gütmeyen devasa bir sosyal sorumluluk projesi olarak tanımlayan Ulaş Şeherlioğlu, Taşkent Doğa Parkı’nda 2016 yılından bu güne merkezde yapılan faaliyetleri anlattı.
Taşkent Doğa Parkı kar amacı gütmeyen 2016 yılında hayata geçen devasa bir sosyal sorumluluk projesidir. Proje hiçbir şekilde bir fon veya devlet desteği almaksızın bağışlar ile bugüne kadar çok fazla şey başardı. Beş yıl içerisinde proje yaban hayatı kurtarma ve rehabilitasyon merkezi ve deniz canlıları için rehabilitasyon merkezi kurmayı başardı. Bunun yanı sıra, doğaya dönemeyecek şekilde yaralanan vahşi canlıların yaşamını sürdürebilmesi için barınak ve doğaya dönebilecek canlıları iyileştirmek için, tedavilerin yapılabileceği bir laboratuvar ve yaban hayat hastanesi oluşturuldu. Kıbrıs yaban hayatı için belki de en önemli adımlardan biri olan Kıbrıs Yaban Hayat Araştırma Enstitüsü’de burada yer alıyor. Şeherlioğlu, Hastanede küçük bir serçeden çok daha büyük hayvanlara kadar operasyon gerçekleştirilebilecek ekipmanın ve donanımın olduğunu aktardı.
Kıbrıs’ın kuzeyinde yaban hayata dair araştırma neredeyse yok, endemik türlerin nüfusu hakkında çok az bilgi bulunmakta. Ada içerisinde türlerin bölgelere dağılımı bilinmiyor, genetik çalışmaları destekleyen veya sürdüren herhangi bir kuruluş yok.
Taşkent Doğa Parkı tüm bu araştırmalar ve hayvanların korunması için giderlerini karşılamak amacıyla Taşkent Piknik Alanı için yatırım yaptı ve oraya bir restoran inşa etti. Bu işletmeye gelen gelirlerin tamamı Taşkent Doğa Parkı’nın geliştirilmesi ve sürdürülebilir olması için kullanılıyor.
Taşkent Doğa Parkı bağışlar ve gönüllük esasını benimsemiş kişilerin destekleri ile ayakta kalıyor. Ancak bağış yapan kişiler genellikle Kıbrıs’ta yaşayan yabancı kişiler. Halk burada yapılan faaliyetleri kavrayamadıkları gibi destek olma konusunda da geri kalıyor.
Taşkent Doğa Parkı’nın misyonu Kıbrıs yaban hayatı hakkında Kıbrıs toplumunu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek. Diğer yandan devletin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için çalışmalar gerçekleştirmekte. Nihai hedefin doğa bilinci olan bir toplum yaratmak olduğunu aktaran Ulaş Şeherlioğlu, bunun için çevre bilincinin gelişmesi gerektiğini savunuyor.
Buraya yaralı bir şekilde gelen Giksiyi (Kerkenez) tedavi etmek sadece o kuşa yardımcı olmak anlamına gelmiyor, o türün devamlılığına yardım etmek ve yaban hayatı korumak adına önemli bir adım anlamına da gelir.
Toplumun her bireyinin bu bilince sahip olması gerekiyor, ileri devletler ve onların toplumlarına baktığımız zaman çok ciddi yasaların ve denetim mekanizmalarının olduğunu görürüz. Örneğin evde bir yaban hayvanını beslemek suç unsurudur. Ancak Kıbrıs’ın kuzeyinde denetleme mekanizmalarının yetersizliği yüzünden Taşkent Doğa Parkı çok sayıda başka coğrafyalardan gelen canlı türlerinin barınmasını sağlamak durumunda.
Burada oluşturulan yaşam alanları merkezi Amerika olan Uluslararası Yaban Hayat Rehabilitasyon Konseyi tarafından belirlenen ölçülere uygun olacak şekilde geliştirilmiştir. Her canlı için rehabilitasyon sürecinde ihtiyaç duyduğu farklı ebatlarda alan, ısı, nem ve beslenme oranları değişiklik gösteren bir yapıda kurulmuş durumda.
2016’da kurulduğundan beri 1190 Yaban Hayat Destek hattı oluşturuldu ve ayrıca sosyal medya üzerinden de yaralı yardıma muhtaç yaban hayvanları bulunması halinde numarayı arama için bilgi paylaşımı yapılıyor. İlk yılda bile onlarca hayvan için ihbar geldi. Bugün geldiğimiz noktada ise bir ayda ortalama 100 vaka ile ilgileniyorlar. Ulaş Şeherlioğlu 2020 yılının yarısı henüz geçildiği bu zamanlarda 700’e yakın vakanın geldiğini aktarıyor. Bunlar sadece 1190 ihbar hattına ulaşan vakalar daha yüzlercesi bilinmiyor.
Bunların dışında sadece Taşkent Doğa Parkı’nı duyduğu için hayvanlarla ilişkilendirip çocuklarını alıp ziyaret etmek isteyen insanlar oluyor. İlk yıllarda bu daha çok yaşansa da hala devam etmekte olan bir durum. Taşkent Doğa Parkı’nın hiçbir zaman ziyarete açılacak bir yer olmadığını aktaran Ulaş, sebebini yaban hayatı korumak ve rehabilitasyon merkezi olan bir yerde hayvan ve insanların birbirine temasının hayvanların vahşiliğini törpülediğine ve bu eylemin hayvanları teşhir etmek olmasından dolayı karşı görüşte olduklarına bağlıyor.
‘Buraya ülkeye kaçak şekilde sokulmuş maymunları insanlar hiçbir zaman gelip görmeyecekler. Amacımız bu değildir. Her hafta bir veya iki kişinin sınır ihlali yaparak deve kuşlarını görmeye geldikleri gerekçesiyle araziye girmeye çalışırken durdurup geri çeviriyoruz.’
İleriki zamanlarda çiftlik hayvanı olan yani insanlar ile temasında sorun olmayan ve neredeyse hepsi kötü koşullarda bakımdan kurtarılmış olan ördekler, eşekler, keçiler ve deve kuşlarının yaşam alanlarının ziyarete açılabileceği bir proje geliştirilmekte olduğunu söyleyen Ulaş Şeherlioğlu maymunlar, vahşi kuşlar ve diğer canlıların hiçbir zaman insan teşhirine açılmayacağını vurguladı.
Anlaşmalı olarak öğrencilere rehber eşliğinde yaban hayat hakkında bilinçlendirme ve eğitim amaçlı geziler düzenleniyor olsa da bunun dışında insanların rahatça gelip girebilecekleri bir yer olmadığı anlaşılması gerekiyor.
Barınakta olan canlıların orada olmalarının bir sebebi var. Kimisinin bir kanadı ampüte edilmiş, kimi dala konma ve uçmada sorun yaşıyor, sürekli şekilde acı çekmiyor ve hayatını sürüdürmede sorun yaşamıyorsa barınakta yaşamlarını sürdürüyorlar. Barınak hayvanları eğitim çalışmalarında, bilimsel araştırmalarda ve en önemlisi üreme çalışmalarında yer alıyorlar.
Burada üreyen ve doğada nesli tehlikede olan barınak canlılarının üremesine yardımcı oluyoruz ve yavrularını doğaya salıyoruz. Örneğin Peçeli baykuş, Giksi (Kerkenez) ve ülkemizdeki en büyük yırtıcı kuş olan Kızıl Şahin barınakta üremesine yardımcı olduğumuz canlılar. Kızıl Şahinlerin dünyada daha önce barınakta (captivity) ürediği gözlemlenmemiş olmamasına rağmen bu yıl ilk defa barınak ortamında yuva yapmalarına ve üremelerine tanıklık ettik. Ancak yumurtanın kuluçka döneminde kırılması nedeniyle yavru ölü doğmuştu. Kızıl Şahinin üremesi dünya literatürü için oldukça önemli bir gelişme idi.
Taşkent Doğa Parkı’nda yürütülen faaliyetlerin sadece kktc ile sınırlı olmadığını dile getiren Ulaş Şeherlioğlu, dünyanın birçok yerinde doğa ve çevre alanlarında uzmanlaşmış yıllardır çalışmalar yürüten insanlar ile irtibat halinde olduklarını dile getirdi. Örneğin İtalya’da Lampedusa adasında deniz canlıları rehabilitasyon merkezi bulunmakta. Orada çalışan Veteriner Cerrahı Dr. Antonio Dibello deniz kaplumbağaları ile yıllardır çalışma yürütmekte ve kendi ameliyat metodlarını geliştirecek kadar uzmanlaşmış durumda. Merkeze gelen ilk deniz kaplumbağası vakasında irtibata geçtik ve olay ile ilgilenen Dr. Antonio kendi uçak biletini keserek kktc’ye geldi ve kaplumbağalar üzerine bize önemli detayları aktararak oldukça yararlı bilgiler sağladı. Sonuç olarak Taşken Doğa Parkı sadece bu ada içerisinde kalan bir merkez değil özellikle İtalya ve İsrail gibi ülkeler ile irtibat halinde olan uluslarası bir yaban hayatı koruma ve rehabilitasyon merkezidir.