Kapalı Maraş’ın açılmasına ilişkin faaliyetlerin giderek hızlanması sonucu gündeme gelmesi ve son açıklamalara göre Maraş’ın kuzey kesiminde kalan bölgede inşaat çalışmalarının başlığı yönündeki Rum basınının haberlerini Okan Dağlı ve Serdar Atai ile konuştuk.
Dışişleri Bakanlığı’nda aldığı inisiyatifler sonucu harekete geçirdiği icraatlarından bahsederken Kapalı Maraş’ın kktc yönetimi altında açılması yönünde ki girişimlerini aktaran Kudret Özersay’ın açıklaması şöyle oldu:
Dışişleri Bakanı pozisyonunda Cumhurbaşkanlığı vizyonu ile Kapalı Maraş’ın kktc yönetimi altında açılması yönünde adım attım. Hükümetin politikası haline getirilmesi yönünde insiyatif üstlendim ve bu konuda proaktif davrandım. Konuyu bakanlar kuruluna getirdim ve bakanlar kurulunda karar alınması ile artık Maraş’ın açılması kktc hükümetinin politikası haline geldi. Bakanlık bünyesinde bir envanter çalışması gerçekleştirdim ve Kapalı Maraş’ı hayata geçirmek için Doğu Akdeniz Üniversitesi ile protokol imzaladım ve bu da son aşamaya gelmek üzere.
Okan Dağlı son gelişmeler üzerine Mağusa İnsiyatifi ve kendi görüşlerini şöyle aktardı:
Dağlı: Maraş Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etki alanı dışında bırakıldı
Biz yıllardır Maraş bölgesinin yasal sahiplerine geri iadesini ve Birleşmiş Milletler’in 550 sayılı kararı ile Maraş’la ilgili alınan kararların çelişmemesini sağlamaya çalışıyoruz. BM otoritesi altında yasal sahiplerine Maraş bölgesinde ki malların iadesi ve her iki taraftan giriş ve çıkışın olacağı, iki taraftan yatırımcıların iş birliği yapacağı, yaratılan ortak ekonomik alanda beraber çalışılabilecek bir formül geliştirmeyi hedefliyoruz. Mağusa İnsiyatifi olarak yaklaşık 10 yıldır bunu sürekli tekrar ediyoruz.
Bu söylediklerimizin dışında Vakıflar İdaresi son dönemlerde oradaki Osmanlı koçanlarını bulup çıkardı ve aslında burası bizimdi demeye başladılar. 2005 yılında bu yönde Mağusa Mahkemesi’nde tek taraflı bir karar aldırdı. Bu karar aslında hukuken geçerliliği olmayan bir karardır çünkü, karşı tarafı mahkemeye çağırmayan tek taraflı bir karar alındı.
Maraş bölgesi Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etki alanı dışında bırakıldı. 10 yıldan fazladır Taşınmaz Mal Komisyonu devrededir ve kuzeydeki Kıbrıslırumların mülklerinin tazminatı ve iadesi için başvuru kabul ediyor ama Maraş bölgesi için bunu kabul etmiyorlar. Bunun sebebi Maraş askeri bölge kapsamındadır ve askeri bölgeler Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kontrolü dışında ve karar verebilecekleri etki alanının dışındadır.
“Biz kendi hukukumuzu, uluslarası hukukla çok bağdaşmayan bir noktada bir tarafa koyuyoruz. Diyoruz ki biz uluslarası hukukun dışında olmamak kaydı ile dünya ile kavga etmemek ve Kıbrıs’ta hem Rumlara hem Türklere yarayacak ve adanın bütününde büyük bir ekonomik ve siyasi etki yaratacak bir açılımı destekliyoruz.”
Şu anda olacak açılımın nasıl olacağını bilmiyoruz ve kktc yönetimi altında açılacak şeklinde sadece iki cümlelik bir açıklamayı göz önüne alıyoruz. Ancak malların yasal sahiplerine nasıl iade edileceği, sonradan ortaya çıkan Vakıflar İdaresi’nin iddialarını ve aldığı mahkeme kararının nasıl aşılacağı, eğer bu mallar iade edilecekse Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığı ile mi iade edilecek veya başka bir şekilde mi olacağı bilgisi bize ulaşmamıştır.
Ancak bir hareketlilik olduğu kesindir. Özellikle iki yıldır UBP-HP hükümeti 2019 yılının ilk yarısında kurulduktan sonra hazirandan itibaren bu iddiaları sürdürüyorlar. Envanter çalışmaları yaptıklarını söylüyorlar ve bu envanter çalışmaları da açıklanmadı. Ancak Maraş’ın envanteri bellidir ve mal sahipleri de bellidir.
Net bir bilginin verilmemesine karşın bizim görüşümüz nettir. Uluslararası hukukla çelişmeyecek, dünya ile kavga etmeyecek ve Maraş’ın yasal sahiplerine iadesi ile beraber, bir kenti öldürerek ve kadavra heline getirerek yaşadığımızı 46 yıllık ayıptan kendimizi kurtarırken ada çapında ciddi bir ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel hareketlilik kazandıracağız.
Maraş’ın güney ve kuzeyden giriş çıkışlarının nasıl yapılacağının netlik kazanmaması üzerine yöneltilen soruya Okan Dağlı’nın açıklaması şöyle oldu,
Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ziyareti sırasında bilgi alışverişinde bulunduk ve Maraş’ın kuzeyden yani açık bölgeden başlayarak açılacağını ve adım adım gidileceğinin bilgisini vermişti. Kudret Özersay açılan bölgelere kktc su ve elektrik hizmetlerini götürerek yasal sahiplerini alanlara geri çağıracaklarını aktarmıştı.
Ancak bu kktc yönetiminin düşündüğü bir açılım yöntemidir. Bizim düşündüğümüz ise Maraş’a adanın her bölgesinden kuzey ve güneyden ulaşımın olamasıdır. Zaten geçmişte Derinya yolu ile güneyin Maraş’a tek ulaşım kapısı açılmıştı diyerek sözlerine son verdi.
Atai: Maraş’ın açılması konusunda yeterince hazırlık yapılmadı
Serdar Atai konuya ilişkin oldukça havada kalan bir karar olduğunu ve Maraş’ın hızlı ve kontrolsüzce açılması halinde atlanabilecek bir çok önemli detayın bulunduğunu aktardı,
Maraş bölgesinin açılması konusunda yeterince bir hazırlık yapılmadığı kanaatindeyim. Türkiye açısından bakarsak tamamen hidrokarbon olayının krize dönüşmesinden sonra elde edilen bir pazarlık kozu olarak tutulan Maraş bölgesinin tekrardan gündeme alınıp ısıtılmasıdır. Diğer taraftan bakınca özellikle sağ kanattaki cumhurbaşkanlığı adaylarının seçim için kullandıkları bir seçim aracına dönüşmüştür.
Kudret Özersay’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada şunu görüyoruz, Başbakan Ersin Tatar’ın söylemleri üzerine Maraş bölgesinin planlanmadan hızlı bir şekilde açılması ters tepebilir ve durumu başımıza yıkılabilir. Biz riskleri görüyoruz ve bu iş açıyoruz demekle olmaz.
Maalesef Maraş’ın yasal sahipleri olan kıbrıslırumların sürecin dışında bırakıldığını görüyoruz. Kurulacak yapının sürdürülebilir olması için Kıbrıslırumlar kentin esas sakinleri olarak ne şartlarda ödenmek istediklerini güvenlik açısından öğrenerek bir gelecek planlanmalıdır. Aksi takdirde oradaki insanların gerçek iradesi dikkate alınmadan bir açılma yapılırsa dünyayı karşımıza alacağız. BM’nin Güvenlik Konseyi kararları yıllardır duruyor, Kıbrıslırumları dışlayarak yapılacak bir açılıma sıcak bakılmadığını burada görebilirisiniz.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ile anlaşma yapıldığı söylendi. Mevcut binaların fiziksel durumunun tespiti ve altyapıların incelenmesi için anlaşıldığı söylenmişti ancak edinilen bilgi sadece belirli sokaklarda çalışmaların yapıldığı yönündedir. Ancak Kapalı Maraş, açık bölge ve Mağusa ile birlikte bütün altyapısal düzenlemenin nasıl entegre olacağı ile ilgili bir çalışmaya ihtiyaç vardır.
Uzun yıllar içerisinde çok farklı ekosistemin doğduğu bir alandan bahsediyoruz. Kentin açılması söz konusu ise halk sağlığının denetlenmesi gerekir ve uzmanlar tarafından bu konuda görüşe ihtiyaç vardır. Bir anda böyle bir açılma ile bir takım beklenmedik halk sağlığını tehlikeye atayan etkenler doğabilir.
Başka önemli bir nokta ise, kentin yasal sahiplerinin buraya geri döneceğini düşünürsek, bu insanların bir takım travmalardan geçtiğini hatırlamak gerekir. Burada yeni bir yaşama geri dönüş yapacaklar, belki de psikolojik ve sosyolojik açıdan da çalışmalar yapılmalı.
Sonuç olarak Maraş’ın apar topar açılmasına karşı yaklaşımımız havada kalan bir girişim olduğu yönündedir.