TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit Ali Bizden ve Ahmet Cavit An’ın “milli güvenlik aleyhine faaliyetleri” gerekçesiyle Türkiye’ye alınmamasını değerlendirerek bunun Kıbrıslıtürklerin Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi ambargosu altında olduğu anlamına geldiğine dikkat çekti.
TDP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, Kıbrıslıtürk toplumunun geleceği ile ilgili kararların artık Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarafından açıklandığını belirten Özyiğit, azınlık hükümetinin koltukta kalmak uğruna tüm görev yetki ve sorumluluklarını devrettiğini ifade etti. Köy yollarının asfalt ihalelerinin bile artık Ankara’da açıldığını, nereye ne yapılacağının Ankara’da belirlendiğini belirten Özyiğit, Maraş konusunda da Tatar ile Hükümetin kendilerine biçilen görevi ve söylemleri yerine getirdiklerini ifade etti.
20 Temmuz’da adaya gelmesi beklenen TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önemli mesajlar vereceğinin söylendiğini belirten Özyiğit, “Emin olunuz ki ne söyleneceğini Sn. Tatar ile hükümet mensupları da bilmemektedir. Onlar da bizim gibi herhalde o gün öğreneceklerdir. Benim ülkemin, benim insanlarının geleceğini ilgilendiren kararlar elbette ki burada alınmalı ve buradaki yetkililer tarafından açıklanmalıdır. Öyle anlaşılıyor ki ne Tatar’ın ne de hükümetin böyle bir gailesi yok. Onlar için varsa yoksa verilen görevleri yerine getirmektir” diye konuştu.
Erdoğan’ın ziyareti sırasında Meclis’e geleceğinin kendilerine Meclis Başkanı tarafından iletildiğini de belirten Özyiğit, konuyu hafta sonu MYK’da değerlendirdiklerini, PM’nin de konuyu değerlendirerek nihai kararın verileceğini ve kamuoyuna gerekli duyuruların yapılacağını ifade etti.
“Kıbrıslıtürklere Siyasi Ambargo Uygulanıyor”
Önce 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın iletişim koordinatörü Ali Bizden ardından da araştırmacı yazar Ahmet Cavit An’ın Türkiye’ye alınmamasını değerlendirerek, “Belli ki Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘ülkeye giriş yasağı’ uygulayacağı bir liste var” diyen Özyiğit, bunun Kıbrıslı Türklerin Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi ambargosu altında olduğu anlamına geldiğine dikkat çekti. Dışişleri Bakanlığının konuyla ilgili girişim başlattığını açıklamasının üzerinden 10 gün geçmesine rağmen halen bir açıklama yapılmadığını belirten Özyiğit, Cumhurbaşkanı, Başbakan başta olmak üzere ilgili tüm makamların konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmamalarının, dahası bilinçli bir şekilde sessizliğe bürünmelerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Özyiğit “Belli oluyor ki bir liste var ve yetkili makamlar bu konuda halkına bilgi vermek zorundadırlar” diye konuştu.
“En Basit Tabiri İle Samimiyetsizlik”
Bir soru üzerine Gazeteci Serhat İncirli’nin görevine son verilmesini de değerlendiren Özyiğit, bunun bir süreden beridir izlenmekte olan stratejinin bir parçası olduğunu belirterek, yaşanan olayın gerek basın ve ifade özgürlüğü, gerekse de demokrasi açısından kabul edilemez olduğunu vurguladı. Kendine özgü bir yapısı olan Serhat İncirli’nin görüş ve düşüncelerinin zaten bilindiğini belirten Özyiğit, “Daha üç gün önce 11 Temmuz basın gününde ‘özgür basının yanındayız’ diyen anlayışın, tam tersine kendi görüşlerini söyledi diye bir basın emekçisinin işine son vermesi en basit tabiri ile samimiyetsizlik göstergesidir” dedi.