Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Dünya Bankası tarafından hazırlanan yıllık Makro Ekonomik İzleme Raporu’na göre Kıbrıslı Türkler 2011’e kıyasla nominal anlamda ortalama 2000 Euro daha yoksul.
Standard Kıbrıs’ın haberine göre, Dünya Bankası’nın Avrupa Birliği finansmanı ile yürütmekte olduğu “Ekonomik Büyüme ve Sürdürülebilir Kalkınmaya Yönelik Ekonomik Analiz Programı” kapsamında her yıl hazırlanmakta olan Makroekonomik İzleme Raporu açıklandı.
Geçtiğimiz yıl zarfında yaşanan ekonomik gelişmeleri analiz ederek, ileriye yönelik senaryolara yer veren Rapor, bugün (20.02.2020) özel sektörden ve kamudan temsilcilerin yer aldığı geniş katılımlı toplantıda kamuoyu ile paylaşıldı.
“Kıbrıs Türk Ekonomisi: Ekonomiyi Daha Yüksek Bir Büyüme Yoluna Yönlendirmek İçin Geleceğe Bakış” başlığını taşıyan ve “Kıbrıs Türk Ekonomisinin Şoklara Karşı Kırılganlığını Azaltmak” özel sayısıyla yayımlanan raporda, ekonomideki kırılganlığın Kıbrıs Türk ekonomisinin yüksek büyüme dönemlerinde elde edilen kazanımları kaybetmesine yol açtığına dikkat çekildi.
Raporda, bir reform programı uygulanmaması halinde Kıbrıs Türk ekonomisindeki büyümenin, kişi başına düşen geliri artırma yönünde yetersiz kalacağı vurgulandı.
Kıbrıs Türk ekonomisinin büyümesinin 2018’de yavaşladığını 2019’da daha büyük bir yavaşlamanın beklendiğini ve bunun da kişi başına düşen gelirdeki düşüş eğilimini daha da artıracağı belirtilen raporda, 2012’de başlayan bu düşüş eğiliminin 2020 ile 2021’de de devam edeceği tahmini yapıldı.
Ancak, önümüzdeki dönemde etkili bir reform programının uygulanması halinde, “Kıbrıslı Türkler için kişi başına düşen gelirleri 2035 yılına kadar iki katına çıkarmanın mümkün olduğu” vurgulanan raporda, “Bunun için özellikle altyapı ve sanayi üretimi gibi getirisi yüksek olan yatırımlara yatırımların önümüzdeki 15 yıl içerisinde yüzde 15.5 seviyesi den yüzde 33.5 seviyesine çıkarılması ve kadınların işgücüne katılımlarının da yüzde 40’tan yüzde 70’e (AB ortalamasına yakın) çıkarılması gerekmektedir.” denildi.

Raporda dikkat çeken noktalar
* İki yıllık bir yavaşlamanın ve bazı alanlarda küçülmenin ardından turizm, imalat ve inşaat sektörlerinin yeniden bir sıçrama yapmalarının beklentisine bağlı olarak büyümenin 2020-2021’de sırasıyla %1.8 ve %2.5 olacağı öngörülmektedir. Ancak, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler, Doğu Akdeniz’deki gerginlikler, kur oranlarında daha fazla değer kaybı ve yeni mali protokolün imzalanmasındaki olası gecikme gibi çeşitli faktörlerin birleşimi bu tahminlerin gerçekleşmemesi ve aşağı yönlü eğiliminin devam etmesi yönünde risk oluşturuyor.
* Kıbrıs Türk ekonomisindeki geçmiş yıllardaki iyileşme, 2018 yılında, ekonomiye çok ağır bir darbe vuran ve daha önce benzeri hiç görülmemiş bir kur oranı değer kaybıyla kesintiye uğramıştır. 2017’de %5.4 olan yıllık GSYH büyümesi 2018’de ani bir düşüşle %1.3’e inmiş ve 2019’da sadece %0.5 olmuştur. Kişi başına düşen gelir ise 2012’den beri istikrarlı olarak düşmeye devam etmektedir. 2018-2019’daki yavaşlama bu trendi devam ettirmiş ve diğer Avrupa Birliği ülkeleriyle olan gelir farkını daha da artırmıştır. Tüm bunların sonucu olarak Kıbrıslı Türkler 2011’e kıyasla nominal anlamda ortalama 2000 Euro daha yoksul hale geldi.
* “Farklı bir yaklaşım izlemek, kişi başına düşen gelirdeki düşüşün geri çevrilmesine ve Kıbrıslı Türklerin gelirlerinin 15 yılda 2 katına çıkarılmasında yardımcı olabilir. Raporun yazarlarından Dünya Bankası ekonomisti Vincent Belinga, “Bunu başarmak, ekonomiyi krizlere karşı daha dayanıklı hale getirmek, daha sürdürülebilir kılmak, daha yüksek bir büyüme yoluna yönlendirmek mümkündür” dedi.

* Altyapı gibi yüksek getirili fiziki varlıklara yatırım yaparak; eğitim sistemindeki eksiklikleri ve verimsizlikleri gidererek; beşeri varlıkların kalitesini artırarak; gençler ve kadınların iş fırsatlarına erişimlerini kolaylaştırarak ve iş gücüne katılımlarını artırarak; iş ve yatırım ortamlarını iyileştirerek ve kaynakların verimsiz kullanımını engelleyerek kişi başına düşen reel geliri 2035 yılına kadar iki katına çıkarmak mümkün.

* Kişi, başına düşen reel gelirin iki katına çıkarılması ve bunun sürdürülebilir kılınması amacıyla ekonominin krizler karşısındaki kırılganlığının da azaltılması gerekmektedir. Kıbrıs Türk ekonomisi, ithal yakıta olan bağımlılığını azaltmak, işgücü piyasasına ve özel sektör koşullarına daha fazla esneklik kazandırmak, yoksulları korumak, kurumlara olan güveni artırmak yoluyla krizler karşısında daha dayanıklı hale getirilebilir. Bu sayede, kişi başına düşen geliri iki katına çıkarma hedefine ulaşılmasının yanı sıra toplumun ekonomik olarak dezavantajlı olan kesimlerinin de geride bırakılmaması sağlanacaktır.