Haber: Tales of Cyprus
Çeviri: GazeddaKıbrıs
Altmış sekiz yıl önce Kıbrıs, ada tarihinde kaydedilen en kötü depremlerden biriyle sarsıldı. Eylül 1953 Perşembe günü, yaklaşık 6.10 şiddetinde, sadece sekiz saniye süren şiddetli bir sarsıntı adayı sarstı ve 135’in üzerinde binayı yıktı. Depremin artçı sarsıntıları Lefkoşa ve Kıbrıs’ın diğer kentlerinde hissedilse de en büyük zarar adanın güneybatı ucundaki Baf’ta görüldü. Ktima kasabasında, yaklaşık 150 bina hasar gördü.
Güneşte kurutulmuş kerpiç tuğlalarla inşa edilen evlerin bir deste kart gibi çökmüştü. En çok zarar gören iki köy ise Stroumbi (Στρουμπί) ve Kidasi (Κιδάσι) idi. ‘Eleftheria’ gazetesinde yer alan bir makalede ‘Stroumbi Köyü artık yok, bir moloz yığınına dönüştürüldü’ ifadeleri kullanıldı.
Makalede, deprem günü kırk kişinin hayatını kaybettiği de ifade edilirken, yüzlerce kişinin yaralandığı ve 30 bin civarında insanın evsiz kaldığı da belirtildi.
Yaralıların çoğu Limasol, Lefkoşa ve Agros ve Platres gibi köylerdeki hastanelere nakledildi. Deprem sabahı, bölge sakinlerinin erken kalkıp üzüm bağlarında çalışmaya gittiğinden dolayı birçok can kurtarıldı
Stroumbi’de yaşanan depremde, sekiz aylıktan 98 yaşına kadar erkek, kadın ve çocuklar hayatını kaybetti. Ölülerin çoğu aynı gün gömüldü. Dönemin Başpiskoposu Makarios hızla çeşitli kilise liderlerini bir araya getirdi ve kurbanların mezarlarında özel bir cenaze töreni gerçekleştirdi.
Kaos ve karmaşanın ortasında mucizevi hayatta kalma hikayeleri ve inanılmaz nezaket eylemleri ortaya çıktı. Stroumbi’den bir İlahiyat Profesörü olan Vassos Kyprianidis, deprem arifesinde eşi ve çocuklarıyla birlikte köyü ziyaret etmeyi planlamıştı, ancak ziyareti erteledi. Ne yazık ki, yaşlı annesi ertesi sabah aile evinin kalıntıları altında ölü bulundu.
Baf çevresindeki yıkım yaygındı. Muhabirler, Stroumbi köyündeki ağlayan kadınların, evlerinin kalıntıları arasında umutsuzca dolaşıp, umutsuzca kıyafet, yiyecek, kendileri ve aileleri için yararlı olabilecek her şeyi almaya çalıştıklarını görebildiklerini bildirdi. ‘Menikefs adında bir tüccar, yarı giyimli kadınların çocuklarını çökmekte olan evlerden çıkarken nasıl görüldüklerini anlattı ve onları kendi bedenleriyle korudu. ” Kesinlikle çaresizdik ” dedi.
Stroumbi Köyündeki yaklaşık 200 evden 150’si depremle tamamen veya kısmen tahrip edildi. Gerisi ciddi çatlaklara maruz kaldı ve bu nedenle yaşanmaz hale geldi. Yıkılan binalar arasında görkemli Gotik kemerleri ve güzel ikonaları bulunan Agios Georgios Kilisesi vardı. Kilisenin içi, kalıntılar tarafından ezilen kutsal ikonlar da dahil olmak üzere taş ve döküntülerle doluydu. Köyde bulunan şarap imalathaneleri ve un fabrikaları bile moloz haline gelmişti. Köyün birçok yolunun harabeler tarafından kapatıldığı da bildirildi.
Korkunç depremden sonraki günlerde, büyük bir yiyecek eksikliği vardı. Birçok fırın ve un Fabrikası tahrip edildiğinden, her şey İngiliz Hükümeti ve çevre köyler tarafından sağlanmalıydı. Her aile için 150 gram peynir, birkaç patates ve birkaç baklagille birlikte bir somun ekmek dağıtıldı. Her bebeğe her gün bir kutu yoğunlaştırılmış süt dağıtıldı. Sağlanan çadırların evsiz depremzedelere ev sahipliği yapmak için tamamen yetersiz olduğu kanıtlandı. Çadırlarda barındırılmayanlar, kırsal kesimde açık havada uyudular. Bir rapor, Baf bölgesinde 50 binden fazla kişinin açıkta uyumak zorunda kaldığını ifade etti. Doğum yapmayı bekleyen kişilerin harnup ve zeytin ağaçlarının altında doğum yaptığı da ifade edilirken, bir bebeğin ise doğum sırasında öldüğü belirtildi.
Kıbrıs’taki deprem, bir dizi yıkıcı depremin Yunanistan ve Türkiye’de ölüm ve yıkıma neden olmasından bir ay sonra meydana geldi. Ege ve Akdeniz Bölgesi son 25 yılın en sıcak yazlarından birini yaşamıştı. Yunanistan’da Ağustos ayı boyunca, çoğunlukla Kefalonya ve Zakynthos arasındaki bölgede 113’ten fazla deprem kaydedilmişti. En yıkıcı deprem 12 Ağustos’ta Kefalonya adasında veya İyon adalarının en büyüğü olan Kefalonia’da meydana gelmiş, bu deprem Richter ölçeğinde 7,3 olarak ölçülmüştü. Deprem sonrasında 800 kişi hayatını kaybetti.