Türkiye İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Cenevre’de yapılan Kıbrıs müzakerelerinde tarihi fırsatın kaçırılmaması gerektiğine dikkati çekerek, “Kıbrıs Türk halkının AB içerisinde hak ettiği yeri geç de olsa almasıyla Türkçe, AB resmi dilleri arasına katılacaktır. Kıbrıs meselesi, AB içerisindeki Türkiye karşıtı çevrelerin arkasına sığındığı bir bahane olmaktan çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.
Zeytinoğlu yazılı açıklamasında, Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler gözetiminde sürdürülen müzakerelerin 9 Ocak’ta Cenevre’ye taşındığını belirterek, müzakerelerin çözüm için tarihi bir fırsat olduğunu kaydetti.
Müzakerelere başlayan tarafların bugün toprak düzenlemelerine ilişkin haritalarını sunacağını hatırlatan Zeytinoğlu, “Kıbrıs’ta çözüm için oldukça kritik bir viraja giriliyor, tari̇hi̇ fırsat kaçırılmamalı. Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’tan oluşan üç garantör ülkenin katılımıyla toplanacak beşli konferans, 1959’da Zürih’te olduğu gibi adanın kaderini tayin edecek önemde. Bu süreçte açık konuların kapatılması, toprak düzenlemeleri ve güvenlik ve garantiler konularında uzlaşılması halinde çözüm anlaşmasının ana çerçevesinin ortaya çıkması beklenmektedir. Böylece kapsamlı çözüm planının oluşturularak 2017 ortasında eş zamanlı referandumlarda adadaki iki halkın onayına sunulması ihtimali doğacaktır.” değerlendirmesini yaptı.
“KAPSAMLI ÇÖZÜMÜ DESTEKLİYORUZ”
Çözüm için en kapsamlı plan olarak değerlendirilen Annan Planından bu yana ilk kez bu denli ilerleme kaydedildiğini belirten Zeytinoğlu şunlara dikkati çekti:
“Geçtiğimiz 19 ayda, masadaki konulardan yönetim ve güç paylaşımı, AB konuları, ekonomi ve Kıbrıs meselesinin en çetrefil başlığı addedilen mülkiyette yakınlaşmalar ileri düzeyde olmakla birlikte, bazı açık konular da bulunmaktadır. Kaydedilen ilerlemeler, açık konulara rağmen çözüme yönelik temkinli de olsa umutlu olmamızı sağlıyor.
Bu süreçte, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğinin vazgeçilmez unsuru olan dönüşümlü başkanlığın kabulü, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sürmesi, iki kesimliliğin güvence altına alınması ve varılacak çözümün AB birincil hukuku olarak kabul edilmesi kritik önemdedir. Adada Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruyan, siyasi eşitlik, özgürlük ve güvenlik taleplerini karşılayan adil, kalıcı ve kapsamlı çözümü destekliyoruz.”
“AB’NİN TÜRKİYE’NİN AB SÜRECİNE YÖNELİK UZUN VADELİ STRATEJİSİ OLACAĞINI UMUYORUZ”
Zeytinoğlu, muhtemel mutabakatın birçok alanda önemli getiriler sağlayacağına dikkati çekerek, “Adada çözüm, Türkiye ile AB, Türkiye ile Yunanistan ve Türkiye ile çözüm sonrası tesis edilecek siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu iki kesimli Birleşik Federal Kıbrıs arasındaki ilişkilerin gelişimine katkı sağlayacak, yeni iş birliği alanları oluşturacaktır.” ifadelerini kullandı.
Çözümün Türkiye-AB ilişkilerinde blokajların kaldırılmasına ön ayak olacağını vurgulayan İKV Başkanı Zeytinoğlu, şöyle devam etti:
“Bilindiği üzere, AB üyelik müzakereleri sürecinde 35 fasıldan 14’ünün açılması ve tamamının geçici olarak kapatılması, AB Konseyinin ve GKRY’nin tek yanlı vetosuyla askıya alınmış durumda. Bu durum, Türkiye-AB ilişkilerinin omurgasını oluşturan katılım müzakerelerinin etkin şekilde işleyememesine yol açmaktadır. Kıbrıs meselesinin çözümlenmesiyle blokaj altında olan fasıllar otomatikman serbest kalacak, katılım müzakereleri sürecinde yeni bir sayfa açılacaktır. Müzakerelerdeki tıkanıklık nedeniyle enerji ve dış politika gibi müşterek çıkar alanlarında müzakere sürecinden bağımsız şekilde yürütülen diyalog mekanizmalarının da sürece entegre edilmesi mümkün olacaktır.
Türkiye’nin eleştirildiği alanların başında gelen ancak AB yetkililerinin tüm tavsiyelerine rağmen hali hazırda GKRY’nin blokajı nedeniyle açılamayan hukukun üstünlüğü ve temel haklar konularını kapsayan 23 ve 24’üncü fasıllarının açılması, bu alanlardaki eksikliklerin giderilmesine ve siyasi reform ivmesinin hızlanmasına zemin hazırlayacaktır. Bunun yanında, Kıbrıs Türk halkının AB içerisinde hak ettiği yeri geç de olsa almasıyla Türkçe, AB resmi dilleri arasına katılacaktır. Kıbrıs meselesi, AB içerisindeki Türkiye karşıtı çevrelerin arkasına sığındığı bir bahane olmaktan çıkacaktır.”
Zeytinoğlu, Kıbrıs’ın AB müzakerelerindeki engel olmaktan çıkması sonrası başka bazı üye devletlerin veto kullanarak süreci yeniden tıkama ihtimaline karşı uyarıda bulunarak, “Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi ilişkilere telafi edilemez biçimde zarar verebilir. AB’nin Kıbrıs’ta olası bir çözüm sonrasında Türkiye’nin AB sürecine yönelik uzun vadeli ve sürdürülebilir bir stratejisi olacağını umuyoruz.” temennisinde bulundu.
“KIBRIS YATIRIMCI İÇİN ÇEKİM MERKEZİNE DÖNÜŞECEKTİR”
Zeytinoğlu, çözümün önemli ekonomik getirileri olacağının altını çizerek, “Çözümün adadaki her iki topluma da önemli ekonomik getiriler sağlayacağı biliniyor. Haksız şekilde uygulanan izolasyonların kaldırılmasıyla Kıbrıs Türk halkı dünyanın geri kalanı ve AB ile doğrudan ticaret yapılabilecek, sağlıklı yatırım ve ticaret ilişkileri geliştirebilecektir. Çözüm sonrası oluşacak istikrar ve güven ortamıyla Kıbrıs, yatırımcılar için bir çekim merkezine dönüşecektir. Ada çevresindeki doğalgaz kaynakları ise gerginlik unsuru olmaktan çıkıp gerek adadaki iki toplum gerekse bölge ülkeleri için iş birliği unsuru haline gelecektir.” diye devam etti.
“NATO İLE AB İŞ BİRLİĞİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER DE ORTADAN KALKACAK”
Ayhan Zeytinoğlu, Kıbrıs’ta çözümün AB açısından da önemli kazanımlar yaratacağını aktararak değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“AB’nin mali kriz, mülteci krizi ve son olarak da Brexit gibi çoklu varoluşsal krizlerle karşı karşıya kaldığı ve Avrupa projesinin kazanımlarının sorgulanır hale geldiği bir dönemde, Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulması şüphesiz AB için de bir başarı hikayesi yaratacaktır.
Artan güvenlik tehditlerinin NATO-AB iş birliğini elzem hale getirdiği bir dönemde, Kıbrıs’ta çözümle birlikte NATO ile AB arasındaki kurumsal iş birliğinin önündeki engeller de ortadan kalkacaktır. Bunun yanında, muhtemel çözüm sonrasında Doğu Akdeniz’deki doğalgazın Türkiye üzerinden bir boru hattıyla AB’ye aktarılması, gerek Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefine gerekse AB’nin enerji güvenliğine katkıda bulunacaktır.”