Kathimerini gazetesi “Merkel’in Toprakla İlgili Müdahalesi… Toprak Oranı %28,6-%29, 80 Binden Fazla Göçmen Geri Dönüyor ve Kıyı Şeritlerinde 50-50” başlıklarıyla yayımladığı haberinde, Berlin’in, Mont Pelerin’de yaşanan başarısızlığın ardından, Toprak konusunun süreçte daha fazla engel teşkil etmemesi için, mümkün olan en üst düzeyde hareket etmekte olduğunu yazdı.
TAK’ın aktardığı haberde, “Diplomatik bir kaynağa” dayanarak, bunun için, bahse konu başlığın nihai çözüm çerçevesiyle ilgili bir uzlaşı ortaya çıktığını yazan gazete, “Almanya’nın Cenevre’de bulunmayacak olmasına rağmen, Merkel’in her an ahizenin ucunda olacağını” yazdı.
Gazete “Berlin Toprak İçin Nasıl Müdahalede Bulundu… Güvenlik ve Garantiler Merkezde Olmak Üzere Üç Kriterde Uzlaşı Var” başlığıyla iç sayfadan yayımladığı haberinde ise, Kıbrıs sorunundaki kulis faaliyetlerinin doruğa ulaşmakta olduğunu; Londra, Berlin, Paris ve Brüksel’in de ciddi şekilde faaliyet göstermekte olduklarını yazdı.
Garantiler-güvenlik “kör düğümünün”, Avrupa’nın en üst seviye oyuncuları arasındaki istişarelerin odağında olduğunu yazan gazete, Berlin’in buna paralel olarak, Toprak konusunun artık çözüme giden yolda engel teşkil etmeyeceğini güvenceye aldığını yazdı.
Geçtiğimiz hafta Atina’da bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier’in da açıkladığı üzere, Almanya’nın Kıbrıs sorununda aktif olarak faaliyette bulunmakta olduğunu yazan gazete, devamla “yetkili bir diplomatik kaynağın” söylediklerine yer verdi.
Gazeteye göre bahse konu “kaynak”, Steinmeier’in geçtiğimiz hafta Kathimerini gazetesine verdiği demeçte “özellikle kendilerinin Almanya’nın yeniden birleşmesinin başarısını yaşamalarından ötürü, Kıbrıs’ın durumunda bir anlaşmaya varılması meselesinde özel olarak faaliyette bulunmakta olduklarına” dair açıklamasının yalnızca bir beyanat olmadığını ifade etti.
Gazete “aynı kaynağın, %28,6-%29 arasındaki toprak yüzdesi, 80 bini aşan şekilde göçmenin geri dönüşü ve her oluşturucu devlet için 50-50 kıyı şeridine ilişkin uzlaşı olduğu imasında bulunduğunu” yazdı.
Gazete, “aynı kaynağın”, Cenevre’de yapılacak olan Kıbrıs konferansında “Merkel’in her an ahizenin ucunda olacağına” işaret ettiğini yineledi.
Gazete, “yetkili bir kaynağa” dayanarak, “adadaki egemen İngiliz Üslerinin kaldırılmasının söz konusu olmadığı tüm taraflarca bilindiği andan itibaren, mümkün olan en iyi çözümün bulunması için, İngiltere’nin diğer iki garantörle bir istişare-arabuluculukta bulunmasının mümkün olduğunu da” savundu.
“Aynı kaynağın bağlamından hareketle, İngiltere’nin çözümün ardından iade etmeye niyetli olduğu üs topraklarının yüzde 48’inin, Toprak üzerindeki bir anlaşmada dengeleyici olabileceğinin ortaya çıktığını” yazan gazete, “teknik konular hakkında bilgisi olan bir kaynağın, gazeteye, yüzde 48 oranının, Dikelya ve Piskobu bölgelerinin haricinde Ağrotur’un da dahil edilmesiyle, yüzde 70’e çıkabileceğini söylediğini” iletti.
Gazete “çok açık şekilde, bu toprağın 9/10’unun, aynı zamanda kıyıların bir kısmının, Kıbrıs Rum oluşturucu devletinin içine girmekte olduğunu” da ekledi.
Gazete “Güvenlikle İlgili Belgemizin Temel Taşı ‘Ankara Paktı’” başlıklı haberinde ise, Kıbrıs müzakerelerindeki yeni egemen unsuru tarif etmesi gereken ifadenin, şüphesiz, “yeni federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güvenlik mekanizması çevresinde yer almakta olan kulis faaliyetleri” olduğunu yazdı.
Kıbrıs müzakereleri tarihinde, bu konuyla ilgili olarak ilk kez özlü görüşmeler yapıldığını yazan gazete, Kıbrıs sorununa çözüm bulunup bulunmayacağının ise, bundan çıkacak sonuçlarla değerlendirileceğini belirtti.
Güvenlik konusuyla ilgili ilk ciddi görüşmelerin, 2009 yılında Hristofyas-Talat arasında gerçekleştirilmiş göründüğünü yazan gazete, “elde edinilen bilgilere göre, Hristofyas ile Talat arasındaki baş başa görüşmelerde, Türk askeri birliklerinin tam anlamıyla ayrılması konusunda genel bir anlaşma ortaya çıktığını” ileri sürdü.
Gazete “aynı bilgilere göre, Talat için bu dönemin 15–18 yıl, Hristofyas için ise 5–10 yıl olduğunu” ileri sürdü.
Öte yandan haberde, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias’ın ortaya koyduğu ve gerçekleşen birçok istişarenin de temeli olan, Kıbrıs’la ilgili yeni güvenlik mekanizmasının temelinin ise “1953 Balkan Paktı ya da Ankara Paktı” olduğu da ifade edildi.