Cinsiyet hormonları iştah, yeme ve enerji metabolizmasının kompleks işleyişine dahil olmaktadır. İnsan dahil olmak üzere birçok canlı türünde besin alımı ile üreme fonksiyonları yakından ilişkili olduğu gibi, enerji dengesiyle de ilişkilidir.
Cinsiyet hormonları, vücudun çeşitli mekanizmalarıyla etkileşime girerek hem iştahın hem enerji harcanmasının kontrolünü sağlamaktadır. Kadınlarda beslenmenin cinsiyet hormonları tarafından düzenlenmesi adet döngüsü, menopoz, hamilelik ve emziklilik olmak üzere dört farklı dönemde değişiklik göstermektedir.
Menstrual Döngünün Farklı Aşamalarında Beslenme
Kadınlarda, menstrual döngünün farklı aşamalarında besin tüketimi değişir. Yapılan bir bilimsel çalışmada, estradiol hormonunun vücutta yüksek olması durumunda, yumurtalık stimülasyonu ve yumurtlama arasındaki dönemde besin tüketiminin düşük olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Bunun aksine, vücutta progesteron hormonu seviyelerinin yüksek olduğu adet öncesi dönemde besin tüketiminde ciddi bir artış meydana gelmekte olduğu saptanmıştır. Bu iki durum, kadınların yaşamında döngüsel olarak tekrarlanmaktadır.
Bu döngüsel değişimler, özellikle premenstrual sendrom sergileyen kadınlarda çeşitli çalışmalarla belgelenmiştir. Dahası, beyindeki düşük serotonin hormonu seviyelerini içerebilen bir süreç olan aşırı yeme, menstrual dönem öncesinde daha belirgin olabilir.
Menopoz Sırasında Beslenme
Menopoz dönemi sırasında, estradiol ve progesteron hormonlarının salgılanması azalırken kadın cinsiyet hormonlarının üretimi de hızla azalmaktadır. İlerleyen yaşla ilişkili olarak vücutta değişimler gözlenir ve bunlara bağlı olarak vücuttaki androjen hormonunun seviyeleri de azalmaktadır.
Kilo alımı bu dönemde yaygındır ve bazı bilimsel çalışmalar genel olarak vücut ve özellikle gövde bölgesinde yağlanmada artış ve yağsız vücut kütlesinde azalma olduğunu göstermiştir. Bu değişimler menopozun başlangıcının 3-4 yıl öncesinden ve menopozdan en az 1-2 yıl sonrasına kadar nispeten istikrarlı bir şekilde devam edebilmektedir.
Gebelik ve Emzirme Sırasında Beslenme
Hamilelik ve emzirme döneminde ortaya çıkan iştah ve vücut kompozisyonundaki değişiklikler, insan vücudunun adaptasyonunu temsil etmektedir. Kadınlar, bebeğin normal büyümesini ve gelişmesini sağlamak için hamilelik sırasında daha fazla yemeye ihtiyaç duymaktadırlar. Fakat, hamile kadınların hamile olmayan kadınlarla karşılaştırıldığında besin tüketimi artış oranı sadece %10-15 olmalıdır.
Bu dönemde hamileler, artan bu enerji ihtiyacını “boş enerji kaynağı” olarak nitelendirilen enerji dışında herhangi bir besin ögesi içeriği olmayan abur cubur tüketerek değil, örneğin hamilelikle birlikte artan kalsiyum ihtiyacını karşılamak için süt ve süt ürünleri tüketimini arttırarak karşılayabilirler. Hamilelik döneminde artan protein ihtiyacını karşılamak için iyi protein kaynağı olan kırmızı et, tavuk eti, yumurta ve balık tüketimi de arttırılmalıdır.
Hamilelikte annenin vücudunda yağ birikimi, hamilelik döneminde artan besin tüketimini ile ilişkilidir. Bir diğer yandan, östrojen ve progesteron hormonlarının etkisiyle, emzirmek için enerji deposu oluşturmak amacıyla öncelikle kalça bölgesinde yağ birikmektedir. Emzirme döneminde, enerji gereksinimi hamilelik dönemiyle karşılaştırıldığında daha fazla artmaktadır.
Emzirmek için günde yaklaşık ekstra 500 kalori gereklidir. Bu artan enerji ihtiyacı annenin yeterli ve dengeli besin tüketimiyle sağlanmalıdır. Bu artan gereksinim, %20-25 daha fazla yiyerek karşılanmalıdır. Ayrıca emzirme döneminde annenin sıvı tüketimine ek olarak 1 litre kadar arttırılmalıdır. Bu nedenle besin ögesi içeriği yüksek olan süt, ayran, kefir, taze sıkılmış̧ meyve suları ve bunun gibi içeceklerin tüketimi arttırılmalıdır.
Sonuç olarak, kadınların doğaları gereği menstrüasyon, menopoz, hamilelik ve emzirme dönemleri sırasında vücutlarında hormonal değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimler sebebi ile enerji ihtiyacı ve besin tüketimi de değişmektedir. Bu değişimlerin karşılanması için kadınların yeterli ve dengeli beslenmeyi sürdürmesi gerekmektedir.