İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve hükümeti, ülkede koronavirüsün neden olduğu Covid-19 hastalığı sonucu hayatını kaybedenleirn sayısının 100 bini aşması sonrası, muhalefet ve bilim çevreleri tarafından eleştiriliyor.
BBC Türkçe‘nin haberine göre bazı bilim insanları, dünyadaki en yüksek ölüm oranlarından birine ulaşan İngiltere’de, salgın öncesi ve sırasında alınan “yanlış kararların” bu sonuca yol açtığı nı savundu.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi de, bilim insanlarının tavsiyelerine rağmen Başbakan Johnson’ın genel karantina kararı almakta gecikmesini, “vahim bir hata” olarak niteledi.
Başbakan Johnson, Salı günü düzenlediği basın toplantısında, tüm bu tablonun sorumluluğunu üstlendiğini söylemiş ancak salgına verilen yanıt konusunda dersler çıkarmak için henüz erken olduğunu da eklemişti.

İngiltere, can kaybında 100 bin sınırını geçen ilk Avrupa ülkesi, dünyada da beşinci ülke oldu.
Hükümetin günlük açıkladığı verilere göre, 7 Mart 2020 ile 15 Ocak 2021 arasında Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 100 bin 162.
‘Gevşemek hataydı’
Edinburg Üniversitesi’nden kamu sağlığı uzmanı Prof. Dr. Linda Bauld, İngiltere’de yaşanan durumun, “Kısıtlamaların gevşetilmesine yönelik yanlış kararların sonucu” olduğunu söyledi.
BBC’ye konuşan Bauld, test ve takip sistemine odaklanılmamış olmasına ve uluslararası yolculukların yarattığı riske dikkat çekti.
Prof. Michael Marmot ise İngiltere’nin salgına “kötü yakalandığını” savunarak, sağlık alanındaki eşitsizliklerin derinleşmesine ve kamu sektörüne yatırımların azalmasına işaret etti.
Boris Johnson’ın “elden gelen her şeyi yaptığı” yönündeki savunmasına İşçi Partisi’nden de tepki var.
İşçi Partisi lideri Keir Starmer, 100 bin kişinin Covid-19 nedeniyle ölmesini “ulusal bir trajedi” olarak tanımlayarak, bu sonucun “Johnson’ın sayısız vahim hatasının neticesinde” geldiğini belirtti.
Starmer, “Mart’ta karantina uygulamakta geç kaldık, sağlıkçılara kişisel koruyucu ekipman vermekte geç kaldık, bakımevlerinde kalanları korumakta geç kaldık. Bu sadece bir ‘kötü şans’ değildi” yorumunu yaptı.
İşçi Partisi’nin sağlık sözcüsü Jonathan Ashworth da, Johnson’ın bu düşüncesine katılmadığını söyledi ve sokağa çıkma kısıtlamalarına yönelik bilimsel çevrelerden gelen tavsiyelere rağmen Başbakan’ın bunu reddetmesini hatırlattı.
Hükümetin yalnızca Mart’ta değil Eylül ve Aralık aylarında da kısıtlama önlemlerini geç aldığını söyleyen Ashworth, temas izleme sisteminin başarısız olduğunu ve ülke sınırlarında etkili sağlık kontrollerinin uygulanmadığını savundu.
Johnson, kendisinin ve hükümetinin bu duruma ilişkin tüm sorumluluğu aldığını söylemiş ancak “37 bin kişinin hastanelerde yattığını” hatırlatarak salgın koşullarının “orta yerinde” bir muhasebenin yapılmasının zamanı olmadığını savunmuştu.
Hükümetin virüsü kontrol altına almaya ve dünyanın en hızlı aşı programlarından birine devam etmeye odaklanması gerektiğini de eklemişti.
’50 bin kişi daha ölebilir’ uyarısı
Sağlık alanında hükümete danışmanlık yapan bilim insanları, İngiltere’nin 50 bin ölüm daha yaşayabileceği konusunda uyarıda bulundu.
BBC’de yayımlanan Newsnight programına konuşan, hükümetin bilimsel danışma grubu (SAGE) üyesi Prof. Dr. Calum Semple, “40-50 bin aralığında yeni ölümle karşı karşıya kalmamız beni şaşırtmaz” yorumunu yaptı.
Prof. Dr. Calum Semple, İngiltere’nin daha bulaşıcı olduğu belirlenen yeni koronavirüs varyantı nedeniyle “şansızlık” da yaşadığını, ancak yıllardan beri süren yapısal sorunların da etkili olduğunu belirtti.
Semple, bunlar arasında, Ulusal Sağlık Sistemi’ne (NHS) yatırım yapılmamasını ve kamu sağlığı otoritesinin aşındırılmasını gösterdi.