• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Salı, Mart 21, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa HABER

Huzursuzluk Operasyonu – Olcayto Seyis

Olcayto Seyis Olcayto Seyis
27 Kasım 2018
Okuma Süresi: 7 dk
A A
Huzursuzluk Operasyonu – Olcayto Seyis

Geçtiğimizi cumartesi gecesi her zaman olduğu gibi vakit geçirmek için Mağusa kale içine gitmeye karar verdim. Önce bir arkadaşımla Salamis Yolunda bir restoranda yemek yedik. Ardından ise sıkça uğradığım Aygün Akşan’ın barına doğru yola koyulduk. Biraz bir şeyler içer, müzik dinler, belki uzun zamandır görmediğim birkaç dostumla karşılaşır sohbet ederdim. Özetle sıradan, sakin bir gece olacaktı.

Bu sakinlik ve durağanlık, top sahasından kale içine girmemiz garip bir hal almaya başladı. Önce polis teşkilatının tutuklu olarak yargılanmakta olup ceza evinde tutulan zanlıları mahkemeye nakil işleminde kullandığı büyük van aracı gördüm. Garipsedim ama bir anlam da veremedim. Ardından ise Mağusa Türk Gücü kulübünün önünde kontrol yapan polisleri gördüm. Uzaktaydım halen. Yaklaşıncaya kadar bu kontrol da olağan bir şeydi benim için, burada devamlı suretle polis duruyordu zaten. Polis grubuna yaklaştığımızda ise arkadaşımın “Polisle, asker birlikte kontrol yapıyor” söylemi ile olağanlık benim için yavaş yavaş dağılmaya başladı. Kamuflaj giyimli kişilerin asker olmadığını, polis teşkilatının “çevik birlik” biriminden olduğunu arkadaşıma aktardım. “Peki ama neden makineli silah taşıyorlar?” sorusuna ise hiçbir cevabım yoktu. Çünkü ayni soru benim de kafamda yankılanıyordu. Çünkü Mağusa kale içi özellikle hafta sonları her yaş grubundan insanın eğlenmeye, yemek yemeye ve güzel vakit geçirmeye gittiği bir yerdi. Otomatik silahlar nerden çıkmıştı. Gecenin devamında karşılaştığım birkaç tanıdıkla ayak üstü bu olayı konuştuk ve kimisi ile de tedirginliğimizi paylaştık. Yapılanın “Huzur operasyonu” olduğunu dile getirenler oldu. “Rutinmiş be gardaş, artık böyle olaakmış” diyenler de oldu. Benim hayat rutinimde otomatik silahlar yoktu oysa.   

Pazartesi günü ise gazeteleri açtığımda “Huzur operasyonu””nun detaylarını okuma fırsatı buldum. Okuduklarımdan konu operasyonun maksadının, ülkede yasal statüsü bulunmayan kişileri tespit etmek için olduğunu anladım. Yani makul bir gerekçesi vardı bu operasyonun. Bir ihtiyaca hizmet ediyordu. Desteklemek, takdir etmek lazım. Ama maksadını takdir etmek lazım, yöntemini değil. Okumuş olduğum haberlerin detayında, yanında kimlik taşımayan kişileri polis karakoluna taşındığı falan da yazıyordu, huzur veriyordu operasyon anlayacağınız. Daha da trajik olan ise otomatik silahlı birlikleri görüp, panikleyerek kaçan Afrikalı bir öğrencinin, sonradan silahlı çevik birlikler önünde elleri havada fotoğraf karesine girmiş olması. Öğrenci neden kaçtığına ilişkin soruya vermiş olduğu izahatta ise “ülkesi Nijerya’da devam eden BokoHaram’a karşı savaşı gerekçe göstererek silahlardan korktuğu” belirtmiş. Öyle yazıyordu haberlerde. Yani çocuk korkmuştu, bu kadar basit. Nitekim silah taşımayan kişilerin tespiti için, otomatik silahlarla gözdağı verilecek diye biz yerleşiklere de, öğrencilere de huzursuzluk verildi işte.

22 kişi aleyhine de ülkede yasal statüleri bulunmadığı yani kaçak oldukları için işlem başlatılmış. Bu kişilerin üzerinden ise 3 adet bazuka, 4 adet içi zangalak ve zeytin dolu tesisat borusu, 2 adet s900 füzesi, 1 adet sapan ve 1 adet de napalm bombası çıkmış. Şaka yapıyorum tabi ki…

Şimdi geldiğimiz bu noktada yerleşiklerin huzursuz olmasına değinmenin abesle iştigal olduğunu yaşanmış tecrübelerimle kabullenmiş olduğumu varsayalım. Temel hak ve özgürlüklerin ne olduğu, sivil bir toplumun ve sivil bir hukuk devletinin(?) gereği olarak silah taşıma yetkisine sahip kolluk kuvvetlerince bu yetkinin silahların gözümüze sokulması suretiyle kullanılmaması gerektiği, aksine bu silahların gözümüze sokulmasının huzursuzluk yaratacağına falan da değinmeyeceğim (Olağanüstü haller ise başka bir roman, zaten mevcut durum da, bu değil). Yukarıda belirttiğim kavramlar “su sıfır derecede kaynar” gibi kavramlar benim için, ancak yönetenler nezdinde anlamsız kalıyor zaman zaman belli ki. Dinlenmiyor işte. “Güvenliğimiz” diye başlayan homurtular ve sanki bizler güvenlik istemiyormuşuz gibi devam eden tartışmalara evriliyor. Belki daha anlaşılır olur diye otomatik silahlarla yapılan “huzur operasyonu”nu tüm bu belirtiğim insancıl ve özgürlükçü kavramlar yerine, kurulmuş olan ekonomik düzen üzerinden resmedeceğim. Belki kişi özgürlükleri değil ekonomi daha değerli bulunur.

Kıbrıs Türk toplumunun uluslararası anlamda “tanınamama” sorunu, yönetenleri ekonomik plan ve yapılanma biçimde de planlı veya plansız şekilde farklı arayışlara itmiş ve adanın kuzeyin “tanınamama”’ya uygun bir ekonomik düzen oluşmasına sebep olmuştur. Bu ekonomik düzen içerisinde Turizm, İnşaat ve Yükseköğretim sektörleri ise lokomotif konumuna yerleşmiştir. Turizm sektörü tanınamama sorunundan dolayı potansiyeline ulaşamıyor muhakkak. Yine de ekonomide ciddi bir payı var. İnşaat sektöründeki planlılığı ise gündemdeki emirname tartışmalarından değerlendirmek mümkün. Bu yazıda oralara girmeye gerek yok.  Bilgi sahibi olmadığım Turizm sektörüne ilişkin de büyük laflar etmeyeceğim. Yükseköğretim ise bir Yükseköğretim kurumunda çalışıyor olmam sebebi ile az çok bilgi sahibi olduğum, gerek çeşitli Yükseköğretim kurumlarını yönetenlerin, gerekse de bu Yükseköğretim kurumlarında okuyan birçok farklı ülkeden gelen öğrencilerin çeşitli sorunları ile muhatap olduğum ve zaman zaman da bu sorunlara çözümler üretmeye çaba gösterdiğim bir alan.

Yükseköğretim sektörünü değerlendirdiğimizde, bu sektörün adanın kuzeyinde özellikle ülkeyi yönetenler nezdinde ekonomik bir model olarak ele alındığı yadsınamaz bir gerçeklik. Her bir Üniversitenin bu maksatla kurulduğu ya da bu maksatla yönetildiğini söylemek çok genelleyici bir yaklaşım olur. Mutlaka bilim üreten içinde yaşadığı toplumun sorunlarına katkı koyan, kaliteye önem veren Üniversiteler de vardır. Ancak tablonun bütünü, Yükseköğretim sektörünü ekonomik model olarak nitelendirmek durumunda bırakıyor. Bu sektörün bir ayağından Özel Üniversiteler var. Bu Özel Üniversiteler kar amacı güden şirketlerdir ve bu kar amacına ilaveten ülke ekonomisini de katkı da bulunmaları öngörülmektedir. Başka ülkelerden gelen öğrencilerin ülkede para harcamaları öngörüsü, istihdam sağlayacak olmaları ve karları oranında çeşitli vergiler vererek (teoride) ekonomiye canlılık katacak olmaları vb. sebepler ile bu gibi özel şirketlere Üniversite açma izinleri verilmektedir. Mevcut durumda öğretime başlamış takriben 13 adet (ön izin verilenler hariç) Özel Üniversite bulunmaktadır. Bu Üniversite açma izinleri bu toplumu yönetenler tarafından verildi. Dolayısı bir öngörülerinin olduğunu kabul etmek durumundayım. En azından bu öngörülerde bir etkenin de, bahsetmiş olduğum ülke ekonomisine katkı sağlama olasılığı olduğunu düşünüyorum. Lefke Avrupa ve Doğu Akdeniz gibi kamu tüzel kişilikleri ise kar paylaşımı yapmasalar dahi faaliyet gösterdikleri bölgelerde istihdam olanakları sağlamaları ve yurt dışından gelen öğrencilerin ülke ekonomisine dışarıdan döviz girdisi sağlama vb. gibi ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır. İtü ve Odtü Kktc kampüsleri de yapıları itibari ile Lefke ve Doğu Akdeniz kısmen benzeşen örnekler.    

Yukarıda bahsetmiş olduğum bu Yükseköğretim kurumlarının gelir elde edip, faaliyetlerini sürdürebilmelerinin tek şartı var; “ÖĞRENCİ”. Evet bu Yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerini devam edebilmeleri için öğrencilerinin adamıza gelip, bu Yükseköğretim kurumlarına öğrenim harcı vermesi gerekli. Bu sebeple toplum nezdinde Yükseköğrenim kurumlarının kredibilitesi de öğrenci sayısı üzerinden şekilleniyor. Peki kimler bu Yükseköğrenim kurumlarında öğrenim görmek için adamıza geliyor? Her bir Yükseköğretim kurumunda değişkenlik göstermekle birlikte bu kurumların öğrenci profili kabaca; 5/1 KKTC, 5/2 TC ve 5/2 diğer ülkelerden oluşmakta (İtü ve Odtü hariç, Tc’den gelen öğrenci oranı yüksek).

Özellikle değinmek istediğim kısım ise 5/2 nüfusu sahip olarak ifade ettiğim KKTC ve TC hariç ülkelerden gelen öğrenciler (TC’de güvenlik algısı distopik roman, o sebeple pas geçiyorum). Bu öğrenicilerin büyük bir kısmı, yine adamıza yakın sayılacak Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın çeşitli ülkelerinden adamıza geliyorlar. Hangi sebeplerle bu adayı tercih ettikleri ise çok önemli bir soru, elimde istatistiki bilgiler yok. Ancak çeşitli ülkelerden gelen öğrenciler ile zaman zaman yüz yüze konuşuyor olmanın vermiş olduğu bazı izlenimlerim var. Öğrencilerin bu adayı tercih etmelerinin sebebini tek bir faktöre indirgemek elbette ki mümkün değil. Ancak adamız, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin sıcak çatışma geçmişi-şimdisi ve geleceğine oranla, sıcak çatışmanın yaşanmamakta olduğu ve güvenli sayılabilecek bir yer olması tercih yapan öğrenciler ve aileler üzerinde ciddi bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Adını koymak lazım, adadaki üniversiteleri tercih sebepleri çeşitlilik gösterebilir, ancak her sebebin yanında “adanın güvenli olması” ve “sıcak çatışma olmayışı” da mutlaka yerini alır. Silahların kol gezdiği bir ülkede kim eğitim görmeyi tercih eder ki?

Yükseköğretim kurumlarına kısa bir bakış attığımıza göre elleri havada, otomatik silahlı polis önünde yere eğilmiş öğrencimize geri dönecek olursak. Çok muazzam bir manzara, yine doğru yolda ilerliyoruz, deyip yazıyı bırakmak geliyor içimden…

Yerleşiklerin hassasiyetlerini dikkate almıyorsunuz bunu biliyoruz da, bari eğri gemi doğru sefer kurulmuş olan ve halen bu şekilde yapılanmaya da devam eden bu Yükseköğretim sektörünü dikkate alın bari. Sokaklarında otomatik silahlarla devriyelerin yapıldığı bir adaya öğrenciler niye gelsin. Öğrenci olmadan bu Üniversiteler ayakta kalamaz. Muhtemelen bir seyahat rehberi de konuyu değerlendirse, sokaklarda otomatik silahla devriye yapılan yere turist niye gelsin diyecektir herhalde.

Gelinen noktada güfte ile beste bir birini tutmuyor. Doğru veya yanlış bir sistem kurulmuş ancak bu sistemin bozulması için yine sistemi kuranlarca bilinçsizce çaba gösteriliyor. Garip, bilmesem polisin hükümete bağlı olmadığını düşüneceğim.

Yasal ikametgâh izni olmayan, öğrenci olmayan veya çalışma izni olmayan kişilerin adamızda bulunuyor olduğu bir gerçek. Bu gerçek ise kaçak iş gücü ve güvenlik bakımından da sorunlar oluşturuyor, hiç tartışmasız. Polis teşkilatının bu konuda denetleme yapıyor olması da olumlu bir gelişme, takdir edilesi. Ancak otomatik silahlarla hem yerleşiklerin, hem de bu adaya öğretim görmek için gelen öğrencilerin bu şekilde tedirgin edilmesi kabul edilemez. Bu adaya Filistin, Irak ve Nijerya gibi sıcak çatışmaların devam etmekte olan ülkelerden gelen öğrencilere, güvenli diye sunulan adamızda travma yaşatılmamalıdır.

Son olarak ise bir de merakıma yenik düştüğüm bir soruyu sizlere aktarayım, siz de düşünün bu soruyu. Madem amaç kaçak kişileri tespit etmek, yoğun yabancı iş gücünün bulunduğu inşaat sektöründe faaliyet gösteren şantiyelere ya da ne bileyim otellere polis otomatik silahlarla baskına gidecek mi?

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Olcayto Seyis

Olcayto Seyis

Yüzüncü yılında Cumhuriyet tekrardan mı batıyor?
DÜNYA

Yüzüncü yılında Cumhuriyet tekrardan mı batıyor?

Gazedda
20 Mart 2023
0

Boğaziçi köprüsünün elli yıl önceki resmine bile baktığımız zaman, Cumhuriyet'in ve doğanın, kültürün, tarihin nasıl talan edildiğini görebiliyoruz. Usta yazar Çetin Altan, 15 Ekim 2014 tarihinde 'Osmanlı Devleti altı kez...

Okumaya Devam Et
GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ

Ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik gençleri göçe zorluyor

Gazedda
20 Mart 2023
0

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşünüyor. Yapılan araştırmada, gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı. Gazeteci Dilek Öncül...

Okumaya Devam Et
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”
GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ

‘Depremde yıkılan İsias Otel’in malzeme kalitesi kusurlu çıktı’

Gazedda
20 Mart 2023
0

Adıyaman’da bulunan İsias Otel’de yaşamını yitiren Kıbrıslı çocukların soruşturması devam ediyor. Kıbrıslı aileler de İsias Otelin yargı sürecini yakından takip ediyor. Kıbrıs’a gelen bilirkişi heyeti enkazda ayrıca bir inceleme yaptı....

Okumaya Devam Et
Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor
GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ

Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

Gazedda
20 Mart 2023
0

İsviçre'nin en büyük bankası UBS'in kriz yaşayan Credit Suisse'i satın alması piyasaları sakinleştiremedi. Acil olarak satılan Credit Suisse'in hisseleri yüzde 64 düşüşle 0,67 İsviçre frangına inerek, UBS ile yapılan 0,76...

Okumaya Devam Et
Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı
DÜNYA

Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı

Gazedda
20 Mart 2023
0

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ülkedeki emeklilik yaşını parlamento oylaması olmadan yükseltmeye zorlamasına tepki gösteren binlerce insan ülke çapında protestolar düzenledi. Polislerle göstericilerin çatışmalarına sahne olan protestolarda ülke genelinde 500’den fazla kişi tutuklandı....

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023
Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
16 Mart 2023
İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
14 Mart 2023
Çalıyor

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA
“Kaybettiğimiz canların hakkını ne pahasına olursa olsun sonuna kadar arayacağız”

“Artık İsias davasında resmi anlamda temsiliyetimizle gözlemci ve katılımcıyız” | Video

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.
  • Fransa’da emeklilik yaşını 64
  • İnsan hayatı küçük hesaplarınızdan daha değerlidir! #isiasemsaldavaolacak
  • İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? #isiasmelekleresözümüzvar
  • Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca yine buluştu
Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu belgesele konu olmuş ve belgesel Prag Film Ödüllerinde En İyi Belgesel ödülünü almıştı.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu bu yıl on ikinci yılına girdi.

Her yıl göç eden Yaren Leylek tekrardan Mehmet Amca’nın yanına geri geliyor. Bazen zor ve amansız bekleyişe dönen bu dostluk, sevdiğini hasretle beklemenin en içten örneklerinden biri.

Örnek dostluğu karşılıksız sevgi ve güven olarak da tanımlayabiliriz. Günümüz dünyasında kilometrelerce birbirinden uzak kaldıktan sonra her yıl tekrardan aynı yerde buluşan bir insan ve bir hayvanın dostluğu, herkesin ilham alabileceği, birbirine kalbini tamamen açmış, şefkatle sevebilen, dünyanın hızından ayrı, dip dibe bir yaşamdan uzak bir yere varınca, insanın doğayla, hayvanla nasıl uyum içinde, bütünlükle yaşayabileceğini de ispatlıyor.

Hikayeyi kamuoyuna duyuran yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş de “Geçen yıl Yaren geldiğinde karlı bir havaya denk gelmişti. Belki yine kar ile karşılaşmamak için gecikmiştir. Ama yaşı da var, o yüzden gelememe ihtimalinden dolayı korktuk. Her sene bu ihtimalle uğurluyoruz onu. Neyse ki geldi. Bunca sıkıntılı ve üzücü gündem arasında, Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu. Ve sonunda hikaye, bu yıl da gerçek oldu. Tüyü kadar ömrü olsun” diye konuştu.

Kaynak: BBC News Türkçe
  • Cinayet 40 gün önce gerçekleşti! #isias40karagün
  • Cevaplar yerine sorular bulmak, sorgulamak: ihtimallerle yüzleşmek istiyoruz. 
Gazeddawebtv, uzun bir aranın ardından Tevfik Aytekin  ve Nuri Sılay
  • Karl Marx, Kapital

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik gençleri göçe zorluyor

23 saat önce
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

‘Depremde yıkılan İsias Otel’in malzeme kalitesi kusurlu çıktı’

23 saat önce
Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

1 gün önce
Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı

Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı

1 gün önce
Tarihin en uzun süreli kasırgası Afrika’da 522 can aldı

Tarihin en uzun süreli kasırgası Afrika’da 522 can aldı

1 gün önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.