Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan kanserle ilgili olarak ülkenin bir politikası olmadığını ve kanseri engellemeye yönelik yasaların uygulanmadığını belirtti.
Dünya Kanser Günü vesilesiyle yayınladığı bildiride Gürkut, “Hala güncel kanser verilerimizi oluşturacak, bu veriler ışığında ülkemize ait kanser politikaları geliştirecek, tarama programları yapacak, eğitimler verecek bir birim oluşturulamamıştır” dedi.
Gürkut, Cumhuriyet Meclisi’nden Kanserin Bildirimi Zorunluluğu Yasası geçmesine rağmen yasada atıfta bulunulan “Kanser İzleme Denetleme ve Eğitim Merkezi” için Sağlık Bakanlığının teşkilat yasasında düzenleme yapılmadığını bu nedenle kanser verilerinin güncellenmesi veya kanser politikası oluşturacak Merkezin faal olmadığını vurguladı.
Açıklamanın tamamı:
Kanser tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır ve 2018 yılında dünyada 9.6 milyon insan kanser nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Dünyada gerçekleşen her altı ölümden birisinin nedeni kanserdir.
Kansere bağlı ölümlerin %70’i düşük-orta gelirli ülkelerde gerçekleşmiştir. Dünyada görülen kanserlerin üçte biri insanların yaşam tarzı alışkanlıklarındaki veya beslenmeleri ile ilgili ortak 5 hataya bağlıdır:
- Fazla kilolu olmak
- Yetersiz meyve ve sebze tüketimi
- Yetersiz fiziksel aktivite
- Tütün kullanımı
- Alkol kullanımı
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada en sık görülen kanserler:
- Akciğer kanseri (2.09 milyon vaka)
- Meme kanseri (2.09 milyon vaka)
- Kolorektal kanserler (1.8 milyon vaka)
- Prostat kanseri (1.28 milyon vaka)
- Mide kanseri (1.03 milyon vaka)’dir.
Kansere bağlı ölüm nedenleri ise:
- Akciğer kanseri (1.76 milyon ölüm)
- Kolorektal kanserler (862 milyon ölüm)
- Mide kanseri (783 milyon ölüm)
- Karaciğer kanseri (782 milyon ölüm)
- Meme kanseri (627 milyon ölüm)’dir.
Tütün kullanımı en önemli kanser nedenidir ve kansere bağlı ölümlerin yaklaşık olarak %22’sinden sorumludur. Yani kanser nedeniyle ölen her beş kişiden biri tütün kullanımına bağlı olarak hayatını kaybetmektedir.
Kansere neden olan enfeksiyonlar (Hepatit, Human Papilloma Virüs yani HPV gibi) düşük ve orta gelirli ülkelerde görülen kanserlerin %25’inden (4 kanser vakasından 1’i) sorumludur. Diğer yandan düşük ve orta gelirli ülkelerin her beş tanesinden sadece bir tanesinin kanser politikaları geliştirecek yeterli verisi mevcuttur.
Ülkemizde de durum benzerdir. Hala güncel kanser verilerimizi oluşturacak, bu veriler ışığında ülkemize ait kanser politikaları geliştirecek, tarama programları yapacak, eğitimler verecek bir birim oluşturulamamıştır. Cumhuriyet Meclisi’nden Kanserin Bildirimi Zorunluluğu Yasası geçmesine rağmen yasada atıfta bulunulan Kanser İzleme Denetleme ve Eğitim Merkezi, Bakanlık teşkilat yasalarında yerini almamıştır. Bunun da etkisiyle ülkemize ait kanser verilerimiz güncel olmayıp, kendimize ait bir kanser engelleme veya erken tanı politikamız yoktur.
Tütün ve Tütün Ürünlerinin Zararlarından Korunma Yasası yürürlükte olmasına rağmen uygulamada ciddi sorunlar yaşanmakta, kapalı alanlarda tütün ve sigara kullanımına devam edilmekte, denetim ve yaptırım eksiklikleri yaşanmaktadır. Sağlık Bakanlığı bu konuda üzerine düşen sorumluluk ve görevi yerine getirememektedir.
Sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam tarzı edinme sadece kanserde değil kalp damar hastalıkları, diyabet gibi önemli diğer kronik hastalıkların azaltılmasında da etkili olmaktadır. Bu gibi koruyucu hekimlik uygulamaları için Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler, medya, sivil toplum örgütleri gibi birçok kurum ve kuruluşla işbirliğine gidilmeli, sürekli ve düzenli bir çalışma yapılmalıdır.
Yıllardan beridir dile getirdiğimiz, ancak hala daha başaramadığımız bir diğer çok önemli konu ise tarladan çatala gıda güvenliğinin sağlanmasıdır. Kanser dahil birçok hastalıkta etkili olan güvenli gıda, sağlıklı beslenme ve sağlıklı kilo kontrolü için devlete olduğu kadar bireylerin kendilerine de görev ve sorumluluk düşmektedir.
Karaciğer kanserine neden olan Hepatit B Virüsüne karşı ve rahim ağzı kanserine neden olan Human Papilloma Virüsüne (HPV) karşı koruyucu olan aşı uygulamalarına bütün vaatlere rağmen henüz başlanamamıştır. Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB), koruyucu sağlık hizmetleri açısından son derece önemli olan ve ülkemiz insanının özellikleri ve durumuna en uygun, bilimsel verilere dayalı erişkin aşılama programını oluşturarak uygulamaya geçirmek üzere Sağlık Bakanlığı’na takdim etmesine rağmen uygulamaya geçirilmemiştir.
Kanserin başarılı bir şekilde tedavi edilebilmesinde en önemli etken olan erken tanıya yönelik toplumdaki tüm risk grubunu oluşturan bireylerin toplum tabanlı olarak taranması hala daha başarılamamıştır. Kanser erken tanısına yönelik kullanılan cihazlarda yetersizlik veya yoğunluk nedeni ile tarama amaçlı başvuran bireylere ise ya hiç hizmet verilememekte veya çok uzun zaman sonraya randevu verilmektedir.
KTTB kanser erken tanısında ve tedavide kullanılan cihazların devlet hastanelerine alınması amacı ile bir bağış kampanyası başlatmış bulunmaktadır. Geliri kampanyaya aktarılacak olan Neriman Atai’nin HİKAYEM adlı kitabı tüm kitapçılardan ve KTTB’den temin edilebilir.Ayni şekilde gelirleri bağış kampanyasına aktarılacak olan Dr. Gülsen Bozkurt ve Prof. Dr. Erol Baysal’ın TALASEMİ SENDROMLARI isimli kitapları ve Mehmet Barışsever’in KIBRIS’TA SITMA MÜCADELESİ MEHMET AZİZ VE ARKADAŞLARI adlı kitabı da KTTB’den temin edilebilmektedir.

Diğer yandan dileyen herkes Telsim ve Turkcell hatlarından YARDIM yazıp 5882’e SMS atarak kampanyaya bir defaya mahsus 10 ₺ tutarında bağışta bulunabileceklerdir.
Ayrıca Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası’nda ve Türkiye İş Bankasında açılan bağış kampanyası hesaplarına da bağışta bulunulabilmektedir. KTTB olarak ülkemize ait sağlıklı kanser verilerinin oluşturulması, bunlardan ve yapılacak araştırmalardan hareketle ülkemize ait kanser politikalarının ve tarama programlarının yaşama geçirilmesi için başlatılan çalışmaların yasal zemine oturtularak geliştirilip tamamlanmasının ve bu alanda çalışacak ayrı bir birimin önemine bir kere daha dikkat çekmek istiyoruz. Maalesef hala daha bu amaçla oluşturulan Kanser İzleme, Denetleme ve Eğitim Merkezi (KİDEM)’nin Sağlık Bakanlığı teşkilat yasalarında yeri oluşturulamamış ve kadroları tamamlanamamıştır .
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık görülen kanserlerden birisi olan akciğer kanserine yönelik risk grubunu oluşturan kişilerin erken tanı amacıyla taranmasının ülkemiz için ele alınması gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nı bu amaçla çalışma başlatmaya davet ediyoruz.