Feminist yazar Hannah Stark “Deleuze’den Sonra Feminist Teori” adlı eseriyle Deleuzecü düşünceyi, ataerkinin baskıcı yapılarıyla mücadele eden feminist teorinin gerçek bir müttefiki haline getiriyor. Otonom Yayıncılık’tan çıkan kitap Yonca Cingöz tarafından Türkçeleştirildi.
Otonom Yayıncılık, Cadı Kazanı Dizisi‘ne yeni bir kitap daha ekledi: Deleuze’den Sonra Feminist Teori.
Hannah Stark’ın Deleuzecü düşünceyi, ataerkinin baskıcı yapılarıyla mücadele eden feminist teorinin gerçek bir müttefiki haline getirdiği kitap raflarda yerini aldı.
Stark bu kitabında, daha kapsayıcı, dinamik ve radikal bir feminizmi nasıl tahayyül edebileceğimiz sorusundan hareketle, önde gelen çağdaş filozoflardan Gilles Deleuze ile sürekli kendini yenileyen zengin bir düşünce okulu olan feminizmin karşılaşmasını ele alıyor.
Deleuze’ün çalışmalarına getirilen feminist eleştirilerin yanı sıra bu çalışmaların feminist teoriye aslında nasıl bir canlılık kazandırdığını da ortaya seriyor.
Simone De Beauvoir, Rosi Braidotti, Judith Butler, Elizabeth Grosz ve Luce Irigaray gibi düşünürlerle Deleuze arasındaki bu verimli diyalog boyunca, fark, toplumsal cinsiyet, beden, arzu ve politika gibi feminist teorinin kavramlarını yeniden ele alıyor.
Feminist yazar Hannah Stark’ın kitabını Türkçeye kazandıran isim ise Yonca Cingöz.
Hannah Stark hakkında
Avustralya Tasmania Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve araştırmacı olan Stark, özellikle feminist ve queer teori, sevgi felsefesi, insan-olmayan varlıklar ve dünya, kültür, insanbiçimci dünya ve bunun olumsuz etkileri üzerine düşünür.
Postyapısalcı filozoflardan, özellikle de Gilles Deleuze’den etkilenen Stark, oluş, fark, arzu, beden, edimsel ve virtüel gibi kavramlardan yararlanarak “dünyaya katılma”nın yeni yollarını araştırmakta.
Timothy Laurie ile birlikte ‘insan sonrası’ kavramı etrafında, yeni bir sevgi biçimini inceledikleri “How To Do Politics with Love” projesinin yanı sıra etik, politika ve duygu kavramlarına odaklanan “Extinction Afterlives” projesini yürütmekte.