Kıbrıs Emek Enstitüsü’nün organize ettiği Kıbrıs’ın güneyinde göçmenlerle ilgili uluslararası konferans düzenlendi.
Konferansta Kıbrıs’tan ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden katılımcılar sunum yaptı.
Kyritsis: “Kapsamlı bir göçmen politikası şart”
Konferansın açılış konuşmasını yapan PEO Genel Sekreteri Pambis Kristsis, göçmenlerin toplumlara entegrasyonunun son derece önemli ve çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren bir konu olduğunu ifade ederek, “Göç aslında yüzyıllardır devam eden bir fenomen. Siyasi ve ekonomik koşullara göre nedeni değişiklik gösteriyor. Milyonlarca insanın ailelerini terk etme nedeni aynı. Savaş, açlık, yoksulluk ve bunun gibi nedenler. Göçe duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmak lazım. Günümüzde modern kölelik haline yaşıyoruz” dedi.
Göçmenleri koruyabilmek için ülkelerin gerekli mekanizmaları hayata geçirmeleri gerekliliğinin altını çizen Kristsis, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde göçmenlerin ne şekilde topluma entegre olabileceği yönünde bir politikanın olmadığını söyledi.
İşçilerin en savunmasız göçmenler olduğunu da vurgulayan Kyritsis, “Bu noktalarda sendikal örgütlenme yok. Göçmenlerin topluma dahil olabilmeni tek yolu çalışıyor olmak. Bu konuda olumsuz şatlarla karşı karşıya kalmaları onları savunmasız kılıyor. Hakların düzenlenmesi ve herkes için toplu iş sözleşmesi olmalı” dedi.
“Ayn zamnda kapsamlı bir göç politikası talebinde bulunuyoruz. Sosyal haklara ve insan haklarına sagılı bir çerçeve olması lazım” şeklinde konuşan Kyritsis şöyle devam etti, “sosyal hizmetlere erişimin daha iyi olduğu bir yapıya kavuşmak lazım. Irkçı olmayan bir eğitim şart.”
Açılış konuşmasının ardından Sırasıyla Lucerne Üniversitesi’nden Dr. Rebbekka Ehret, Kıbrıs Emek Enstitüsü’nden Dr. Loucas Antoniou ve DEV-İŞ’i temsilen Hasan Yıkıcı birer sunum yaptı.
Rebbekka Ehret: “Neoliberal dünya düzen ve bunun getirdiği sonuçlarla boğuşuyoruz”
Lucerne Üniversitesi’nden Dr. Rebbekka Ehret sunumunda ‘farklılıklar’ ve ‘öteki’ kavramlarının tarihsel arka planını anlattı.
Farklılık kavramının ilk kez 1513’te kullanıldığını belirten Ehret, bunun farklı olma hakkını içerdiğini belirtti.
Farklılıklar mücadelesinin uzun bir tarihi olduğunu söyleyen Ehret, bu hareketler sayesinde çeşitli demokratikleşme ve hak kazanımlarının elde edildiğini kaydetti.
Küreselleşme, neoliberal dünya düzeni ve bunun getirdiği neticilerle boğuştuğumuzu belirten Ehret, göç hareketlerine bunların ekten olduğunu belirtti.
Liberal bir paradoks yaşandığından da bahseden Ehret, AB ülkelerinin bununla yüzleşiyor olduğunu belirtti. “Hepimiz küreselleşmenin bir parçasıyız, ama aynı zamanda bundan kaynaklı güvenlik kaygıları da gütmekteyiz” dedi.
Göçün en fazla işçileşmenin olduğu yerlerde yani kentlerde olduğunu kaydeden Ehret, sığınmasıların artık kıral bölgelere de gittiğini belirtti.
Göçmenlere karşı bakışın sıkıntılı olduğunu da kayeden Ehret, “hepimizin ön yargıları vardır. Bu olabilir ama tamam olmayan bunların farkında olmamamızdır. Hepimiz ön yargılardılarımızın farkında olmamız lazım.”
5 ülkede araştırma
Kıbrıs Emek Enstitüsü’nden Dr. Loucas Antoniou yaptığı sunumda ise Kıbrıs, İtalya, Yunanistan, Fransa ve Danimarka olmak üzere 5 farklı ülkede yapılan göç araştırmasını paylaştı.
Çalışma yaşamında zorluklara değinen Antoniou, toplu iş sözleşmesi süreçlerinin tamamen, ülkelerde göçmenleri kapsamadığını ve göçmenlerin karar verme mekanizmalarının dışında kaldıklarını söyledi. Aynı zamanda toplu iş sözleşmelerinde göçmenleri koruyan maddelerin olmamasının da dikkat çekici olduğunu kaydetti.
Antoniou, buna rağmen her ülkede sosyal diyaloğu destekleyen mekanizmaların olduğun belirtti.
Yıkıcı: “Göçmenler değil, kapitalizm sorun”
DEV-İŞ adına Hasan Yıkıcı yaptığı konuşmada, yaşadığımız çağın küresel bir yersiz yurtsuzlaşma çağı olduğunu ifade ederek, “Hepimiz potansiyel mültecileriz, göçmenleriz. Neoliberal koşullarda kırılgan hayatlar sürüyoruz. Artık bir işte emekli olana kadar çalışamıyoruz. Bu bile bir mültecilik durumudur. Sorun göçmenler veya mülteciler değildir. Buna neden olan koşullar ve kapitalizmdir. Bunu dert etmeden hiçbir soruna cevap bulamayız”dedi.
Kıbrıs’ın kuzeyinde özel sektördeki çalışma koşularını anlatan Yıkıcı, özellikle yabancı işçilerin son 5 yılda sayılarının arttığın ve bunun insan kaçakçılığı gibi sorunları beraberinde getirdiğini kaydetti.
Yabancı işçilerin yaşam koşullarından da bahseden Yıkıcı, polisin ‘kaçak’ olduğu gerekçesiyle son aylarda pek çok kişiyi sınır dışı ettiğini fakat bir işverene bile dava açılmadığını kaydetti.
Öğrenci emeğine de değinen Yıkıcı, yurt dışından çalılmak için gelen pek çok öğrencinin kendisini inşaatlardan veya lokantalarda çalışırken bulduğunu ifade etti. Yıkıcı: “Angarya çalıştırmaya kadar varan süreçler, sadece emek kesimlerinin kırılganlığını, güvencesizliğini değil aynı zamanda sermaye kesiminin acımasızlığını da göstermektedir” şeklinde konuştu.
Yıkıcı, hukuksal destek, sendikalaşma ve göçmenlerin sosyal güvencelerini arttırıcı mekanizmaların gelişmesi gerektiğini kaydetti.