Gazedda Ekonomi
Gelişmekte olan piyasaları önümüzdeki günlerde etkileyecek iki konu söz konusu. Bunlardan biri ABD Merkez Bankası FED’in faiz indirimine gideceğine dair beklentilerle ilgili. ABD’de faiz indirimi yaşanması genellikle gelişen ülkelerdeki yüksek faizli yatırım araçlarına ilgiyi arttırıyor. Bu da ülkelere para girişinin hızlanmasını sağlıyor. Özellikle son günlerde TL’nin değerindeki dengelenmenin de kaynağının bu olacağı tahmin ediliyor.
Diğer tarafta ise kızışan ticaret savaşı, Washington’ın küresel çapta ticaret anlaşmalarını yeniden organize etme mücadelesi küresel ekonomiler üzerinde hala tahribata neden oluyor.
Emek dünyasında ise OECD ile ABD ekonomilerinin 1980li yıllardan beri ücretlerdeki artışın, üretim artışının gerisinde kalması ile ilgili sorunun aşıldığı görülüyor. Uzun zamandır bahsi geçen ekonomilerde verimlilikteki artış, maaşlara yansımamaktaydı ama bunun artık ortadan kalktığı anlaşılıyor. En büyük sebebi ise tüm dünyada artık iş gücü eksikliğinin yaşanmasından kaynaklı, ücretlerdeki artış olduğu tahmin ediliyor.
FT haberine göre, “Gayrı Safi hasılanın büyük şirketlere giden kısmının azaldığını ve çalışanlara giden kısmının ise arttığını söylemek artık mümkün”.
Küresel beklentilerin yanında bu hafta ülkelerdeki en önemli gelişmelere bakalım…
Türkiye
Bir süre önce Daron Acemoğlu Türkiye ekonomisi ile ilgili açıklamalar yaptı. Daron Acemoğlu, kamu maliyesinin durumunun görünenden daha kötü olabileceğini söyledi. Kredi genişlemesi durduğunda özellikle inşaat sektöründeki birçok şirketin bilançosundaki sorunların ne kadar derin olduğunun ortaya çıkacağını belirten Acemoğlu’nun “sorunun küçük olması ihtimalinin sıfıra yakın olduğunu varsayabiliriz” yorumunu yaptı.
Kriz beklentileri ile ilgili olarak ise Acemoğlu şunları söyledi :
Vaziyet pek iyi görünmüyor. Büyük ihtimalle henüz en kötü kısmı başlamadı. Yerel seçimler yaklaşırken hükümet çok harcama yaptı ve devlet bankaları kredileri genişletti. O kadar ki, özel bankaların uyguladığı sıkı politika, devlet bankalarının kredilerindeki artış nedeniyle reel sektörü etkilemedi. Fakat bu geçici bir durum. Kredi genişlemesi durduğunda –ki eninde sonunda bu olacak– özellikle inşaat sektöründeki birçok şirketin bilançosundaki sorunların ne kadar derin olduğu ortaya çıkacak. O noktada Türkiye’nin orta ölçekli mi yoksa büyük bir sorunla mı karşı karşıya olduğu daha kolay görülebilecek (sorunun küçük olması ihtimalinin sıfıra yakın olduğunu varsayabiliriz).
Orta ölçekli bir sorunla, yabancı sermaye girişleriyle baş edilebilirdi. Fakat şimdi, Türkiye siyasetine ve ekonomisine yönelik güven dibe vurmuşken, bu ihtimal çok düşük.
Türk lirasındaki hızlı değer kaybı ile ilgili olarak ise, Steve Hanke’nin değerlendirmesi şu şekilde.
“Türkiye hala Türk Lirası’nı kurtarmak için para kurulu oluşturabilir mi? Evet kesinlikle. En son sizle yaptığımız röportajdan bu yana Türk Lirası’na güven kayboldu, çok değer kaybetti. Para kurulu sisteminde Türk Lirası dolar ya da euro’ya sabitlenir. Ama ben altını tercih ederim. Altını herhangi bir ülke basmıyor, siyasi bir boyutu da yok. Altın uzun vadede istikrarlı bir alım gücü sağlar. Peki bu sistemde para politikasını kim kontrol eder? Piyasalar. Hükümet değil. Para politikası otomatik pilottadır. Bulgaristan’da 1997’de uyguladığımız para kurulu sistemi yüksek enflasyonu anında durdurdu. Piyasada dolaşımda olan Türk Lirası miktarına Türk Lirası’na talep karar verir. Hükümetin para politikasında bir rolü olmaz. Türk halkı buna karar verir. Bugüne kadar tarihte 70 kez para kurulu sistemi uygulandı ve hiçbiri de başarısız olmadı.”
İngiltere
İngiltere’nin Brexit süreci, ülke ekonomisine zarar vermeye devam ediyor. Brexit’in geleceğinin yaratacağı belirsizlik, yatırımcıları da ülkeden uzaklaştırmaya başladı. Referandum tarihinden bugüne kadar %30 oranında yatırımın azaldığı ifade ediliyor.
AB’nin İngiltere dışındaki 27 ülkesinde 340 milyar dolarlık sermaye yatırımı yapılırken, en yüksek yatırımın İngiltere merkezli şirketlerin diğer AB ülkelerine yönelik yatırımlar olduğu görülüyor. Aynı sürede İngiltereye yapılan sermaye yatırımlarının 85 milyar dolardan 36 milyar dolara indiği gözlemlendi.
Yatırım uzmanları “Brexit’in yarattığı belirsizlik komşu ülkelerin faydasına olduğu” şeklinde açıklıyor.
Almanya
Avrupa’nın ihracat lideri Almanya’nın ihracat performansı azalıyor. Bundesbank, jeopolitik gerilim ve ticaretteki gerilimlerin ekonomideki büyüme beklentilerini olumsuz etkilendiğini açıkladı.
Ayrıca, ekonomik çıktı beklentisini %1,6 seviyesinden %0,6 seviyesine indirdi. Aynı zamanda 2020 ve 2021 yıllarına yönelik beklentilerini de 1,2 ve 1,3 seviyesinde azalttı.
Endüstri üretiminin beklentilerin üstünde düşmesi üzerine Bundesbank Başkanı Jens Wiedmann yaşananların, ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Almanya’da ekonomik büyüme performansının düşmesi, tüm AB ekonomilerine de olumsuz etkiler yaratacağı bekleniyor. Bu bağlamda AB Merkez Bankası başkanı Mario Draghi’nin eurozone bölgesini canlandırmak için yeni bir paket hazırladığı açıklandı.
Rusya
Bir diğer önemli ekonomik aktör olan Rusya ise, ABD’yi ekonomik akınları nedeniyle küresel bir çatışmaya neden olacağını söyleyerek uyardı.
Putin, Amerika’nın bir taraftan Çin’in Huawai teknoloji firmasına yönelik uyguladığı ambargo, diğer tarafta da Nord Stram 2 enerji hattını durdurmaya yönelik tavırlarının, ticaret savaşları ile yeni bir çatışma yaratacağını söyledi.
Çin Devlet Başkanı Xi ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in, ABD başkanı Trump’ın kararlarıyla gerilimin arttığına yönelik ortak iradesi Rusya – Çin arasındaki diyaloğun daha da güçleneceğine işaret ediyor.
Ayrıca Xi, yaptığı bir diğer konuşmada Çin ve Rusya arasındaki ilişkinin, tarihteki en hüçlü seviyede olduğunu vurguladı.
Çin ile Rusya arasındaki ticaret son bir yılda %24,5 arttı ve 108 Milyar dolara oluşatı. Aynı zamanda ticaret, enerji ve yatırım konularında da ortak bir forum oluşturdular. Eylül ayında aynı zamanda iki ülke askerleri birlikte eğitim almaya başladı.
Putin ise iki ülke arasındaki ilişkiyi “Dünyadaki hiçbir ülkeyle Çin ile olan kadar derin ve geniş bir ilişkiye sahip değiliz” şeklinde tanımladı.
Çin
Çin altıncı kez altın rezervlerini arttırdı. Mevcut rezervlerin şu an 1916 ton olduğu tahmin ediliyor. Sadece geçtiğimiz ay, Çin Halk Bankası’nın 15,6 ton civarında değerli maden aldığı ifade edildi.
Kasım ayının sonundan beri Çin, 74 ton değerli madem biriktirdi.
Aynı zamanda Çin yabancı para cinsinden rezervlerini de arttıyor. May ayında yabancı para rezervleri 3,01 trilyon dolar olarak açıklanırken, son bir ay içindeki artış 6 milyar dolar civarında oldu.
Meksika
Artan ticaret savaşlarının etkisini azaltmak için Amerika Birleşik Devletleri birçok ülkeyle ikili anlaşmalar yoluyla ticaret yapmaya başladı. Meksika bu antlaşmaları gerçekleştiren ilk ülkelerden oldu ve anlaşma sonrası Meksika pesosu değer kazanmaya başladı.
Anlaşma esaslarında göçün sınırlandırılmasına karşılık, Meksika’nın ithal ürünlerine daha düşük gümrük vergisi uygulanacak. Anlaşma ABD başkanının tüm Meksika ürünlerine sınırlandırma getirecek uygulamalara kararının ardından geldi.