Sayın Talat’ın yapmış olduğu bu açıklamalar, CTP’nin 94 tecrübesiyle başlayıp son 15 yıldır içine hapsolduğu merkez ve merkez sağ siyasetin iflasi niteliğinde olduğu için üzerinde düşünülmesi gerekir.
Son 15 yıldır, partiyi yönetenlerin isimleri değişse de CTP’nin siyaset yapma tarzı ve şekli hep bu yol bağımlıliğı (path-dependency) üzerinden gelişmiştir. Bu siyaset tarzının mantığı orta-merkez seçmenin oylarını alma umuduyla can alıcı konularda net veya kayde değer bir siyasi duruş sergilemeden seçimlerde yüksek oy alıp hükümet etmek stratejisi üzerine kurulmuştur.
Birbirimizi kandırmamıza gerek yok! CTP’nin son 15 yıldır FABRİKA AYARLARI bu mantığın üzerine kuruludur.
CTP muhalefetteyken her zaman için en büyük kaygısı “aman radikalleşip kitle partisi olma özelliğimizi kaybetmeyelim” şiarı olurken, hükümet ederken de “aman vesayet iktidar odaklarıyla tartışıp hükümetten olmayalım” şiarı üzerine kurulmuştur. Talat’ın 2015 yılında yeniden parti başkanı olur olmaz Türkiye’nin istemediği DP ile koalisyonu bozup UBP ile koalisyon kurmasının sebebi de bundandır. Ancak dediğim gibi bu durum Talat ile sınırlı değil ciddi anlamda FABRİKA AYARLARI haline gelmiştir.
Partinin içinde elbette farklı düşünenler vardır ve hep de olacaktır. Ancak parti yönetimlerinde bahsi geçen Fabrika Ayarları genellikle egemen olmayı başarmıştır. Jurisine girdiğim Olgu Çavlan’ın oldukça başarılı master tezi CTP’nin 90’lı yıllarda geçirdiği bu dönüşümü detaylı biçimde anlatmaktadır.
Akıncı’nın son 5 yılda sergilediği siyaset tarzı ve biçiminin (bazı noktaları eleştirilebilir) oldukça önemlidir çünkü Talat’ın öngördüğü merkezci siyasetten daha farklı bir SİYASİ LİDERDİĞİN MÜMKÜN olduğunu göstermiştir.
Buradaki fark sadece ideolojik değildir! Aradaki fark, kendi hür fikrini ifade edebilme noktasında Cesur Liderlik tavrını ve eylemini ortaya koyup geliştirebilme farkıdır da aynı zamanda.
Talat’ın son zamanlarda yaşanan gelişmeleri “Türkiye’ye laf söyleyen çok insan var. Facebooklar dolu. Her birini Cumhurbaşkanı yapın o zaman” gibi ifadelerle tarif etmesi bahsettiğim Fabrika Ayarlarıyla ilgidir. Talat zamanında ‘General Çizmeyi Aştı’ duruşunu ‘laf söylemek’ üzerinden değil demokrasi üzerinden okumuş ve Akıncı’ya destek vermişti. Ben şahsen Akıncı’nın yaptığı açıklamaların hiçbirisinin ‘Türkiye’ye laf söyleyen çok insan var” tabiri ile benzeştiremiyorum. Tam aksine, zamanında Talat’in da yapması beklenilen fakat maalesef yapmayı seçmediği (varlığını idame ettirmek için daha çok kurulu düzenden yana tavır almayı tercih eden) siyasi duruşlar olarak görüyorum.
Talat’ın söylemsel bağlamı ile Hillary Clinton’ın merkez orta ile şahin-sağ arasında gidip gelen siyasi tarzı oldukça benzeşmektedir. Bu da bir rastlantı değildir. Clinton ile Tony Blair’in merkezci politikaların sonucunu son 5 yıldır daha iyi gözlemleyebiliyoruz. İnsanlar artık hiçbir duruş sergilemediği gibi çare üretmeyen ve neo-liberal konsensüsü üzerine kurgulanmış MERKEZCİ siyasetten bıkmış usanmış durumdadırlar!!!
O yüzden İngiltere’deki gibi Corbin tarzında liderlerle yönelmeye veya populist sol partilere oy vermeye başlamışlardır. Sol veya liberal partilerin Hillary Clinton gibi adaylar çıkarması karşısında da insanların Trump gibi aynı şeyleri söylemediği için aşırı sağa yöneldiğini gözlemlemek mümkün.
Ben herhangi bir modelin (popülist sol gibi) ille de çare olduğunu düşünmüyorum. Yunanistan-Syriza populist solun neden çare olamayacağının en güzel örneklerinden. Lakin Merkez Siyasete oynayarak hükümet etmenin siyaseten çöktüğünü ve geçmişte kaldığını, artık insanların SAMİMİ ve HAYATLARINA DOKUNAN siyaset tarzı arayışı içinde olduğunu gözlemliyorum. Bunu yapabilmek için sadece içi dolu siyasi program hazırlamak yetmiyor; bazı konularda net siyasi duruş sergilenmesi de gerekiyor. Bunu yapmayan partiler, meydanı populist aşırı sağ partilere kaptıryorlar.
Tam da bu sebepten ötürü, Talat’ın yapmış olduğu açıklamalara katılabileceğim hiçbir yanı yoktur. Bunları gerek masa başı gerekse de ayak üstü sohbetlerde veya meyhanelerde fiskos fiskos konuşmak yerine açıkça ortaya koymanın önemli olduğunu düşünenlerdenim.
En son MHP tarafından yapılan ve içinde “çirkef, ihanet” gibi ifadeler barındıran demeç karşısında CTP’nin hiçbir duruş veya dayanışma göstermeyi seçmemesi de CTP içindeki fabrika ayarlarının halen daha ne denli güçlü olduğunu doğrular niteliktedir.