Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2016 yılında yayınlanan verilere göre 41 milyon okul öncesi çağında bulunan çocuğun aşırı kilolu olduğu belirtilmiştir. Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirilen 6 ile 17 yaş arası 2467 çocuğun katılımıyla yapılan bir çalışmada ise katılımcıların kiloları değerlendirildiğinde oğlan çocuklarının %10.3’ü ve kız çocuklarının %9,1’i obez olarak bulunurken, oğlan çocuklarının %16.9’u ile kız çocuklarının %13.1’i aşırı kilolu olarak saptanmıştır. Adanın Kuzey’inde yaşayan 12-15 yaş arasındaki 698 çocuğun katılımıyla yapılan bir başka çalışmada ise çocukların %16,9’unun aşırı kilolu, %14,8’inin ise obez olduğu belirtilmiştir. Ne yazık ki, adanın her iki yanı için belirtilen bu obezite oranları çok yüksektir. Obezite erken yaşlarda başlayabilen ve yetişkinlik döneminde ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilecek bir sağlık sorunudur.
Çocukluk dönemi obezitesinin sebepleri nelerdir?
Kalitesiz bir diyet
Obezite, enerji alımı ve harcanması arasındaki dengesizliğin bir sonucudur. Çocukluk çağı obezitesinin başlıca sebebi şekerle tatlandırılmış içeceklerin ve yüksek yağlı gıdaların tüketiminin artmasının yanında meyve ve sebze tüketiminin azalmasıyla besin tüketim alışkanlıklarındaki olumsuz yöndeki değişikliklerdir. Yaşam boyu sağlıklı vücut kilosunun korunması için çocuklara, doğru beslenme alışkanlıklarının kazandırılması gerekmektedir.
Hareketsizlik
Dünya Sağlık Örgütü, sağlıklı bir yaşamın korunması için çocukların günlük en az 1 saat fiziksel aktivite yapmalarını önermektedir. Fakat, çağımızın “bağımlılıklarından” bir tanesi olan aşırı bilgisayar, tablet ve telefon kullanımı, çocukların hareketsiz uzun saatler geçirmesine sebep olup mental gelişimlerini olumsuz etkilemekle birlikte, obezite riskini de arttırmaktadır. Yapılan fiziksel aktiviteyle alınan fazla enerji, harcanacak ve vücutta yağ olarak birikimi önlenecektir.
Çevresel faktörler
Kalitesiz bir diyet ve hareketsizlik çocukluk çağı obezitesinin arttıran temel nedenlerdir. Fakat bu iki nedeni arttıran bir diğer neden ise bireyleri obeziteye elverişli hale getiren çevresel faktörlerdir. Maalesef ülkemizde, plansız yapılaşmayla birlikte azalan yeşil alanlar sebebiyle hem yetişkinler hem de çocukların fiziksel aktivite seviyeleri gün geçtikçe azalmaktadır. Zaten az olan fiziksel aktivite seviyesine eklenen bir diğer olumsuz faktör ise, okul kantinlerinde çocukların çok kolay bir şekilde ulaşabildikleri yüksek enerjili, yüksek şeker ve yağ içeriğine sahip yiyeceklerdir.
Aile
Çocukların beslenme alışkanlıkları evlerinde gelişir. Ebeveynler çocuklarını bebeklik dönemlerinden itibaren besler, ayni zamanda onlara birer model olarak, yeme davranışlarını, egzersiz alışkanlıklarını ve yiyecek ve egzersize yönelik tutumları etkilemektedirler.
Bir başka açıdan aileye bakıldığında, evin market alışkanlığını çocuklar değil ebeveynleri yapıyor. Yani eve çikolataları, cipsleri, şekerli gazlı içecekleri vb. bir çocuğun diyetinde çok sıklıkla yer verilmemesi gereken yiyecekleri eve ebeveynleri alıyor. Öncelikle anne ve baba olarak, siz market alışveriş listenizi bir kez daha gözden geçirmelisiniz. Ancak, çocuklar bu gibi yiyecekleri ebeveynleri kontrolünde ve doğru miktarlarda tüketmelidirler.
Evde başlayan bu beslenme eğitimi, çocuğun okula başlamasıyla birlikte sosyal hayatında da devam edecektir. Evet, ne yazık ki okullarımızdaki kantinlerde yüksek enerjili, şekerli ve yüksek yağ içeriğine sahip besinlerin çocuklara satışlarının azaltılmasıyla ilgili bir yönetmelik bulunmamaktadır. Fakat, ebeveynlerinden doğru beslenme alışkanlığını öğrenmiş çocukların okul kantinlerinden daha sağlıklı besinleri seçebilme alışkanlığına sahip olurlar.
Lütfen, çocuklara yapılan yatırım kötü bir beslenme alışkanlığının sonucu olacak olan, kalp hastalığı, tip 2 diyabet, tansiyon hastalığı yerine sağlıklı bir yetişkinlik hayatı olsun.