Büke Dorukan
Kıbrıs’ın kuzeyinde Dipkarpaz yarımadasının bir zamanlar kasaba olarak geçen tarihi köyü Yedikonuk’ta Agios Lucas (Ayaluka) Kilisesi ve aynı köyde bulunan diğer bir tarihi kilisenin son halleri harabeyi andırıyor.
Bölge halkı tarafından bir süre cami olarak kullanılan Ayaluka Kilisesi, köye yapılan yeni cami ile atıl durumda bırakıldı. Kilisenin köydeki okul tarafından ambar olarak kullanılması, 2017 yılında ses getirmiş ve haberlerde yer almıştı.
Bunun ardından harekete geçen İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi, kilise içerisindeki okul malzemelerinin boşaltılmasına ilişkin bölge belediyesine uyarıda bulunmuştu. Ancak günümüzde hala kilisenin içerisinde bir takım okul malzemeleri bulunduğu tespit edildi.
Kilise hala harabe ve bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuş durumda… Kırık camlar ve kapılardan içeriye doluşan kuşların yuvası haline gelmiş tarihi kilisenin içerisinde kuş pisliklerinin keskin kokusu hakim. Kırık sandalyeler, okul sıraları ve çöplerle dolu vahim bir vaziyette.
Bilinen başka bir gerçek ise köyde bulunan diğer bir kilisenin içinde 14. yüzyıldan kalma Yunanca yazılmış tarihi değeri olan bir İncil’in olmasıdır. Günümüzde bu İncil’in kayıp olduğu söylenmekte ve üzerinde herhangi bir araştırma bulunmamaktadır.
2017 yılında CTP Milletvekili Asım Akansoy’un açıklamasına göre bölgede bulunan kiliselerin biri ambar diğeri ise hayvan barınağı olarak kullanılmaktaydı. Günümüzde durum bundan farksız değil. O dönemde İki Toplumlu Teknik Komite’nin çabaları da yanıt vermedi. Büyükkonuk Belediyesi Başkanı Ahmet Sennaroğlu’na bir çok kez kiliselerin tarihi önemini ve bölge turizmi için değerini vurgular nitelikte uyarılar yapılsa da, bu uyarıların dikkate alınmadığı ortada…
Bölgede bulunan belediyeye bağlı neredeyse tüm kiliseler ihmal edilmekte. Büyükkonuk’ta bulunan Ayios Afksentios Kilisesi 2015 yılında Avrupa Birliği desteğiyle restore edilmişti.
41 yıl aradan sonra Kıbrıslırumların ayin düzenlediği Alithia gazetesi tarafından duygu dolu sözlerle ifade edilmişti. Kilise 2015 yılında restore edildikten sonra bir süre belediye tarafından bakım yapılmasına rağmen, daha sonrasında düzenli bakım yapılmamaya başlandı.
Kilisenin bahçesinde yetişen kuru otlar vahşi hayvanlar için yuva olmaya müsait bir durumda. Kilisenin kapısı açık ve içeriye rahatça girilebileceği için içerideki tabloların ve diğer tarihi değer taşıyan eşyaların güvenliği de tehlikede.
Bunun aksine Büyükkonuk Belediyesi altında bulunan camilerin temizliği ve bakımı çok iyi seviyede olduğu gözle görülür durumdadır. Özellikle Ayluka Kilisesi cami olarak kullanıldığı dönem boyunca özen gösterilmiş ve korunmuş olması, bakımsız durumda olmasından çok daha iyi bir durumda olmasını sağlamıştır. Kiliselerin dini ve tarihi değerlere saygı niteliğinde korunmamasının ve göz ardı edilmesinin sonucu olarak harabeye dönmüş durumları kabul edilemez.
1974’den sonra bazı kiliseler cami olarak kullanılmaya başlandı. Tarihi kiliseler Eski Eserlerin kontrolüne verilmişti ve daha sonra Eski Eserler tarihi kiliseler ve manastırları Vakıflar İdaresi’nin kontrolüne vermişti.
Günümüzde müze olarak kullanılan kiliseler dışındaki tüm kiliseler Vakıflar İdaresi’nin himayesi altında bulunmaktadır. Vakıflar İdaresi belirli kiliseleri restore etmişti ancak bu kiliselerin değerli eşyaları, kapıları ve pencereleri sürekli olarak çalındığı tespit ediliyor.
Halkın dini ve kültürel değerlere saygıyı hiçe sayarak yaptıkları bu hareketler kurumların umursamazlığı ile birleşince ortaya vahim bir durum çıkmakta… Vakıflar İdaresi’nden beklenen kiliselerin tarihi yapısını kaybetmeden korunmasını sağlamak ve belediyelerle gerekli işbirliğini yapmalarıdır.
Burada topluma ne kadar önemli bir rol düştüğü açıktır, dini değerlerin, tarihi ve kültürel mirasların korunmasına özen gösteren bir toplum anlayışı tarihi eserlerin kurumlar tarafından dikkate alınmasının önünü açmakta yardımcı olur.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki kiliselerin bu adanın ortak kültürel mirası olduğunu ve Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birliğinin sembolleri olduğunu unutmamak gerekir.