Ankara kulisleri hareketli.
Gündem mi?
Hemen söyliyeyim, 2019 seçimleri…
Buna ‘Erdoğan sonrası’ diyen de var.
Yönetimde mental yorgunluğu var.
Bunu ilk AKP Genel Başkanı Erdoğan söyledi. Ancak AKP’de mental yorgunluğu denilen aslında sistemin bütünündedir. Referandum ile artan Kerkük krizi, Reqa’nın özgürleştirilmesi, İdlib-Efrîn, Suriye-Rusya-İran ve ABD’nin dahil olduğu gelişmeler Türkiye’nin hesaplarını ciddi biçimde bozuyor. Buna bir de ekonomik kriz ve Reza Zarrab dosyasını koyun….
Soru şu: Türkiye’nin yönetim ekibi bu krizi Erdoğan ile aşabilir mi?
Aşabilir. Ancak işleri kolay değil. Krizi aşmak için büyük çaba içindeler. İşlerinin zor olduğunu biliyorlar ve Türkiye’yi ciddi biçimde dara sokan hamleler yapıyorlar.
Bir de Erdoğan öyle bırakıp gidecek birisi değildir. Mevcut yönetim ekibi kendisini Erdoğan’a bağlamış durumda ve Erdoğan bu ekibin herşeyi.
Bir dönemlerin hızlı ‘devrimcisi’ Doğu Perinçek ile karşı devrimcisi Devlet Bahçeli Erdoğan’ın zırhları, destekçileri ve ortakları. Bu ikili Erdoğan’ı koltuğunda tutmak için canla başla çalışıyorlar.
Suriye, Zarrab ve ekonomik krizi az hasarla atlatma hesapları yapıyorlar.
A Planları herşeye rağmen Erdoğan’ın etrafında kenetlenmek.
Kriz büyük ve krizi aşmak için çok fazla zamanları yok. Pekki ya bu krizi aşamazlarsa bırakıp gidecekler mi?
Hayır!
Ekip bir süredir bu mental yorgunluğu aşmak için ciddi biçimde bir imaj yenilemesi yapıyor. AKP teşkilatında her gün il ilçe yönetimlerinde isimler değişiyor. İstanbul ve Bursa gibi Büyükşehir Belediye Başkanları istifa ettirildiler. Ankara ve başka yerlerde de benzer bir gelişmenin yaşanması bekleniyor.
Bunlar mental yorgunluğu aşmak için yeterli mi?
Kanaatime göre yeterli değildir.
Hem bu istifa ve değişime rağmen Anketler AKP-Erdoğan’ın düşüşünün devam ettiğini söylüyor.
AKP’nin bütün merkez ve teşkilat yönetimi, Belediye Başkanları hatta milletvekilleri değiştirse de imaj yenilenmiş olmuyor. Cünkü AKP=Recep Tayyip Erdoğan. AKP’yi neresinden çekerden kadraja Erdoğan giriyor.
Türkiye yönetiminin politika değiştirmesi de bir işe yaramaz. Erdoğan güçlü bir karakter ve başat. Türkiye’nin mevcut idaresi çaresiz değil.
2018’in baharına kadar kriz kontrol edilecek yere çekilmezse sistemin B Planı hazır.
Bu plan nedir? Aydınlık’tan İsmet Özçekik geçen hafta köşesine şu iddiayı taşıdı: ‘İngiltere 2019 Cumhurbaşkanı adayını belirledi: Abdullah Gül. ABD itiraz etmiş; ‘Gül riski almaz’ demiş. İkna etmişler. Tereddütleri olsa da ‘tamam’ demişler.’
Gül Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldığından beri çalışıyor. Gül’ün çalışma ofisi bu aralar çok daha faal.
Geçtiğimiz Eylül ayında Devletin Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tahsis ettiği 17 araba kamuoyunun gündemine geldi. Abdullah Gül’ün Koruma Müdürü Osman Çengel bu tartışma üzerine Fatih Altaylı’ya şöyle dedi: „Sayın Gül emekli değil. Çok aktif bir eski Cumhurbaşkanı. Sürekli geziyoruz. Mesela şu an Urfa’dayız. Geçen ay içinde bir Londra, iki de Arap ülkesi ziyaretimiz oldu. İstanbul’daki ofiste de çok yoğun bir programımız var.“
Gül, Erdoğan’ın da tek çaresi.
Erdoğan, bu nedenle Gül’e 17 araç tahsis edilirken sessiz kaldı ve çalışmalarını önleyici bir çaba sergilemiyor.
Rejim fabrika ayarlarına döner mi?
Hem zordur hem de mevcut politikayı sürdürmekte ısrarlılar.
Ancak B Planları da İstanbul’daki ofisinde durmadan çalışıyor.
Erdoğan ve ekibinin 15 yıldır yaptığı pisliği ancak Gül örtebilir gibi görünüyor.