Bu makale ilk kez 7 Aralık Perşembe günü Münür Rahvancıoğlu’nun kişisel blogunda paylaşılmış, yazarın izniyle Gazedda’dan siz değerli okuyucularımızın bilgisine sunulmuştur.
Enflasyonun son beş ayda %40,85 olarak yaşanması ile birlikte, yoksulluk sınırının altına düşen Asgari Ücret’in yeniden belirlenmesi gerektiği toplumun gündemine bomba gibi düştü. Hiçbir özel sektör emekçisinin temsil edilmediği, özel sektör emekçileri adına kamuda en çok işçiyi çalıştıran sendikanın bulunduğu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu yine gündemin odağına yerleşti.
Bu komisyon, üzerinde odaklanan beklentileri asla karşılayamayacak bir yapıda olmasına, bugüne kadarki tarihi boyunca da hayal kırıklığı dışında hiçbir şey üretmemiş olmasına rağmen, tartışmalar hala onun ekseninde dönüyor. Son yılların gözde Komisyon üyesi ise işçilere yaptığı hakaretlerle ilgiyi üzerine çeken Metin Arhun! “İşveren Sendikası” adına bulunduğu Komisyon’da Metin Bey’in esas işlevi, tartışmaları uzatmak ve herhangi bir artış yapılmasını olabildiğince geciktirmek. Metin Bey bir psikolojik savaş yürütüyor ve belli ki bunu temsil ettiği patron kitlesi adına, bilinçli olarak yapıyor.
Bağımsızlık Yolu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun miadının dolduğunu, geçmişte olmuşsa bile artık hiçbir işlevinin kalmadığını ve kapatılması gerektiğini uzun bir süreden beridir dile getiriyor. Asgari Ücret’in En Düşük Kamu Maaşına Eşitlenmesi için yasasını da hazırlayarak 2018 yılından beridir mücadele yürütüyor. Her Asgari Ücret belirlendiğinde, miktardan şikayet eden rejim muhalefeti ise, Asgari Ücret’in nasıl belirlenmesi gerektiğine dair tek bir somut öneri bile ortaya koymuş değil. Belli ki bugüne kadar yaptıkları gibi “onlar az yaptı, biz olsak daha çok artış verirdik” laubaliliğine dayalı bir minnet siyasetini sürdürmeye çalışıyorlar.
Asgari Ücret’in En Düşük Kamu Maaşına Eşitlenmesi talebi halk arasında yankı buldukça, bu somut politikanın altını oymak için yeni argümanlar hem muhalefetten hem hükümetten; “Asgari Ücret’i artırmak çözüm değil, hayatı ucuzlatmak gerek” temelinde yükseliyor. Bağımsızlık Yolu’nun emekçilerin yaşamına dair tek sözü bu olmadığı için de aslında ortaya konan argüman bomboş! Gelin veriler ışığında, hayatın nasıl ucuzlatılabileceğine bakalım!
Hayat Neden Pahalı?
İstatistik Kurumu tarafından 7 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan, Hane Halkı Bütçe Anketi, 2021-2022 Hane Halkı Tüketim Harcaması sonuçları şöyle:
Harcama Türleri | Harcama Yüzdesi |
Konut, Su, Elektrik, Gaz ve Diğer Yakıtlar | 21,60% |
Gıda ve Alkolsüz İçecekler | 20,50% |
Ulaştırma | 18,50% |
Çeşitli Mal ve Hizmetler | 7,60% |
Eğitim Hizmetleri | 6,10% |
Sağlık | 4,70% |
Mobilya ve Ev Aletleri | 4,60% |
Lokanta ve Oteller | 4,20% |
Giyim, Ayakkabı | 3,50% |
Haberleşme | 3,30% |
Alkol, Sigara, Tütün | 2,80% |
Eğlence ve Kültür | 2,60% |
TOPLAM | 100,00% |
Bu rakamlara bakıldığında (Çeşitli Mal ve Hizmetler kalemini dikkate almazsak) en çok harcama yaptığımız 5 alan; Barınma-Enerji, Gıda, Ulaşım, Eğitim ve Sağlık. Bu beş alanın hane halkının aylık bütçesinde tuttuğu toplam pay ise % 71,40 gibi devasa bir rakam! Yani Asgari Ücret (15750 TL) alan bir kişi 11245 TL’sini Barınma-Enerji, Gıda, Ulaşım, Eğitim ve Sağlık için harcıyor. Ve geriye 4505 TL parası kalıyor. Bunları giyim, haberleşme, eğlence gibi ihtiyaçlar için kullanıyor!
Ücretsiz, Kamusal, Kaliteli Eğitim ve Sağlık!
Hane halkı bütçesinin %71,4’ünü emen, en yüksek oranlı harcamaların hepsinin bir insanın yaşaması için en gerekli ihtiyaçlar olduğu dikkatinizi çekmiştir. Eğitim (%6.1) ve Sağlık (%4.7) zaten anayasal olarak devletin kendine ücretsiz sağlama yükümlülüğünü biçtiği iki konu! Sadece bu iki kalemde devlet yükümlülüklerini yerine getirse, hane halkı bütçesi %10,8 rahatlayacak. Bağımsızlık Yolu bu nedenle kurulduğu ilk günden beridir, özel eğitim ve sağlık kuruluşlarının teşvik, hibe, muafiyet vb şekillerde kamu kaynakları ile beslenmesinin durdurulması, kamuya eğitim ve sağlık personeli istihdam edilmesini ve her iki hizmetin de kaliteli ve ücretsiz olarak devlet tarafından sağlanmasını savunuyor.
Kamusal Toplu Konut, 250 Kws’a Kadar Ücretsiz Enerji
En yüksek harcama kalemimiz olan Barınma ve Enerji’yi tamamen sıfırlamamız (en azından kapitalizm koşullarında) mümkün değil. Ancak, kamusal toplu konut yapımı ile makul miktarda ödemeler düzenlenerek, halkımızın barınma ihtiyacının devlet eli ile sağlanması bu harcama kalemini ciddi oranda düşürecektir. Bunun yanında tek evi olan kişilerin emlak vergisinden muaf olması, belirli bir tonaja kadar su ve 250 kws’a kadar elektriğin ücretsiz olması gibi taleplerimizin hayat bulması durumunda Barınma-Enerji harcamalarımızı hane halkı bütçesinin %15’ine çekmek gerçekçi bir beklentidir.
Üretim, Dağıtım ve Satış Kooperatifleri
Gıda ve Alkolsüz İçecekler, hane halkı harcamaları içerisinde %20,5 ile ikinci büyük kalemi oluşturuyor. Bu harcamalarımızın daha makul miktarlara düşürülmesi için Bağımsızlık yolu’nun önerdiği yöntem ise Kooperatifçiliktir. Üretim kooperatifleri ile girdi maliyetlerini azaltan, ülkeye katma değer kazandıran ve üretime yönelen bir siyaset izlenmesini; dağıtım kooperatifleri aracılığı ile taşımacılık maliyetlerinin azaltılmasını ve satış kooperatifleri yoluyla büyük market zincirlerinin devre dışı bırakılmasını; tüm bunların da kamu eli ile yapılmasını savunuyoruz. Hem üreticiye hem de tüketiciye yarar sağlayacak olan, ülkeye katma değer kazandırıp, istihdamı da olumlu etkileyecek olan bu önerimizin hayata geçmesi durumunda; hane halkı bütçesinde bu kalemin payının %12 civarına düşmesi beklenebilir.
Kamusal Toplu Taşıma
Hane Halkı Bütçesinde %18,5 ile devasa bir yer tutan Ulaşım masraflarının kısılması ise sadece kamusal toplu taşıma ile mümkündür. Bağımsızlık Yolu yıllardan beridir hafif raylı sistemin omurgasını oluşturacağı, otobüs ve minibüslerle beslenen bir yaygın kamusal toplu taşıma sistemini savunuyor. Böyle bir politika; araba, seyrüsefer, ehliyet, sigorta, benzin, yedek parça ve servis giderlerinin tamamen ortadan kalkması anlamına gelir. Yaratacağı bisiklet ve yürüyüş yolları, yeşil alanlar, hava kalitesi, zaman tasarrufu gibi unsurları ise saymakla bitiremeyiz. Toplu taşıma yerleştiğinde öğrenci ve yaşlıların indirimli tarife alması veya işe gidiş geliş ücretlerinin patrona ait olması gibi sosyal politikaları uygulamak için de fırsat doğacaktır. Ve elbette konumuz bağlamında konuşursak, hane halkı harcamalarında ulaşıma ayrılan bütçeyi % 7 gibi gerçekçi bir rakama çekebileceğiz!
Sırtımızdaki Kambur: Kapkaççı Sermaye!
“Asgari Ücret’i artırmak çözüm değil, hayatı ucuzlatmak gerek” diyenler, hayatımızı pahalılaştıran, sırtımızda bir kambur, emeğimizde asalak olarak yaşayan, hane halkı bütçesinin en az %37,4’ına çöreklenmiş bu kapkaççı sermayenin karşısına dikilmiyorlar! Ama Asgari Ücret ne zaman tartışma konusu olsa, artışın her türlüsüne karşı çıkmak konusunda birbirleri ile yarışıyorlar. Yukarda saydığımız kamusal yatırımlara karşı çıkmak için de “çözümden önce olmaz”cı rejim muhalefeti kadar, “kaynak yok”cu liberal muhalefet de malumumuz. Oysa Bağımsızlık Yolu buna da lafı dolandırmadan yanıt veriyor: Muhtaç olduğumuz kaynak, ultra zenginlerin servetinde mevcuttur!
Gelin İstatistik Kurumu’nun tablosunu, yukarıda saydığımız oranlarla güncelleyelim ve cebimizdeki paranın nereye gittiğini daha net görelim:
Harcama Türleri | Harcama Yüzdesi |
Konut, Su, Elektrik, Gaz ve Diğer Yakıtlar | 15,00% |
İnşaat Sermayesi ve AKSA | 6,60% |
Gıda ve Alkolsüz İçecekler | 12,00% |
Market ve Ticaret Burjuvazisi | 8,50% |
Ulaştırma | 7,00% |
Araba ve Benzin İthalatçıları, Sigorta Şirketleri | 11,50% |
Çeşitli Mal ve Hizmetler | 7,60% |
Özel Eğitim Sermayesi | 6,10% |
Özel Sağlık Sermayesi | 4,70% |
Mobilya ve Ev Aletleri | 4,60% |
Lokanta ve Oteller | 4,20% |
Giyim, Ayakkabı | 3,50% |
Haberleşme | 3,30% |
Alkol, Sigara, Tütün | 2,80% |
Eğlence ve Kültür | 2,60% |
TOPLAM | 100,00% |
Bu tablodan da görülebileceği gibi, kamucu politikaların önünde duran esas güç, bu alanlara çöreklenmiş olan sermaye odaklarıdır. İnşaat sermayesi, AKSA, Market ve Ticaret Burjuvazisi, Araba ve Benzin İthalatçıları, Sigorta Şirketleri, Özel Eğitim ve Sağlık Sermayesi’ni (ve burada görünmeyen ancak bizi kredili yaşam aracılığı ile sömüren Bankaları) karşısına almayan hiçbir muhalefet, rejim muhalefeti tanımının dışına çıkamaz!
Kamuculuk, Kamuculuk, Kamuculuk
Bugün kapkaççı sermayenin borazanlığını yapan Metin Arhun gibi medya maymunlarına veya “Asgari Ücret Ne Kadar Olmalı?” merkezli spekülatif tartışmalara odaklanıp, esas hedefi gözden kaçırmamalıyız! Kaliteli bir yaşamın ve alım gücümüzü yükseltmenin yolu, kamuculuktan geçmektedir. Temel ve yaşamsal ihtiyaçlarımız kamu tarafından, kamusal kaynaklara ve kamu personeli eli ile kamusal olarak karşılanmalıdır. Kamunun geri çekildiği her alan, kapkaççı sermaye tarafından fahiş fiyatlarla ensemize bir yük olarak binmekte, sermaye kanımızı, iliğimizi bir vampir gibi emmektedir.
Esas ücret artışı, yaşamsal ihtiyaçlarımızı ücretsiz olarak karşıladığımızda hayat bulacaktır. Bağımsızlık Yolu’nun Asgari Ücret’in En düşük Kamu Maaşına Eşitlenmesi talebi, kamucu politikalar yerleşene kadar, emekçileri koruyucu geçici bir tedbirden ibarettir. Ne eksik ne de fazla!