Sanders Amazon’u eleştirmekte neden haklı? – James Bloodworth *
Amazon, modern hayatın her alanında yaygın bir hale geldi. Web sitesinde hemen hemen her şeyi bulabilirsiniz ve istediğiniz şeyi (kitap, müzik, film) bir sonraki gün, hatta daha da erken size teslim edebilir. Hepimiz Amazon’un ne iş yaptığını biliyoruz ama son günlerde Amazon’un nasıl çalıştığına ilişkin daha geniş ölçüde bir fikir ediniyoruz.
Amazon, son dönemde işçilerine davranış tarzı ve onlara ödediği ücretlere ilişkin eleştiriler nedeniyle gündeme geldi. Bu eleştirel kampanyanın ön cephesinde Senatör Bernie Sanders bulunuyor. Sanders, Amazon benzeri şirketleri işçilerine daha fazla ücret ödemek zorunda bırakacak biçimde oluşturulmuş bir tasarıyı gündeme getirdi. Amazon, Amerika Birleşik Devletleri’nde işçilerine yemek kuponu veren en büyük işverenlerden biri. Arizona’daki yemek çeklerinin yaklaşık üçte bir Amazon çalışanlarında bulunuyor; Pennsylvania ve Ohio’daysa bu oran onda bir düzeyinde.
Sanders ayrıca, Amazon tarafından, tedarik merkezlerindeki iş gücünü kontrol altında tutmak ve disipline etmek için kullanılan 19. yüz yıla has çalışma uygulamalarından bazılarının da altını çiziyor. Sanders’ın tasarısı (Devlet Desteğini Kaldırarak Kötü İşverenleri Durdurma Yasası), çalışanların federal haklar talep ettiği durumlarda, Amazon gibi işverenlere vergi ödeme zorunluluğu getirecek.
SANDERS SONUNA DEK HAKLI
Senatör bu konuda Amazon’u sıkıştırma hakkına sahip. Ancak bunun yanında, şirketin çalışanlarına yaptığı kötü muameleyi gündeme getirme konusunda da haklı. 2016 yılında, Birleşik Krallık’taki Staffordshire kırsalında bulunan Rugeley kasabasında, üç hafta boyunca bu şirketin depolarından birinde sipariş toplayıcısı olarak çalıştım. “Hired: Six Months Undercover in Low Wage Britain” (İşe Alındı: Britanya’da Altı Aylık Düşük Ücretli Gizli Görev) adlı kitabım için yaptığım araştırmanın bir parçası olarak bu işe girdim.
Bu depoda yaklaşık 1.200 kişi istihdam ediliyordu. Çoğu iş arkadaşım, geneli Romanya’dan olmak üzere, Doğu Avrupa’dan gelen göçmenlerdi. Bizim işimiz, on buçuk saatlik vardiyalar boyunca, uzun ve dar koridorlarda bir yukarı bir aşağı hareket ederek iki metre yüksekliğindeki raflardan müşteri siparişleri toplamaktı. Bir toplayıcı, yalnızca bir gün içerisinde yaklaşık 24 km yürüyordu (Amazon temsilcileri çoğunlukla deponun “10 futbol sahası” büyüklüğünde olmasıyla övünürdü). Bunu yapmamız için bize ödenen asgari ücret, saatte 7 Sterlin (yani 9 Dolar) idi.
MÜŞTERİ VE ÇALIŞAN OLMAK ARASINDAKİ UÇURUM
İşe başlamadan önce, Amazon şirketinin web sitesini bir müşteri olarak kullanmamdan dolayı, kendi nazarımda nispeten olumlu bir imajı vardı. Kitabımı yazmaya başladığımdaysa, düşük ücretli ve güvencesiz çalışmaya odaklandım. Amazon’da çalışmaya kazara başlamıştım: Düşük ücretli bir iş arayışım, şans eseri Amazon’un bir iş ilanıyla aynı zamana denk gelmişti.
Öte yandan, Amazon için çalışırken keşfettiğim şey beni şok etti. Daha önceleri, henüz çok gençken, diğer kötü ücretli ve el emeği isteyen işlerin yanı sıra, depo işleri de yapmıştım. Başka bir deyişle, işçilerin Amazon’dan gördüğü muamele karşısında yaşadığım şok, toyluğumun neden olduğu bir saflığın ürünü değildi: Tabii ki bir depo işinin tam anlamıyla zor olmasını bekliyordum. Buna karşın, Amazon’da tanık olduğum şey bunun da ötesine geçmişti. Bu, nezaket, saygı ve onurun bulunmadığı bir çalışma ortamıydı.
Depo, tam olarak düşük güvenlikli bir hapishaneden bekleyeceğim bir ortama sahipti. Her vardiya bitiminde, mola verdiğinizde veya tuvalete gitmeniz gerektiğinde, havalimanındakilere benzeyen devasa güvenlik kapılarından geçmeniz gerekiyordu. Bu devasa metal tarayıcılardan geçmeniz 10-15 dakika kadar sürmekteydi. Orwell’i hatırlatan kurumsal ve belirsiz konuşma tarzı yaygındı. Bir işçi değil, bir “yardımcı” biçiminde adlandırılıyordunuz. Kovulmuyordunuz ama bunun yerine “tahliye ediliyor”dunuz. Depo girişine yakın bir yerde, hayali bir Amazon işçisinin kartondan yapılmış maketi, başının üstüne eklenmiş bir balonda, “işimize gelmeyi çok seviyoruz ve burada yokken onu özlüyoruz” diye konuşuyordu.
YÜCELTİLEN KURUMLAR, SÖMÜRÜLEN İŞÇİLER
Bu hastalıklı kurumsal yüceltme ve Amazon’dan sipariş veren müşteri olmak arasındaki yaşamsal gerçekliğin tezatlığı, oldukça keskindi. İşçiler, genellikle “boş durma süresi” biçiminde adlandırılan ve tuvalete gitme zamanından daha uzun olmayan mola süreleri nedeniyle yönetim tarafından sürekli biçimde uyarılıyordu. Son günlerde “Organise” grubu tarafından İngiltere’deki Amazon depo işçileri arasında gerçekleştirilen bir araştırmada, işçilerin yüzde 74’ünün üretkenlik hedeflerine ulaşamama korkusuyla tuvalete gitmekten çekindiği tespit edildi. Bir seferinde, çeşitli malzemelerin bulunduğu bir depo rafına konulmuş, içinde idrar olan bir Coca-Cola şişesi buldum; belli ki tuvalet molası almaktan korkan bir işçi tarafından oraya bırakılmıştı.
Amazon, tutturulamayan üretkenlik hedefleri gibi şeyler nedeniyle işçilere (cezai) puan veriyor, “boş durma süresi” ve vardiyanın başlamasından birkaç dakika sonra başlayan bir saat denetimiyle, gaddar bir puanlama sistemi uyguluyordu. İş arkadaşlarımızla sohbet etmemizin de bir kayba yol açabileceği hususunda uyarılıyorduk. Altı puan almanız halinde işinizi kaybederdiniz. Hastalık halleri, şirket nezdinde bir kabahat olarak görülüp cezalandırılıyordu. Hastalığım nedeniyle bir günlük izin aldım ve bunun için bana bir ceza puanı verildi; oysaki vardiyamın başlamasından birkaç saat önce hastalığım konusunda Amazon’u bilgilendirmiş ve doktor raporu sunabileceğimi belirtmiştim. İş başı yaptığımda bir Amazon yöneticisine, insanları hasta olmaları nedeniyle orantısız bir şekilde cezalandıran bu tür bir politika uygulamalarını nasıl haklı gösterebileceklerini sordum. “Bu, Amazon’un her zaman yaptığı şeydir,” diye cevapladı.
Amazon’un durumunda, rahatlığın kesin bir bedeli vardır ve bu bedel, Amazon’un depolarında gizlenenler tarafından karşılanır; nadiren medyada duyulur ve her gün Amazon’un web sitesi üzerinden talepte bulunan milyonlarca insan için görünmez haldedir. (Her talebimizi yerine getiren) Bu çalışanlara konuşma hakkı verildi ve Bernie Sanders onların sesi olduğu için övgüyü hakkediyor.
* Eski Amazon çalışanı ve “Hired: Six Months Undercover in Low Wage Britain” (İşe Alındı: Britanya’da Altı Aylık Düşük Ücretli Gizli Görev) kitabının yazarı.
Yazının aslı The Guardian‘da yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)
Kaynak Gazeteduvar