Trump yönetiminin Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı’nı (USAID) kapatılması kararı alması, Kıbrıs ve dünyanın diğer ülkelerindeki pek çok çalışanı gelecekleri konusunda belirsizlikle karşı karşıya bıraktı.
Değişiklikler yürürlüğe girerken Kıbrıs’ta görev yapan USAID çalışanları da idari izne çıkarılan ve derhal başka bir yere gönderilmeleri istenen çalışanlar arasında yer alıyor.
Trump yönetimi tarafından başlatılan politika değişikliği, ajansın küresel çalışanları arasında kargaşaya neden oldu ve çalışanlar hükümete karşı dava açarak tepki gösterdi.
ABD medyasındaki haberlere göre USAID’in çeşitli girişimleri desteklediği Kıbrıs’taki ofisindeki çalışanlar karardan etkilenirken, birçoğunun “ABD’ye dönmenin mali yükünün” endişesini taşıyor.
ABD basınına konuşan USAID kaynaklarına göre, dünya çapında yaklaşık 2,000 çalışanı ve ailelerini ülkelerine geri göndermenin maliyeti 20 milyon doları aşabilir.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, USAID’in yönetimini geçici olarak devraldı ve USAID’i Dışişleri Bakanlığı’na entegre etmeyi planlıyor. USAID’in Washington, D.C.’deki merkezi kapatıldı ve çalışanların çoğu idari izne çıkarıldı. Yurtdışındaki çalışanlardan ise 30 gün içinde ABD’ye dönmeleri istendi.
ABD’deki Küresel Kalkınma Merkezi (CGD), “Trump yönetiminin USAID fonlarını dondurması ve binlerce çalışanı geri çağırmasıyla birlikte, ABD dış yardımına büyük ölçüde bel bağlayan ülkeler üzerindeki etkisine ilişkin endişelerin arttığını” bildirdi.
CGD, Kıbrıs’ın USAID ile uzun yıllardır işbirliği içinde olmasına ve en kırılgan ülkeler arasında yer almamasına rağmen, fon kesintisinin bölgedeki istikrar ve kalkınmayı etkilemesinin beklendiğini belirtiyor. Uzmanlar Almanya, Kanada ve Japonya gibi donörlere, daha fazla istikrarsızlaşmayı önlemek için ABD’nin bıraktığı boşluğu doldurmaları çağrısında bulunuyor.
Afganistan, Sudan ve Uganda gibi ülkeler, büyük kısmı acil müdahale, sağlık ve yönetişim gibi kritik sektörlere yönlendirilen dış yardımların %20’sinden fazlasını kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Almanya ve İsveç, Liberya ve Somali gibi kırılgan devletlerin desteklenmesinde halihazırda kilit bir rol oynuyor. İsveç’in de kalkınma yardımlarında önemli bir rol oynadığını belirten CGD, “Almanya, en çok risk altında bulunan sekiz düşük gelirli ülkenin altısında en büyük donör olarak öne çıkıyor” dedi.
Kanada, Japonya ve İspanya katkılarını arttırabilecek konumdayken, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri Afrika ve Orta Doğu’da kalkınmaya yönelik taahhütlerini genişletebilecekleri değerlendirmesi yapılıyor.