Machiavelli’ye kulak versek, liderlikte merhamet ve etiğe yer olmadığını, amacın her aracı mubah kıldığını düşünürdük. Gerçekten öyle mi? Reşat Nuri Güntekin’in “Acımak” romanı ve Adam Smith’in “The Theory of Moral Sentiments” eseri bize bambaşka bir perspektif sunuyor.
“Acımak” romanındaki katı ama başarılı öğretmen Zehra’yı düşünün. Zehra öğretmenin, bu katılığını eleştiren Maarif Müdürü Tevfik Bey şöyle der:
“Acımak… Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse, başkalarının elemi (acısı) da bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir…”.
Bu etkileyici alıntı, liderlikte empatinin önemini vurguluyor. Benzer şekilde, Adam Smith “The Theory of Moral Sentiments” eserinde, Tevfik Bey’in söylediklerine global bir perspektiften yaklaşır ve global bir empati çemberinin önemini vurgular. Smith, empatinin toplumsal ilişkilerde ve ekonomideki rolünü açıklar ve salt pragmatizmin yetersiz kaldığını savunur. Ona göre, empati, insani ve ekonomik ilişkilerin sağlıklı işleyişi için hayati önem taşır.
Machiavelli’nin izinden gidenlerin bu görüşleri hafife alabileceği düşünülse de, günümüz siyasetinde etik değerleri savunan liderlerin varlığı umut verici. Eski İngiltere Başbakanı Gordon Brown, eğitim ve sağlık alanlarında yaptıklarıyla öne çıkıyor. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, terör saldırısı sonrası ülkesinin yaralarını sarmada etkin bir liderlik gösterdi. Eski İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon ise, eşinin tutuklanması sonrası etik değerlerine bağlı kalarak aktif siyaseti birakmasiyla dikkat çekti.
Bu örnekler, politikada etik değerlerle siyasetin mümkün olduğunu gösteriyor. Diğer yandan Makyavelist yaklaşımları benimseyen politikacılara karşı mesafeli bir duruş sergilemek gerekiyor.
Tribünleri değil, kalpleri kazanmak asıl marifet ve bu ancak liderliği merhamet ve empati üzerine inşa etmekle mümkün. “Biz daha az Makyavelistiz” demek yetmiyor.
Tevfik Bey’in dediği gibi, tıpkı kuyulara atılan taşın çıkardığı sesin kuyunun derinliğini göstermesi gibi, başkalarının acısı da bizim yüreklerimize düştüğü zaman insanlığımızın derecesini gösterir. Siyasetin etik değerlere verdiği önem de aynı şekilde değerlendirilmeli.
Sonuç olarak, mutlu bir toplum, Makyavelist taktiklerle değil, insan merkezli ve etik bir yaklaşımla mümkündür. Tıpkı Afife Hanım ve Murat Bey’in aşkı gibi — sonra ayrıntılı anlatırım — bir toplum da ancak karşılıklı anlayış, saygı ve empati ile büyüyebilir, mutlu sonla bitmese bile… Bu değerlerden uzaklaştığımızda ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.