Sendika Kooperatif Bankalarında Neler Oluyor – 3
“Hayaller ve Gerçekler!”
Bir önceki haftaki yazımda sendikal kooperatif bankaları ile üyeleri arasındaki ilişkiyi ele alacağımı söylemiştim. Bu açıdan yaklaşık bir hafta süre ile çeşitli sendikal kooperatif bankalarının yararlanıcılarına bazı sorular doğrulttum. Bunun ışığında oluşturulan ilişki biçiminin ne derece sağlıklı olduğunu anlamaya çalıştım. Toplamda 12 kişinin görüşlerine başvurarak oluşturduğum bu yazıda, faydalanıcılarının banka ile kurdukları ilişkiyi sekiz soruda anlamaya çalıştım.
Soruların sonunda faydalanıcılara nasıl bir sendikal kooperatif bankası hayal ettiklerini sormuştum. Onların cevapları son derece heyecan vericiydi. Bunlar, sendikal kooperatif bankalarının geleceğe yönelik yapmaları gerekenlerin yol haritası olacak nitelikte ifadeler. Bunlar arasında seçtiğim birkaç ifadeyi aynen paylaşıyorum:
“Paradan para kazanma hırsı yerine kriz zamanlarında üyesiyle küçülen ve daha sonra üyesiyle büyüyen bir kooperatif hayal ediyorum.”
“Üyelerinin ev, eğitim. tatil ihtiyaçlarını uzun vadeli düşük kredilerle karşılayabilen, zenginin parasına para katma değil de dar gelirlinin yaşamını kolaylaştırma amacı olan bir kooperatif hayal ediyorum. Acımasız kapitalist sistemin ezdiği üyelerine nefes aldırıp koruyabilen bir kooperatif olmalı”
“Üye, sendika ve banka birlikteliğinin kooperatifçilik ilkeleri çerçevesinde şekillenmesi. Üyelere verilecek sağlık, dinlence, eğlence, mesleki yeterlilik düzeyinin artırılması, kültürel ve sanat bilincinin yükseltilmesi için gerekli donanımın hazırlanması gibi insanı duyarlı, düzeyi yüksek bir yapıya kavuşturmalı.”
“Şeffaf, yöneticilerin kişisel çıkar peşinde koşmadıkları, kendimi müşteri değil hissedar hissettiğim ve dar günümde yanımda olan”
“Dayanışma, paylaşma ve kendi kendine yeterlilik olması önemli. Rekabet yerine alternatif toplumsal ilişkileri geliştirici mekanizmalar olarak kendilerini geliştirmeliler. Üyesinin katılımcı bir şekilde kararlara ve yönetime dahil olabileceği, demokratik ve öz yönetim odaklı bir kooperatif hayal ediyorum.”
“Kendi üyelerini toplumunun refahını da düşünen örnek yatırımları ile hizmet veren, dünya da var olan diğer kurum ve kuruluş örgütlerle de işbirliği yapan, yatırımlarla hem üyelerine hem de ülkesine güzel anlamlı projeler ortaya koyan, kendi aidatlarımızın geri dönüşünü görebilmek istiyorum”
Sendikal Kooperatif bankalarına yönelik hayaller böyleyken; gerçekler biraz iç acıtıyor.
Tercih etme sebepleri
İlk soruda faydalanıcılara; neden sendikal kooperatif bir banka ile çalıştığını sorduğumda, ideolojik motivasyonun önemli olduğu görülmektedir.
Bazı faydalanıcılar bunu açıkça dile getirirken, bazı faydalanıcılar sebeplerini “kooperatif olduğundan yüksek kar beklentisi olmayacağı” yönünde ifade etmiştir. Bir faydalanıcı ise “müşteri değil ortak olacağım” için diyerek son derece önemli bir noktayı vurgulamıştır.
Ağırlıklı olarak ön plana çıkan vurgu ise samimiyet, dayanışma, mesleki birliktelik, var olan bir kurumun devam edilmesine yönelik tercihler etrafında şekillenmiştir.
Tüm bunların yanında pragmatik sebepler de ortaya konulmuştur. Faizlerin daha iyi olması, üyelerine özel önemli koşullar sunması gibi sebepler de neden sendikal kooperatif bankaların tercih edildiğini göstermektedir.
Ancak eleştirel cevaplar da kayıtlara geçmiştir. Bu tür bankaların sendika kisvesi altında sömürü düzeni olduğunu vurgulayan ve “Bankacılık sektörüne dair yeni gelişmeleri takip etmemelerinden şikayetçi olup “müşteriye kötü hizmet sunulduğunu” söyleyenler de olmuştur.
Faydalanıcıların gözünde sendikal kooperatif bankalarının, özel bankalardan farkı
Sendikal kooperatif bankaların özel bankalardan farkının sorgulandığı soruda, üyesini koruduğu, kar amacının olmadığı, yüksek gizli maliyetlerin uygulanmadığı, mesleki bir kuruluş olduğu için belli başlı tedbirleri olduğu belirtilmektedir.
Aynı zamanda, üyelerine hesap verme zorunluluğu olduğu belirtilmektedir. Faydalanıcıların bazıları sendikal kooperatif bankaların avantajlarının tahmin edildiğinden çok daha az olduğunu ifade etmiştir.
Kurulan iletişim biçiminin bir rolü olduğu, kolay iletişim kurulabileceği öne çıkarken, uygulanan yöntemlerin ilkel olduğuna yönelik de bir kanı mevcuttur.
Özellikle son dönemdeki faiz artırımı ile ilgili tartışmalardan sonra ise bu konuda önemli şüphelerin olduğu alınan cevaplarda görülmektedir. Bu süreçte yönetimsel olarak, üye ilişkisine zarar verildiği ortaya konulurken, “karlılık düşünülerek, sendikal anlayış altında makyaj yapıldığına” dair de açıklamalar vardır.
Faydalanıcılara özel hizmetler
Sendikal kooperatif bankalarının faydalanıcılarının, üyelerine yönelik sunduğu hizmetlere bakıldığında ise, taksit erteleme ve düşük faiz vurgusu yapıldı. Bunun dışında, uzun vadeli kredi, tatil kredisi, overdarft gibi seçenekler bahsedilmiştir.
Aslında buradaki seçenekler arasında düşük faiz dışındaki tüm hizmetler özel bir bankanın sunduğu hizmetlerden farklılaşmamaktadır.
Aynı zamanda düşük faiz hizmetinin, faiz artırımları sonrasında üyeler arasında huzursuzluk yarattığı görülmektedir. Öyle ki neredeyse katkı koyan tüm faydalanıcılar; izlenen yöntemin sağlıklı olmadığına yönelik ifadeler kullanmıştır.
Sendikal Kooperatif Bankalarında Demokrasi ve Şeffaflık
Muhtemelen bu çalışmanın en can alıcı sorularından biri karar alma süreçlerine katılım; diğeri de şeffaflık ile ilgiliydi.
“Karar alma süreçlerinde üye etkisinin” sorgulandığı sorularda katılımcıların sadece küçük bir bölümü, banka yönetimi seçiminde oy verdiğini ifade ederken, bunun karar alma sürecinde değil “karar alıcıları belirleme” sürecinde olan bir etki olduğu vurgulanmıştır.
Aynı zamanda bu alanlarda sendikal-siyasi bir elitin oluştuğu vurgulanırken, kritik kararların alınmasında dahil olmak üzere katılımcı bir sürecin yer almadığına yönelik şikayetler dile getirilmiştir. Bir faydalanıcı ise “görüşlerimiz sağlık gibi konularda değerlendirilmiştir” şeklinde ifade vermiştir.
Bu açıdan bakıldığında, kapalı kapılar ardında alınan kararların hesap verebilirliğine yönelik kaygıların olması üye merkezli bir sendikal kooperatif bankasında görüldüğünü ortaya koymaktadır.
Şeffaflık ile ilgili sorularda ise neredeyse hiçbir uygulamanın olduğu görülmektedir. Banka bilançolarının bile üyeler arasında paylaşılmadığı, yönetim kurulu kararlarının nasıl alındığına dair açıklamaların olmadığı dile getirilmiştir.
Bir üyenin ise “iş bankası hesap veriyor mu?” şeklindeki sorusu manidardır.
Sendikal kooperatif bankalar ile özel bankaların sahiplik ilişkisini düşündüğümüzde, özel bankaların sahiplerine hesap verirken, sendikal kooperatif bankaların kendi sahiplerine hesap verebilecek nitelikte ve şeffaflıktan uzak olması karanlık bir bürokratik yapının hüküm sürdüğünü göstermektedir.
Sendikal Kooperatif Bankalardan beklentiler ve beklentilerin sunulabileceği mekanizmalar
Verilen cevaplardan birebir iletişim kanalları aracılığıyla, belli başlı beklentilerin sendikal kooperatiflere aktarıldığı görülmektedir. Ancak, aynı zamanda yapılan eleştirilerin “kooperatifi batırma girişimi” olarak adlandırıldığı da vurgulanmıştır. Bir başka faydalanıcı ise “İdareciler herşeyi bilir. Üyeler nedir ki da fikir söylemek cüretinde bulunacak” diyerek görüşlerini ortaya koymuştur.
Bazı faydalanıcılar, bunun olmamasından dolayı, sendikal kooperatif bankalarla çalışmama kararı da aldığını belirtirken, bir diğer acı nokta şu şekilde paylaşılmıştır: “Sendikal kooperatifimden,sadece üyelerine hizmet vermesini ve üyeleri için yaşamı kolaylaştırıcı projeler geliştirmesini bekliyorum. Bu istekleri genel kurullarda sürekli dile getirmemize rağmen herhangi bir girişim yapılmadı.”
Bir diğer faydalanıcı ise “Büyüme ve diğer bankalarla rekabet içinde olmak yerine, kendine yeterlilik, dayanışma ve paylaşım odaklı hizmet vermesini bekliyoruz. Böyle bir mekanizma olduğuna şahit olmadım. Üyelerin imza toplayıp faiz kararından vazgeçmelerini talep etmelerine rağmen banka yönetimler kararı değişmeyeceğini açıkladı” şeklinde kaygısını paylaşmıştır.
Aynı şekilde bir başka faydalanıcı ise “Eğitim konularında daha çok yatırıma hizmet verilmelidir. Üyelerini bir araya toplanabileceği sosyal sorumluluk projeleri üretmelidir. Özellikle sendika üyesi de olduğumuz için oraya bu görüşlerimizi iletiyoruz. Olacağı sözü veriliyor. Ancak uygulamada geride kalıyoruz” şeklinde eleştirisini ortaya koymuştur.
Sonuç yerine
Sendikal kooperatiflerin üyeleri ile kurduğu ilişkinin genel hatlarına yer verdiğim bu bölümde, asimetrik bir durum olduğu görülmektedir. Üyelerin sendikal kooperatiflerle ilgili hayalleri aslında alternatif bir açılıma yönelik iradeyi sergilerken, burada bürokratik bir direnç noktasının oluştuğu ortaya çıkmaktadır. Bu durum sendikal kooperatiflerin üye ilişkilerinin devamlılığına yönelik bir tehdit oluşturma ihtimali değerlendirilmelidir.
Benzeri bir biçimde özellikle sendikal kooperatif bankalarının demokrasi ve hesap verebilirlikle ilgili ciddi eksiklikleri olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm bunların ışığında belki de bir diğer önemli nokta ise hukuksal zemini ile ilgilidir. Hukuki mekanizmaların ve denetleme organlarının (ki buna medya da girmektedir) bu bankalar üzerindeki ilişkisini de sorgulamayı önümüzdeki yazıda ele alınacak.
İlk iki yazı için tıklayınız:
Sendika Kooperatif Bankalarında Neler Oluyor? – Mertkan Hamit
Sendika Kooperatif Bankalarında Neler Oluyor? – 2 – Mertkan Hamit