Bir kılığa girmesine gerek kalmadan, kendi olarak “sevdiği kadını” öldürmeye giden kareli gömlekli adam. Uygulayacağı senaryosuna haftalardır çalışan, belki ayna karşısına geçip söyleyeceklerini ve yapacaklarını tekrarlayan “delikanlı”. Nasılsa kölesi olarak gördüğü sevgilisi, yaptığı tehditlerle polise şikayette de bulunsa, “bişey olmaz”. Dürüstlük ve saygıyla yaşamaya çalışanların sürekli yitirdiği motivasyon ve özgüven, O’nda tavan. Çünkü yapacağı plana karşı kimsenin bişey yapamayacağından emin.
Gitti, sevdiğine; gündüz vakti ve tüm topluma onu “ölümüne” sevdiğini gösterdi. Ve bir kapı daha açıldı piskopatça gözü kara sevenlere, hep öldürmek isteyip öldüremeyenlere.. Gazeteler “kurban olan kadın, bir hafta önce polise şikayette bulunmuştu” diye yazdı; ve bir davet daha çıktı ölümüne seven manyakların cinayet işlemelerine.
Haberleri duyan ve görenlerin yaşamları bir dakikalığına duraksadı; ama ölen kadının çocuklarının yaşamı sonsuza kadar yarım kaldı.
Cinayetten sonra, hiçbirşey olmamış gibi yaşamımıza devam etmemiz yeteri kadar garipken; gecesinde zombi, katil ve korkunç kılıklara girip sokaklara düşmemiz tüyler ürpertici bir umursuzluk örneği. “Kendi olarak sevdiği kadını öldürmeye giden kareli gömlekli adam” kılığına girmiş onlarca insan görmüş gibiyim.
1920’li yılların Avrupasındaki herkesin birbirini vurduğu mafya döneminde yaşıyormuşuz gibi; 2018 yılında, dünyada insan olma hakları ilerlerken Lefkoşa’da insanın hiçbir değerinin kalmaması bizleri gene ayni umutsuzluk köşesine sıkıştırdı.
Her şeyi bırakıp, ne kadar insan olduğumuzu sorgulamamız gerektiğini düşünürken; gecenin ertesi sabahı, yerlerde çöplerle başlanan bir sabah sokağa karşı kahvenizi içerken, haberlerde şöyle bir cinayet normalleştirme hali:
“bu yıl işlenen cinayet sayısı 8’e yükseldi.”
Yani 2018 Lefkoşa’sında; birini öldürmek istiyorsanız; iyi bir plan yeterli.. Ülkemizdeki düzen ve sistem eski sevgilinizi öldürmeye teşvik edici ve müsait. Telefonla tehdit edildiğinizi polise söylemeniz kaydadeğer bulunmuyor ve burada sizi koruyan hiçkimse yok.
Neden hala buradayız?
Görsel: Barbara Kruger: Power Pleasure Desire Disgust