Glasgow’da devam eden BM İklim Değişikliği 26’nca Taraflar Konferansı (COP26) sırasında 100’den fazla ülke, 2030 yılına kadar ormansızlaşmayı ve arazi bozulmasını durdurma ve tersine çevirme taahhüdünde bulunduğunu açıkladı.
Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü, hükümetler, yatırımcılar, işletmeler, hayır kurumları, sivil toplum ve toplulukların benzeri görülmemiş bir ittifakını bir araya getiriyor ve orman politikalarının hem ölçeğini hem de kalitesini değiştirme potansiyeli taşıyor.
Kamu fonu yaratılacak
Açıklamaya ortak olan ülkeler dünya ormanlarının yüzde 85’inden fazlasını temsil ediyor. Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü, 12 ülkenin ormanları korumak ve restore etmek için 2021-2025 yılları arasında 12 milyar dolarlık kamu fonu yaratma taahhüdünü içeriyor. Buna ek olarak, 7,2 milyar dolarlık özel sektör yatırımı harekete geçirilecek.
Finansman taahhüdü veren 12 ülke, Birleşik Krallık, Norveç, Kore Cumhuriyeti, Hollanda, Belçika, Danimarka, Japonya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, AB ve Almanya‘dan oluşuyor.
Finans kuruluşları da dahil oldu
Aviva, Schroders ve Axa dahil olmak üzere 8,7 trilyon doları aşan küresel varlığa sahip 30’dan fazla finans kuruluşunun CEO’ları, ormansızlaşmayla bağlantılı faaliyetlere yatırımı ortadan kaldırmayı taahhüt etti.
Palmiye yağı, kakao ve soya gibi ormanları tehdit edebilecek kilit ürünlerde küresel ticaretin yüzde 75’ini temsil eden hükümetler, sürdürülebilir ticaret sağlamak ve ormanlar üzerindeki baskıyı azaltmak için küçük ölçekli çiftçilere destek ve iyileştirme ve tedarik zincirlerinin şeffaflığını da içeren ortak bir dizi eylem taahhüt etti.
Önemli bir karbon yutağı
Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne (World Resources Institute) göre ormanlar tüm CO2 emisyonlarının yüzde 30’unu emiyor. Ormansızlaşma, bu doğal karbon yutağını aşındırır ve ormanlarda depolanan karbon, ağaçlar öldüğünde salındığı için emisyonların artmasına neden olur.
2019-20 yılları arasında tropik orman kaybı, 570 milyon arabanın yıllık emisyonlarına eşdeğer 2,6 milyar metrik ton CO2 yaydı.
Sıcaklık artışını sınırlamak için şart
Ormanlar üzerinde radikal önlemler alınmadan küresel ısınma artışını 1,5°C’nin altında tutulması mümkün değil. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’ye göre, bu yüzyılda ısınmayı 2°C ile sınırlamaya yönelik tüm senaryolar, ormansızlaşma ve orman bozulmasının azaltılmasına dayanıyor.
IPCC ayrıca, mevcut ormanları korumanın, küresel iklimi stabilize etmenin yeni ağaçlar dikmekten daha hızlı, daha iyi ve daha ucuz bir yol olduğunu ortaya koyuyor.
Ormanlar aynı zamanda yerel ve bölgesel hava düzenlerini düzenleyerek iklim değişikliğine karşı bir tampon görevi görüyor. Dünyanın en yoksul kesimlerinin yüzde 90’ından fazlası geçimlerini ormanlardan sağlıyor.
‘Önemli bir küresel çaba’
Chatham House Sürdürülebilirlik Girişimi İcra Direktörü Ana Yang, “Orman Mutabakatı, ormansızlaşmayı durdurmak üzere önemli bir küresel çabayı temsil ediyor. Bu anlaşma, ormanlarımızı korumaya yönelik önemli ilk adım niteliği taşıyor ve ormansızlaşmadan arındırılmış tedarik zincirlerinin günümüzde norm haline gelmesi gerekliliğine işaret ediyor. Uluslararası camia, uzun vadeli çözümler geliştirirken, orman ekosistemleri içerisinde ve çevresinde yaşayan insanların sosyo-ekonomik ihtiyaçlarının ve taleplerinin karşılanmasını da ele almalı. Küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmayı öngören bir gelecek, ancak ormanların korunmasını ve doğanın restorasyonunu kapsadığı koşulda mümkün görünüyor” dedi.
Tropik Ormanlar Birliği İcra Direktörü ve Dünya Ekonomik Forumu Doğaya Dayalı Çözümler Platformu Eş Direktörü Justin Adam, “COP26’da şahit olduğumuz bu gelişme, ormansızlaşmayı durdurma kapsamındaki dönüşümün başlangıcı olabilir. Ormansızlaşmayı durduramazsak, iklim değişikliğini sınırlandırmayı başaramayız. Glasgow Deklarasyonu, ormansızlaştırmayı durdurma kapsamında güçlü siyasi eğilimi yansıtıyor. İş ve finans dünyasının bu çabalara uyum sağlamak üzere ortaya koyduğu kayda değer ekonomik gücün yarattığı kolektif güç, gıda ve arazi kullanım sistemlerimizi, çiftçiler, tüketiciler ve gezegenimizin ihtiyaç duyduğu yöne yönlendirebilir” yorumunu yaptı.
‘Yerli halkların belirtilmesi mutluluk verici’
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki yerli Walikale halkınin temsilcilerinden ve Orman Ekosistemlerinin Sürdürülebilir Yönetimi için Yerli Halklar ve Yerel Topluluklar Ağı Koordinatörü Joseph Itongwa Mukumo ise şunları söyledi:
“Bugün uzlaşıya varılan orman mutabakatında Yerli Halkların belirtildiğini görmekten mutluluk duyuyoruz. Siyasetin ve ekonominin ormansızlaştırmayı kendi çözümleriyle durduramaması ve biz yerli halkların bu sorunla mücadelede temsil ettiğimiz etkili ve daha önce denenmemiz çözüm önerileri doğrultusunda, yalnızca yapılması gereken doğru şey olması sebebiyle değil, aynı zamanda uygun, hatta acil olması sebebiyle, yerli haklara yönelik güvenli kullanım hakkı talep edildiği günü sabırsızlıkla bekliyoruz.”