Ezberci eğitim anlayışının ilkokuldan itibaren hepimize çok gereksiz bilgiler öğretiğini söylemeye gerek yok. Everest’in dünyanın en yüksek dağı, Lut gölünün en çukur yer olduğu o günlerden getirdiğimiz bilgiler.
Çocukluktan öğrendiğimiz bir diğer bilgi ise dünyanın en büyük ormanlarının Amazonlar olduğudur. Evet, 7 milyon kilometre karelik Amazonlar sadece Brezilya’nın ya da Güney Amerika’nın değil tüm dünyanın en büyük ormanlarıdır.
*
Amazonlar 140 milyar ton karbonu muhafaza ederek küresel iklimin istikrarına büyük katkı sağlıyor. Amazon Yağmur Ormanları’nda ‘uçan nehirler’ olarak da bilinen su buharı ile yüklü hava kütleleri Brezilya’nın pek çok bölgesine nem taşıyor. Bu bulutlardan yağan yağmurlar Bolivya, Paraguay, Arjantin, Uruguay ve hatta Şili’nin en güney ucunda bile etkili olabiliyor. Amazon Havzası aynı zamanda dünyadaki tatlı suyun yüzde 20’sine sahip durumdadır.
Gezegenin en büyük yağmur ormanı olma özelliğine sahip Amazon Ormanları aynı zamanda yerkürenin en geniş biyoçeşitliliğini de içinde barındırıyor. Bilinen tüm canlıların yüzde onuna Amazon havzası ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, Amazon’da henüz keşfedilmemiş çok sayıda canlı türü olduğu bilim insanları tarafından kabul görüyor.
*
Paris İklim Anlaşması’nın küresel ısınmayı, sanayileşme öncesi çağa göre en fazla artı iki derece ile sınırlandırma hedefi, kaçınılmaz olarak ormanların korunmasını da gerektiriyor. Ne var ki, BM’in 2015 verilerine göre dünyada en fazla sera gazı salınımına sebep olan on ülkeden biri Brezilya!
Buna karşın, Brezilya sera gazı salınımını 2030 yılına dek, 2005 seviyesine göre yüzde 43 azaltma konusunda taahhüt vermişti. Bundan öte, hedefi tutturabilmek için enerji çeşitliliğindeki sürdürülebilir biyoenerji payını artırma ve 12 milyon hektar ek orman yaratma konusunda da uluslararsı anlaşmalarla kendini yükümlülük altına almıştı.
*
Tabii ki, bugüne kadar hiçbir iklim anlaşmasının hedefleri tuturulmadîğî gibi Paris Antlaşması’nın da gerekleri yerine getirilmedi..Aksine, bir süredir Amazonlarda yaşanan görülmemiş tahribat ve bir türlü önüne geçilemeyen yangınlar dünya medyasında sürekli yer bulmaya devam ediyor.
Amazon yangınlarının en büyük nedeni uzmanlara göre, ağaçları kestikten sonra köklerini yakarak tarla açılması. Aynı işlem büyük baş hayvan yetiştirmek için de yapılıyor. Sonuçta, insanlar tarlada yetişen ürünleri daha çok yesin, daha çok et tüketsin diye, dünyanın tropikal ormanlarının yüzde 40’ını barındıran Amazon ormanları yok ediliyor.
*
Aslında, Brezilya 2005 ile 2012 yılları arasında ormansızlaştırmayı yüzde 80 oranında azaltmayı başarmıştı. Lakin, Brezilya’daki yönetimler 2013’ten itibaren ipin ucunu iyice kaçırdı. Tam bu noktada, ormansızlaştırmanın azaldığı dönem Sosyalist Başkan Lula’nın iktidarda olduğu döneme 2003-2010 arasına denk geliyor. Lula’nın yolsuzluk iddialarıyla 2018 nisan ayından beri hapiste olduğunu unutmamak gerekir.
Rousseff iktidarına da rastlayan yıllarda 2013 ile 2018 yılları arasında ormansızlaştırma yüzde 70 oranında artıyor. 2018’de iktidara gelen aşırı sağcı Bolsonaro ise kıyassız bir tahribata girişti. Seçim kampanyası sırasında Amazon’daki yerlilere daha az toprak, yağmur ormanlarında tarım sanayiye daha çok toprak vaat eden Bolsonaro tüm ekolojist organizasyonları karşısına alarak bildiğini okudu.
Dünyayı ayağa kaldıran yangınlar başlayınca ise Brezilya devlet başkanı hiçbir kanıt bile sunmadan başkalarını suçlamayı ve dünyaya kafa tutmayı tercih etti. Dahası, iktidara geldiğinden bu yana ormansızlaştırmanın giderek arttığını bilimsel verilerle ortaya koyan Uzay Araştırmaları Ulusal Enstitüsü Başkanı’nı 2019 Ağustos ayında görevden aldı.
*
G7 zirvesi sırasında dünyanın önde gelen yedi ekonomisi Brezilya’ya yangınları kontrol altına alması için 22 milyon dolar yardım parası vermeyi öneriyor. Yazık ki, çivisi çıkmış bu dünyanın en güçlü ülkelerinin elinden başka birşey gelmiyor! Haliyle, Brezilya yönetimi yardımı reddettiği gibi Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u da Brezilya’yı sömürge gibi görmekle suçladı.
Biliyorum, bu yaklaşım yakın cografyamızdan size tanıdık geliyor. Ancak, durum inanın ki çok vahim. Amazon yangınları, insan eliyle yeryüzünü nasıl yok ettiğimizin kanıtlarından en çarpıcı olanı. Biz çaresizlerin içinde hissettiği ise yok olmanın dayanılmaz ağırlığından başka birşey değil…