Oldukça hızlı bir şekilde gelişen sanal gerçeklik ve diğer teknolojilerin insanların cinsel deneyimlerini tümüyle değiştirebileceği belirtiliyor. Bilim insanlarının araştırmasına göre, insan beyni, sanal gerçekliği “akla yatkın” olarak algılayarak tepki veriyor.
Teknoloji alanında görülen sıçramalar, insanların cinsel hayatlarını radikal bir biçimde değiştirebilir. Bilim insanlarına göre özellikle sanal gerçeklik teknolojileri, bu alanda görülen hızlı gelişimin ardından daha fazla insan tarafından cinsel deneyimler için kullanılacak.
“İkinci dalga” olarak adlandırılan seks robotları, sanal gerçeklik ortamları ya da geri bildirimsel teknolojilerin, insanların cinsel kimliklerini nasıl gördükleri üzerinde de değişikliklere yol açacağı öngörülüyor.
Manitoba Üniversitesi’den Neil McArtur ve Wisconsin Üniversitesi’nden Markie Twist’in yayımladıkları bir makaleye göre “dijiseksüel” olarak adlandırılan kişiler gerçek bir partner yerine, onların yerini alan robotlar, sanal gerçeklik ortamları gibi ileri teknolojilere yöneliyorlar. Bilim insanları, cinsellik ve ilişkilerde teknolojiden faydalanan örneğin Tinder, Skype, Snapchat gibi birinci dalga teknolojileri kullananlar ile cinsel kimlikleri ikinci dalga teknolojiler tarafından şekillendirilen kişileri “dijiseksüel” olarak tanımlıyor.
Gerçek dünyanın sunamadığı teklifleri vadediyor
İkinci dalga teknolojilerin yoğun, sürükleyici, gerçek bir partner gerektirmeyen, farklı ve kimi zaman hayal edilebilenin ötesinde cinsel deneyimler sunma yetenekleri nedeniyle pek çok insanın hayatında köklü değişiklere yol açabileceği belirtiliyor.
Bilim insanlarına göre seks robotları, özellikle yapay zekâ teknolojisinin yavaş gelişmesi nedeniyle henüz gelişkin değil. Örneğin yürüyen bir robot yapmak hala güç. Ancak sanal gerçeklik teknolojileri hızla ilerliyor ve seks endüstrisinde zaten pornonun pasif olarak izlenmesinin ötesine geçen şekillerde kullanılıyor. Sanal gerçeklik teknolojileri dokunsal geribildirim cihazları birleşmiş çok oyunculu ortamlar sayesinde insanlara gerçek dünyada muhtemelen asla sahip olamayacakları deneyimler vadediyor.
Beyin gerçekmiş gibi tepki veriyor
Bilim insanlarına göre bu tür ortamların insan beyni üzerinde de niteliksel olarak farklı ve güçlü etkileri var. Sanal gerçeklik araştırmacısı Sylvia Xueni Pan’e göre bu teknoloji “akla yatkınlık” yanılsaması yaratıyor. Gerçek zamanlı konumlandırma, 3D stereo ekran ve toplam görüş alanı sayesinde, kullanıcının beyni bu ortamda gerçekten var olduğuna inanıyor. Pan “Sanal gerçeklik ortamında meydana gelen olaylar ve ortaya çıkan durumlar kullanıcının eylemleriyle bağlantılı olduğunda bu olaylara gerçekmiş gibi tepki veriliyor” diyor.
Yarattığı gerçeklik hissi, bu teknolojilerin her geçen gün daha sofistike ve yaygın hale gelmesinden dolayı dijiseksüel kimliğin yakın gelecekte doğuşuna tanık olunacağını belirten bilim insanları bu eğilimin dışlanmaması gerektiğini savunuyorlar.