Röportaj: Hasan Yıkıcı
Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Birliği, 1979 yılından beridir fizyoterapi meslek alanında faaliyet göstermekte ve fizyoterapist meslek alanının kurumsallaşması için mücadele etmekte.
Birlik, gittikçe yayılan ve toplumdan talep gören fizyoterapi alanının kurumsallaşması için yıllardır yasa talep etmelerine rağmen, henüz bu konuda gelmiş geçmiş hiçbir hükümet yapıcı bir adım atmadı.
Buna rağmen Fizyoterapistler Birliği artık yasa talep etmekten vazgeçerek, mesleğin getirdiği etik kurallar doğrultusunda halk sağlığı için adımlar atmaktan çekinmeyeceklerini ifade etmekte.
Şubat ayında seçilen yeni yönetimle birlikte, yeni bir motivasyon ile faaliyetlerini sürdüren Birlik’in yönetim kurulu üyeleri, Münevver Özakalın, Batuhan Dericioğlu ve Başkan Şahveren Çakartaş ile mesleğin sıkıntılarını, fizyoterapinin önemini ve Birlik’in faaliyetlerini konuştuk
“Kadın ağırlıklı yönetim”
Münevver Özakalın
“Şubat ayından beridir yeni yönetim aktif. Yönetimde de, mesleki alanda da kadın ağırlıklı bir yapımız var. Meslek alanının %90’ı kadınlardan oluşuyor. Yönetimimizde de 7 kadın 2 erkek var. Aynı zamanda da genç ve dinamik bir yönetim kurulumuz var. Ben 37 yaşında biri olarak, yönetim kurulunun en yaşlısıyım. İş yapmak isteyen, üretmek isteyen bir ekip var. Hiç kimse yönetim kuruluna sırf ismini yazdırsın diye girmedi. “
Şahveren Çakartaş
“Fizyoterapistler artık hem hastalıklarda hem de sağlığı korumaya ve geliştirmeye yönelik bütün programların içinde yer alan bir meslek grubudur.
Genelde bir rahatsızlık olduğu zaman, bel, boğun ağrısı, kireçlenme, mesela spor sakatlığı, vücut ağrısı, bel boyun ağrıları gibi insanın aklına geliyoruz.
Fakat aslında fizyoterapistler sağlıklı yaş almak için kemik sağlığını, vücut sağlığını korumak, kasları kuvvetlendirmek ve geliştirmek için faaliyet gösterir. Bunlar arasında yoğun bakımdan bir kişinin çıktıktan sonra makineye bağlı kalmadan solunum alabilmesi için çalışan fizyoterapistler de var; spor, çocuk, kadın erkek sağlığı, cinsellik, psikoloji, yutkunma alanında çalışan fizyoterapistler de var.”
Munevver
“Kasın ve kemiğin olduğu her yerde fizyoterapinin alınına giren bir durum var. Son zamanlarda koruyucu fizyoterapinin farkındalığını yaratmaya çalışıyoruz. İnsanlara, bir şey olmadan yapabilececeklerin önemine değiniyoruz. Özellikle de eksersizlerin bu noktadaki önemine dikkat çekmek lazım. Eksersiz bilimini en iyi fizyoterapistler biliyor.”
“Bu iş iki günlük eğitim ve sertifika ile olmaz”
Şahveren
“Fizyoterapistler çok iyi anatomi ve fizyoloji dersi alır. Bundan dolayı eksersiz yaptıracak kişilerin de anatomi ve fizyolojiyi bilmesi gerektiğini savunuyoruz. Kişiler spor yaparken ne yaptıkları ve yaptıran kişinin eğitim seviyesi bizim için önemlidir.
Bugün bir-iki online eğitim ve geçersiz sertifikalarla, üç günlük eğitimlerle, plates, yoga, spor sertifikasyonu ile kişilerin yaptırdığı eksersizin güvenilirliği sorgulanır.
Bizler bile bir eksersiz programı yaptıracaksak ilgili alanda uzmanlaşmış birine yaptırmalarını öneriyoruz. Bu iş sertifika ile olmaz…”
“Fizyoterapistlere dair algı değişiyor”
Munervver
“Sanki fizyoterapistler kırıkçı çıkıkçıymış gibi bir algı var. Şu an bu algı biraz değişiyor. Daha gidecek yolumuz var. Ama insanlar daha çok bilinçlendi.”
Şahveren
“Geçmişte hep bir kısıtlılık yaşardık. Yeni yönetimin gelişiyle şikayet etme yerine, biz de bir yerden tutmak istedik. Sosyal sorumluk güdüsüyle hareket ediyoruz. Belediyelerin düzenlediği maratonlarda, spor etkinliklerinde veya kadın sağlığı alanında eksersiz yönünü ele almaya başladık. Halk fizyoterapisti daha çok görmeye başladı bizi. Emek harcamaya başladık…”
Münevver
“15 yıldır bu işi yapıyorum. Eskiden teyze ağırlıklıydı gelenler. Yaş oranı düştü. Daha genç insanlar da geliyor. Masa başı işlerde sırtında, elinde gelişen sıkıntılardan dolayı gelenler var.
Biz bu gibi durumlarda tedavi edici masaj yapıyoruz.
İnsanlar hastalık ilerlemeden gelmeye başladılar.
Eskiden ‘bir ağrı kesici alayım da geçsin’ derlerdi. Şimdi ilaçların bize başka zararlar da verebileceği görüldü, bize gelenler ilaçsız tedavileri tercih ediyorlar.”
“Teknolojinin gelişmesiyle şikayetler de arttı”
Şahveren:
“Teknolojinin gelişmesiyle birlikte boyun sıkıntılarının arttığını görüyoruz. Özellikle ofis masa başı işlerde çalışan 21-33 yaş aralığındaki gençlerden çok fazla şikayet geliyor. Şikayetlerin başında boyun ağrısı, sırt ağrısı ve duruş bozukları gelmekte.”
Munnevver:
“İlk okullarda aldığımız beden eğitimi derslerinin bedeni eğitmeyle alakası yok alsında. Bedenimizi eğitmeyi, o yaşta vücut farkındalığını almadığımız için ilerleyen yaşlarda zaten vücudu yanlış kallandığımızı fark ediyoruz.”
Şahveren:
“Mesela çocukların sırt çantalarının ağırlığı, kitap miktarları ciddi anlamda çocuk çağında duruş bozukluğuna neden olmakta. Daha önce ilkokul çocuklarına seminerler vermeye çalıştık. Bunları dikkat etmemezi lazım.”
“Kadınlar cinselliği daha çok konuşuyor”
Batuhan Dericioğlu: “Erkek kadın fizyoterapistleri çok bilinmez ama en büyük sendromların yaşandığı alandır.
Mesela idrar kaçırma, kadınlarda menapoz süreci gibi cinsel fonksiyon bozukluğu, prostat, ereksiyon kaybı, orgazm bozukluğu gibi alanlar fizyoterapinin alanıdır.”
Batuhan Dericioğlu: “Kadınların fizyoterapistlere başvuru oranı erkeklere göre daha yüksektir. Kadınlar cinsleliği daha fazla konuşuyor. Erkekler daha az konuşuyor. Bunun da nedeninin toplumsal olduğunu düşünüyorum. Toplumsal baskıdan dolayı erkeklik kalıplarından dolayı erkekler fizyoterapiste danışmayı daha az yapıyor. Kadınlar ise rehabilitasyondan daha fazla yaralanıyor.
Kadın daha çok cinsel ağrı bozukluğu şikayetiyle geliyorlar. Onun dışında vajina ve penis çevresinde meydana gelen ağrılar nedeniyle başvuranlar var.”
“İnsanlar nereye başvuracağını bilmiyor”
Batuhan Dericioğlu: Kıbrıs’taki sorun şu. Bana başvuran kişiler çok geç geliyorlar. Tanı koymakta sıkıntı var. Uzmanlaşmış kişi sayısı da az. Kişi nereye başvuracağını bilmediği için sıklıkla geç başvuruyor. Bazı vakaları 1-2 ay, bazılarını ise 1-2 yıla kadar takip ettiğim oluyor.
Öte yandan diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da fizyoterapi en erken ve zararı olmayan etkili sonuç alabileceğiniz alandır.
“Gençler cinselliği daha çok konuşuyor”
Batuhan Dericioğlu: “Daha çok genç popülasyon başvuruyor. 30 ve 30 üzeri. Genç nesiller cinselliği daha fazla konuşabilir hale geldi yaşlı nesillerle kıyasla.
Kadınlarda, sağlıklı bir cinsel birliktelik olmadığında bu yöndeki sıkıntılar da meydana geliyor.
Erkeklerde de prostat ameliyatı sonrası idrar kaçırma ve sertleşme bozukuluğu gibi sıkıntılar oluyor.”
İlaç önermiyoruz
Batuhan Dericioğlu: “Düzenlediğimiz toplantılarda ilaç önermiyoruz, ilaçsız, zararsız ve erken müdahale ederek tedaviler öneriyoruz.
Fizyoterapide sadece fiziksel bir müdahale söz konusu değildir. Psikolojik süreçler de var. O alanda da bir sıkıntı varsa psikologlarla da temasa geçiyoruz.”
“Üniversite öğrencileri de ereksiyon sıkıntısı yaşıyor”
“Cinsellikle ilgili fizyoterapiye sadece birleşme üzerinden bakıldığına dair bir algı var. Fakat cinsellik hep var. Sadece birleşme üzerinden değil. 30 yaşında veya üniversite öğrencisi olan insanların ereksiyon sıkıntısı yaşadığına da şahit oluyoruz.
Toplumda bir yandan cinselliği sağlıklı deneyimleyememe bir yandan da mitler ve toplumsal kalıplar var. En çok dayayılan mitler ‘erkek güçlüdür, uzun süre cinsel ilişkide kalır’ gibi algılardır. Bu yüzden bunlar erkek üzerinde strese ve baskıya neden olmakta. Ereksiyon olmamanın nedenlerinden biri de aslında bu baskılardır.
Kadınlarda ise daha çok cinsel ağrı bozukluğu ve orgazm olamama sıkıntıları var.
Kadın cinselliğini de etkileyen pek çok neden var, rahimdeki sıkıntılar, doğum operasyonları, erken menapoz direk olarak kadın cinselliğini etkiliyor.
“Hiç orgazm olamamış ve evli olan kadınlar var”
Öte yandan toplumsal baskıdan dolayı erkekte olduğu gibi kadında da psikolojik etkenler vardır. Sıkıntısını söyleyememe gibi. Hiç orgazm olamamış ve evli olan kadınlar var.
Erkek ve kadın sağlığına dair halkla buluşma atölyeleri yapma gibi bir amacımız da var. Bu konularda farkındalık yaratabilmek için”
***
“Artık yasa dilenmeyeceğiz”
Münevver
Fizyoterapistler Birliği 1979 yılında kuruldu. O yıldan beridir de bir yasanın peşinde koşmakta.
Genelde birlik yasası, özelde de meslek yasası peşinde koşuyoruz. On yıllardır.
Ama 40 yıldır böyle bir yasa yapılmadı.
Bu yıl dedik ki artık bunu kimseden talep etmeyeceğiz. Aslında yasası da hazır, düzenlenmiş. Sağlık bakanlıklarıyla çalışıldı. AB kriterlerine de uyumlu uyumlu bir yasa çalışması yaptık. Fakat artık bunun peşinden koşmaktan yorulduk. Artık yasa dilenmeyeceğiz dedik.
Yasa halk sağlığı için önemli bir şeydir. Meslek örgütlerinin sınırlarını belirlesin diye yapılır bu yasalar. Fakat bu yönde bir adım olmadı hiç.
“Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımı kabul edilmiyor”
Şahveren
“Yasanın olmamasını tek bir nedeni vardır. Dünya Sağlık Örgütün’de yazan Fizyoterapist tanımını istiyoruz biz. Ama burada belli grupların çıkarları doğrultusunda yapmak istiyorlar yasası. Bu tanımı farklı bir şekilde koymak istiyorlar. Sorumluluklarımızı azaltacak bir tanım konusunda baskı yapıyorlar. Bizim istediğimiz Dünya Sağlık Örgütünü’nü yasasında yer aldığı şeklinde, burada da yer alması. Ama ne yazık ki bu noktada uzlaşamıyoruz.”
Munevver:
“DSÖ’de fizyoterapistin tanımı “tanısı konmuş hastaya fizyoterapi rehabilitasyon programını uygulayan meslek alanıdır” diye geçmekte. Bu, burada bazı çevreler tarafından kabul edilmiyor. Bizim zaten ilaç yazma gibi bir amacımız yok. Sadece fizyoterapi için istiyoruz. Bunun dünyada uygulanan özel teknikleri var ve burada da var. Alanında uzmanlaşan fizyoterapistler var. Alanında uzmanlaşan hekimlele çalışılması lazım. Fizyoterapi sonuçta Multi disipliner bir alan. “
“Sorumluluklarımız görmezden geliniyor”
Batuhan
“Takım çalışmasına karşı değiliz. Ama sorumluluklarımızı görmezden gelen anlayışla sıkıntımız var”
“Artık yasa varmış gibi çalışıyoruz”
Şahveren
“Artık biz de yasadan vazgeçtik. Kendi oto kontrolümüzü kuduk. Fizyoterapistler Birliği’ne üye olamdan faaliyet gösteremez kimse.
Bu oto kontrolü zaman içinde elde ettik. Biz artık yasa varmış gibi çalışıyoruz zaten…
Ancak yasa olmadığı için için faklı meslek grupları bizim alanımıza da giriyor. Örneğin kuaför ve yoga merkezi bizim alanımızda olan bir terapiyi halka sunabiliyor.
Yasa olmadığı için direk yaptırım yapamıyoruz. Fakat bu kesimler halk sağlığını tehdit ediyor.
Bakanlık bizimle çalışmıyor. Fakat öte yandan bugün halk sağlığı ciddi anlamda tehdit altında.”
Batuhan:
“Yetkimiz sınırı dışında da halkın sağlığını korumaya çalışıyoruz”
“Market açar gibi klinik açabiliyorsunuz”
Şahveren:
“Yasa’nın çıkması çok acil olarak halk saplığını korumak ve güvenliğini sağlamak için önemlidir.
Çünkü kayıtlı olmayan kişiler bile, hasta bakıyor, tedavi uyguluyor. Ki Bakanlık önce sağlığı koruma altına almalı. “
Batuhan:
“Market açar gibi fizyotrapist kliniği açabiliyorsunuz. Yasa olmadığı için bunun denetlenmesi yok.”
“Yanlış yönlendirme ile çok daha kötü hale gelenler var…”
Şahveren
“Biz kendimizi de geçtik halk sağlığı için yasa hemen şart. Biz mesleki etik kurallarımızla çalışıyoruz. Ancak dışa karşı ipin ucu kopuyor. Bize bu yanlış uygulamlara gidip de çok kötü şekilde gelenler var.”
Münevver
“Yanlış yönlendirme ile çok daha kötü hale gelenler var…”
Şahveren
“Mesela engelli bir bireye terapi yapan ve bunu instagramda paylaşan kişiler var. Bu meselede müdahale ettik ve Spor Federasyonu aracılığıyla dava açtık. “
Bir rant dönüyor
Münevver
“Buraya Türkiye’den gelip eğitim verenler var. Burada rant bir dönüyor. Biz Birlik olarak fizyoterapistlerde uluslarası geçerliliği olan bir belge arıyoruz ilk olarak.
Buradaki fizyoterapistlerin aldığı eğitimler uluslararası geçerliliği olan eğitmenlik belgeleli insanlar tarafından veriliyor. Buna dikkat ediyor. “
Şahveren:
“Kendi meslektaşlarımızın aldığı eğitimleri uluslararası kriterlerede iken, bir kuaförün yekisi olmadan bizim alanımıza girmesi ağırımıza gidiyor.”
“Fizyoterapist olmayıp ev ev gezenler, hacımat uygulayanlar var”
Münevver
“Kırsal bölgelere ulaşmakta sıkıntı çekiyoruz. Kırsalda ev ev gezip de fizyoterapist olmayan insanlar var. Hacımat uygulamları var. Bunları görenler mutlaka ihbar etsin.
Bölgelere gidip halkı bilgilendirme istiyoruz. Herhangi bir kurum kuruluşta eğitim seminerleri olması durumunda buna gönüllüyüz. Üyelerimiz de buna karşılıksız gönüllüdür. “