Büke Dorukan
GazeddaKıbrıs, Vicdani Ret savunucu ve geçtiğimiz yıl askeri mahkemede gerçekleşen dava sonucu hapis cezası alan Halil Karapaşaoğlu ile birlikte hükümetin bedelli askerlik ile ilgili aldığı son karar üzerine bir röportaj gerçekleştirdi. Hükümetin vicdani ret hakkındaki tutumunu ve toplumdaki eşitsizlikleri değerlendiren açıklamalarda bulundu.
Konuşmaya kendi Vicdani Ret savunuculuğu üzerine son gelişmeleri aktararak başladı. Halen polis kurumundan çağrılar yapıldığını ve kendisinin gidip seferberliği reddettiğine dair polise kağıt imzaladığını söyledi. Yaklaşık bir yıldır dosyalanmayan davanın üç hafta önce polis tarafından yeniden dosyalanmaya başladığını ve ilerleyen zamanlarda bir dava tarihi belirleneceğini de ekledi.
Diğer yandan konu ile alakalı söze, ‘Özel statüde bedelli askerlik yapacak olanların 6 bin sterlin ödeyerek yerine getirmesi açık bir şekilde eşitsizlik yaratıyor’ diyerek başladı. Toplumlarda savaşa giden ve hayatını kaybedenler hep yoksul insanlardır. Bizim toplumumuza bunu yansıtacak olursak nispeten ekonomik durumu daha iyi olan kesim bedelli askerlikten yararalanabilecek diye ekledi.
Bu artışın sebebini Koronavirüs pandemi sürecine bağlıyor;
Karapaşaoğlu, devletin bu dönemde yaşadığı mali kaybın bedeli bir şekilde çıkarılması gerekiyordu. Bu bedeli ne yazık ki ülkedeki gençler üzerinden çıkartma kararı aldılar. Bu hiç bir şekilde kabul edilemez. Ayrıca bu kararın devletin, toplumuna verdiği değer ile doğurtan bağlatılı olduğunu ve vatandaşlar arasında yapılan ayrımcılığın en büyük göstergelerinden biri olduğunu aktardı.
‘Torpil mekanizmasını çözemiyorlar’
Devletin vicdani ret yasasını geçirememesinin en büyük nedenlerinden biri torpil mekanizmasını nasıl çözeceklerini bilmemeleridir diyen Karapaşaoğlu şunları da aktardı;
Ülkede bulunan 45 bin kadar Türkiye askerinin tek açıklaması Güvenlik Kuvvetleri’nin tamamen simgesel olmasıdır. Bu topraklarda bir işgal rejimi var fakat bir parti devleti anlayışı da söz konusudur. Torpiller, rüşvetler ve yolsuzlukların var olmasını sağlayan mekanizma ise sağ ve milliyetçi yapıdaki hükümetlerdir. Devlet, insanlarına eşit haklar sağlayamadığı gibi, onların temel haklarından biri olan vicdani ret hakkını da veremiyor.
Ancak sağ partili millet vekilleri ve yandaşlarının vicdani ret kavramıyla ideolojik bir sorunları olduğunu düşünmüyorum. Onlar sadece torpil mekanizmasının bozulmasından korkuyorlar. Bunu milliyetçilikle kamufle etmeye çalışıyorlar.
‘Vicdani ret sadece askerlik üzerinden okunmamalı’
Karapaşaoğlu, toplumun vicdani ret hareketinde destekçi olduğunu ve bundan sonraki dönemlerde de harekete geçeceğine inancının tam olduğunu açıkladı ve sözlerine şöyle devam etti;
Vicdani ret gibi kişiler üzerinden dönen siyasal hareketlerin dava süreçleri, bu ülkenin aydın insanları tarafından her zaman desteklenmiştir. Ancak bu toplumun en büyük sorunlarından biri bir siyasal hareketi sürekli olarak yüksek tutamamasıdır. Ayrıca vicdani ret sadece askerlik üzerinden okunacak bir hareket değil gelecek kaygısı, sosyal adaletsizlik ve gençlerin işsizlik sorunları üzerinden de değerlendirilebilecek bir mevzudur. Toplum karşısına çıkan eylemleri bir çok etkeni birleştirerek tepkisini gösteriyor. Bu rejimi değiştirmek isteyen bir toplum var fakat Kıbrıslıtürk toplumu genç sayılabilecek bir toplumdur. Bütün bu siyasal mücadeleler bir toplumun oluşma sürecidir. Bu anlamda ben umutsuz değilim.
‘Hükümet vicdani ret konusunu neden rafa kaldırdı?’
Türkiye’nin alt rejiminde kalmış bizler iktidara gelen hükümetler tarafından hiç bir zaman gelişmesi istenen bir toplum anlayışı ile yönetilmiyoruz. Bunun en büyük göstergesi toplumun zaaflarını kullanarak iktidara gelen sağcı ve milliyetçi partilerin yönetimde olmasıdır.
Bu ülkede demokratik bir toplum geliştirilirse iktidarı sorgulayacak mekanizmalar çalışmaya başlar. Hükümetin yolsuzluk ve rüşvet ile dönen sistemi kolaylıka yargıya taşınır. Dolayısıyla bu tarz demokratik girişimler her zaman tehlikeli görülür. Sadece vicdani ret değil, kadın hakları, LGBTQI+ ve işçi hakları tanınmaya başlarsa bu sistem domino taşı gibi devrilmeye başlar. Bu yüzden devlet hiç bir zaman vicdani ret ve diğer insan haklarını kendi rızasıyla gündeme taşımayacaktır.
Halil Karapaşaoğlu sözlerine şöyle son verdi;
Bu ülkede milliyetçilik, bayrak ve devlet satın alınabilen şeylerdir. Bedelli askerliği 6 bin sterline yükseltenler bu yasadan en çok yararlanacak olanlardır. Anayasa askerliği herkesin yurttaşlık görevi olarak gürüyor, — vicdani retçiler olarak bu konununda tartışılması gerektiğini savunuyoruz — o zaman niye toplum içinde böyle bir ayrımcılık yaratıyorlar?
Biz körü körüne sol ideolojiyi savunmuyoruz. Ezilenlerin, emekçilerin hakları sol ideoloji altında ortak olduğu için bu ideolojiyi sahipleniyoruz. Bu ganimet ve refahın bir sonu vardır. Genç nesil milliyetçi ve sağcı sistemin kendilerine yarar sağlamadığını görüyor çünkü bu sistem gençlerin hayatını garantiye almıyor. Kıbrıs’ta milliyetçilik cüzdandan geçer ama o cüzdan boş kalırsa ülkede ne milliyetçilik ne de bayrak var olamaz.