Korona vakalarının sektör olarak turizmi, işletme olarak öncelikle mikro ve küçük işletmeleri etkileyeceğine dair not paylaşmıştım. (https://gazeddakibris.com/virusun-ekonomik-etkisi-kisa-sur…/)
Büyük sermaye için ise durum pek de kadar kolay değil. Üstelik bunun etkileri çok daha büyük etkilere sahip olacak. Bankaların borç stokunda ödenemeyen borçların sayısının artacak. Bunun yanında inşaat sektöründe, konut ve özel projelerin teslimat tarihlerinde gecikmeler yaşanma ihtimali gerçek dışı değildir. Bu durumda bu projeler kapsamında teslimatı gecikecek olan taahütlerde büyük sermaye için ekstra maliyetler yaratacaktır.
Sözleşmelerde belirlenen amaçlara ulaşılamayacağı açık olduğundan doğal olarak sözleşmelerin tadil edilmesi gerekecek, taraflar yeni koşullara rıza göstermediği durumlarda mahkemelik durumlar ortaya çıkacaktır.
Ticari çoğu antlaşmada belirli kotalar ve rakamlar karşılığında bayilik sözleşmesi yapılmaktadır. Bu kota ve rakamların ulaşılamama ihtimali yükselirken, anlaşmazlık çözümünde nasıl bir yol izleneceği önemlidir.
Hali hazırda ticari işlere bakacak özel mahkemeler veya tali çözümler önerecek bir mekanizma yoktur. Kktc mahkemeleri bugüne kadar bu konuda çeşitli sebeplerden dolayı muhafazakar bir tutum benimsemiştir. Bildiğim kadarıyla özel mahkeme niteliğinde 2 yapı vardır. Biri askeri mahkeme diğeri ise Taşınmaz Mal Komisyonudur.
Ticari anlaşmazlıkların çözümüne odaklanacak yetkilendirilmiş bir sistem olmadığı için bu süreçler tahmin edildiğinden daha fazla uzayabilir.
Büyük sermayenin gerçekleştireceği projelerin tamamlanması gecikirken, sözleşmelerin bağlayıcılığının korunması ve bunun uygulanması ile ilgili çeşitli sorunlar yaşanabilir.
Mahkemelerde halihazırda kapasite sorunu yaşıyor olması, sonuç alınmasını zamana yayacak ve bu birçok işletmenin felç olmasına sebep olabilir.
Bununla birlikte olağanüstü hal koşullarına dair düzenlemeler, böylesi bir durumda ekonomik aktörlerin davranışlarının nasıl kabul edileceğine dair bir düzenleme yok.
Bu durumda krizi suistimal edenlerin de ekstra zaman ve maliyet yaratacağı noktasını da düşünmek gerekiyor.
Çoğu büyük projenin gerçekleştirilmesi sırasında, işletmelerin bir kısmının yüzde yüz öz kaynak kullanmadığını bunun yerine özkaynakları dışında kalan kısmını kredi biçiminde kullandığını hesaba kattığımızda, bankalar için uzun dönemli risklerin daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Bu süreç yaşanırken, kktc’nin verili koşullarından ötürü likidite sorununu da yaşayacağımızı hesaba kattığımızda uzun dönemli ve sancılı bir süreç yaşayacağımızı kabul etmeliyiz. Alternatif düşünmeli, geleneksel çözümlerin dışında fikirler geliştirmeliyiz. Doğrusu bugüne kadar Bakanlar Kurulu tarafından Covid-19 krizini nasıl aşacağımıza yönelik açıklanan önlemler paketinin çok daha fazla derinleştirilmesine ihtiyaç olduğu kesindir.