18 Nisan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Gününde Notre-Dame yangınının hatırlattıkları ve uyarıları başlıklı bir yazı kaleme alan Prof.Dr.Uğur Ulaş Dağlı, Yangın, tarihi eserlerin yok olmasında ve zarar görmesinde en büyük etkenlerin yangın, deprem gibi diğer doğal afetler yanında, rüzgar, rutubet ve benzeri iklimsel koşullar nedeni ile yapıyı oluşturan elemanlardaki çürüme ve bozulmalar olduğunu ifade etti.
Dağlı, tarihi eserlere bilinçsizce müdahalelere de dikkat çekerek, “Diğer bir tehdit ise bilinçsiz onarımlar, bilinçli yıkım ve ihmal gibi insani faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kültür mirasına düzenli olarak ilgi gösterilmesi ve restorasyon sonrası da düzenli bakım onarımlarının gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
İşte Prof.Dr.Uğur Ulaş Dağlı yazısı:
Yangının olduğu anlarda tüm dünya Paris ile birlikte Notre-Dame Katedrali’ne odaklandı. Kulenin yıkılışı ile içimizden bir şeyler koptu. Çünkü hepimiz biliyoruz ki tarihe ve geçmişe ait mimari eserler aslında tüm dünyaya aittir ve içinde çok anlamlar taşımaktadır. Katedral, sadece Hristiyanlara ait bir ibadet merkezi değildir. Din, sanat, edebiyat, mimarlık, tarih arakesitinde, değeri ülkenin sınırlarını aşmış, dünyaya, insanlığa ait kültürel bir mirastır.
Mağusa’daki St.Nicholas Katedrali / Lala Mustafa Paşa Cami gibi bu tür kültürel mirasların hep var olduklarını ve var olacaklarını düşünürüz. Halbuki Notre Dame Katedrali yangını bize bunların sonsuza kadar kalmalarının risk altında olduğunu bir kez daha hatırlattı.
İçimizi acıtan bu olaydan bizler dersler çıkarttık mı / çıkartıyor muyuz / çıkartacak mıyız? Unutmamalıyız ki kültür varlıklarımız, geçmişten geleceğe aktarılan ortak mirasımızdır. Bunlar, adamızda bulunmuş, iz bırakmış medeniyetleri bizlere anlatan değerli ipuçlarıdır ve herşeye meydan okuyarak, günümüze dek ayakta kalmayı başarmışlardır.
Tarihi eserlerin yok oluşunun en önemli sebeplerinden biri Notre Dame Kilisesi örneğindeki gibi yangındır. Peki tek risk yangın mı? Hayır değil. Yangın, deprem gibi diğer doğal afetler yanında, rüzgar, rutubet ve benzeri iklimsel koşullar nedeni ile yapıyı oluşturan elemanlardaki çürüme ve bozulmalar da önemlidir. Diğer bir tehdit ise bilinçsiz onarımlar, bilinçli yıkım ve ihmal gibi insani faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kültür mirasına düzenli olarak ilgi gösterilmesi ve restorasyon sonrası da düzenli bakım onarımlarının gerekmektedir.
15 Nisan 2019 tarihinde yaşanan bu şanssız olayın Kuzey Kıbrıs Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ve bağlı bulunduğu Bakanlık ile Vakıflar İdaresi (Evkaf) için bir dönüm noktası olmasını temenni eder; dünya mirasına ait tüm binalarımızın bir an önce koruma altına alınıp, restorasyon çalışmalarının başlatılması için öncü rol üstlenmelerini diliyorum. 18 Nisan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü kutlu olsun…