Türk siyaset kuliselerinin en çok konuşulan konu S-400 alımı ve ABD Savunma Bakanlığı’nın Mektubu!
ABD Savunma Bakanı Vekili Patrick Shanahan imzası ile Türk Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderilen mektupta Rusya’dan S-400’lerin alımı durumunda olabilecekler konusunda önemli uyarı ve telkinler var.
1-) S-400 füzelerinin alımından vazgeçin! Stratejik ortaklık ve işbirliğini sürdürmek istiyoruz.
2-) S-400 alımından vazgeçmeseniz F-35’leri size vermeyiz ve bu konudaki işbirliğimizi sonlandırırız.
Nitekim bu mektubun hemen akabinde Türk pilotların eğitimi askıya alındı.
3-) S-400 alımından vazgeçmeseniz Türkiye’nin ABD ve NATO ile olan işbirliği aksayacaktır.
4-) S-400’leri alırsanız ekonomik kalkınma hedefiniz zarar görecektir.
5-) S-400 kararınız ve Rusya ile attığımız adımlar ekonomik işbirliğimizi tehlikeye atacaktır.
Mektup şu uyarı ile sona eriyor:
“Kongre’de her iki parti (Cumhuriyetçi ve Demokrat) tarafından S-400 edinmesi halinde Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulanması konusunda güçlü irade mevcuttur.”
Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu dün mektuba yanıt verdi: “Hiç kimse Türkiye’ye ültimatom veremez.”
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Salı günkü AKP Grup toplantısında “Türkiye S-400’ü alacak demiyorum, almıştır” dedi. Konuyu Haziran sonunda Japonya’da yapılacak G20 zirvesinde ABD Başkanı Trump ile görüşeceğini söyledi.
Erdoğan’ın bu açıklamasının üzerinden henüz birkaç saat geçmeden Rus devlet ajansı Sputnik Rus yetkililere dayandırdığı haberinde İdlib’de ateşkesin sağlandığını açıkladı.
İdlib’de bir süredir çatışmalar devam ediyordu.
Çarşamba günü ÖSO yetkilileri ateşkesi yalanladılar ve Türk Dışişleri ‘tam ateşkes yok’ dedi.
Aynı günün gecesinde Türkiye’nin 10 numaralı askeri kontrol noktasına havan atışları yapıldı ve 3 asker yaralandı.
Türk yetkililer bu saldırıdan rejim askerlerini sorumlu tutsa da Rusya cihatçı grupları işaret etti ve Sputnik şu haberi geçti: “Türkiye’nin Rusya’dan yardım istemesi üzerine Rus uçakları belirlenen koordinatlar çerçevesinde cihatçı guruplara dönük hedefleri vurdu.”
Türkiye direksiyonu Rusya’ya çevirdikçe hem içeride hem de bölgede problemleri artıyor.
Problemlerinin artmasına paralel olarak Kürt kartı bazen kırmızı çizgiler ile bazen de sarı-beyaz çizgisinde sahaya sürülüyor.
Bu Kuzey Suriye’yi de ciddi biçimde etkisine alıyor.
Ortadoğu, Türkiye ve Akdeniz’de sular kaynıyor.
Bu tabloda İdlib ve Suriye’de siyasi bir çözümün imkanı yok. Bunu engelleyen ana güç Erdoğan rejimi ve onun etrafında şekillenen ittifaklardır.
Açlık grevleri, İstanbul seçimleri, İmralı görüşmeleri, TSK’nın Güney Kürdistan dağlarına dönük ‘Pençe harekatı’, Kürdistan Federe Bölgesindeki ‘yönetim değişikliği’ ve İdlib…
Bütün bunlar birbirleri ile ilintili.
Bu ilişki Türkiye’nin S-400 hamlesindeki kararlılığı ile devam ederse yeni tür krizler baş göstermese de mevcut krizin tırmanacağını söylemek için iyi bir analist olmaya gerek yok.
Türkiye’yi zor günler bekliyor. Mevcut Erdoğan idaresi kriz üretiyor, Türkiye’nin kaynak ve gücünü zayıflatıyor.
Türkiye’yi sadece zor günler beklemiyor aynı zamanda yeni bir yönetim alternatifinin güçlü biçimde sahaya çıkacağı yepyeni bir siyaset anlayışıyla tanışmamız güçlü olasılık.