Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi (CMIRS) tarafından yapılan ve bugün gazeddakıbrıs’ta yayınlanan anket, Kıbrıs’ta çözüm arayışlarının geleceği açısından çok önemli birtakım bulgular içeriyor.
Bunlar arasında sanırım en çarpıcı olanı, mevcut garanti sistemi ile ilgili toplumda varolan yanlış algıdır. “Garanti sistemi hakkında aşağıdaki cümlelerden hangisi sizin görüşlerinizi en iyi yansıtır?” sorusuna, katılımcıların %41.2’si, garanti sistemi “Kıbrıslı Türklerin güvenliği ile ilgilidir” yanıtını veriyor.
Toplumun bu kadar geniş bir kesiminin, Kıbrıs sorununun en önemli başlıklarından biri olan garantilerle ilgili bu denli yanlış bir bilgi ve algıya sahip olması, bugüne kadar bu konuda samimi bir bilgilendirme, sorgulama ve tartışma süreci yaşanmamış olmasının doğrudan sonucudur.
Federal çözümü destekleyen parti ve liderler bile garantiler konusunda topluma liderlik yapmamış, garantilerin, dolayısıyla da Türkiye’nin garantörlüğünün, Kıbrıslı Türklerin güvenliği ile ilgili olduğu algısının oluşmasına zemin yaratmışlardır. Bu konuda doğru bilgilendirme, sorgulama ve tartışma sürecine girilmediği sürece bugün yüzde %41’in üzerindeki yanlış algının gün gele çözümün önündeki engellerden biri haline geleceği açıktır.
Toplum alternatiflere açık
Anketin diğer bir çarpıcı bulgusu ise, bu yaygın yanlış algı ve bilgisizliğe rağmen, Kıbrıs Türk toplumunun alternatif güvenlik sistemlerine azımsanmayacak bir oranda olumlu bakmasıdır. “Olası bir çözüm durumunda garanti sistemi ile ilgili düşünceniz ne olurdu?” sorusuna karşılık, katılımcıların %46.4’ü ‘mevcut garanti sisteminin değişmeden devam etmesi’ gerektiği cevabını verirken, %37.2’si alternatif garanti sistemlerine olumlu baktıklarını belirtiyor. Yüzde 16.4’lük bir kesim ise bu konuda bir fikir sahibi olmadığını söylüyor.
Anket sonuçları, garantiler konusundaki iddialı açıklamalara hatta son dönemdeki hedef göstermelere karşın, mevcut garanti sisteminin Kıbrıs Türk halkı için vazgeçilmez olmadığını büyük bir açıklıkla ortaya koyuyor. Dolayısıyla, “garantiler kalksın” ile “garantiler devam etsin” pozisyonları arasında bölündüğüne inanılan Kıbrıslı Türkler, hiçbir zaman toplum nezdinde doğru düzgün tartışılmamış olan alternatif güvenlik modellerine açıktır. Var olan yanlış algının ve bilgi kirliliğinin giderilmesi ile bu oranın daha da yükselebileceğini öngörmek zor değil.
İşin aslı, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın imzasını taşıyan ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğmasına neden olan iki uluslararası metinden biri olan Garanti Antlaşması’nın, bu yaygın algının aksine, Kıbrıslı Türklerin toplumsal veya bireysel olarak korunması ile hiç bir alakası yoktur. Garantörler, yani Türkiye Yunanistan ve İngiltere, Garanti Antlaşması ile Kıbrıslı Türkleri değil, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini korumayı taahhüt etmişlerdir. Dolayısıyla, ‘garantiler devam etsin’ veya ‘garantiler kalksın’ üzerinden devam eden tartışmanın, gerçekte Kıbrıslı Türklerin çözüm durumunda ihtiyaç duyacakları bireysel ve toplumsal güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur. Güvenlik ihtiyacını askeri müdahaleye indirgeyen bu dar algı ve tartışma, Kıbrıslı Türklerin güvenlik ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet etmediği gibi, çözümün daha da zor bir hedef haline gelmesine neden oluyor. Kıbrıs sorununda kutuplaşma ve çekişmeye alet edilen güvenlik ve garantiler konusunda sağlıklı bir bilgilendirme ve tartışmaya liderlik yapmak öncelikle federal çözümü desteklediğini söyleyen siyasetçi ve partilere düşüyor.
Federasyona destek büyük
Anketin ortaya çıkardığı bir diğer çarpıcı bulgu ise, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerin 2017 yılında Crans Montana’da çökmesinden beridir devam eden alternatif çözüm tartışmalarının Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğunu ikna etmemiş olduğu gerçeğidir. Tüm ‘iki devletli’ çözüm, ‘konfederasyon,’ ‘kadife ayrılık’ söylemlerine, hükümet protokolüne giren iddialı ifadelere ve bu konuda dört koldan yürütülen algı operasyonuna rağmen, ankete katılanların %61.6’sı federasyon için görüşmelerin hemen başlamasını destekliyor. Alternatif bir çözüm şekli için görüşmelerin başlamasını destekleyenlerin oranı %18.4’te kalıyor. Federasyon dışındaki alternatiflerin toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul görmediği gerçeği önümüzdeki süreçlerde hiç kimse tarafından göz ardı edilemeyecek kadar açık bir şekilde önümüzde duruyor.