Tacan Reynar: “Afrika şu anda bir hedef ama aynı zamanda özgürlüklerin kısıtlanmaya başlanacağı bir barajın seti olarak da düşünebiliriz. Bu set yıkılırsa hepimiz boğulacağız. Bunu görmek istemeyenler Türkiye’de medyanın son 7-8 yılda nereye evrildiğine baksınlar. Bunu mu istiyoruz?”
“Toplum dayanışma göstermezse çok açık ve net söylüyorum bu topraklardaki varoluşumuzun sonuna geleceğiz. Herkes kendi fanusunu kırsın ve statükosunu sorgulasın”
“Bu tünel bizim tünelimiz değil, sadece sürükleniyoruz. … O yüzden hep söyledim kurulu düzenle ne kadar bağınızı koparırsanız özgürleşirsiniz. O zaman da sizi o karanlık tünele sürükleyenler yalnız başlarına kalırlar. Başka yerde ışık aramalıyız.”
Afrika gazetesi davasının gönüllü avukatlığını yapacağını geçtiğimiz gün kamuoyuna duyuran avukat Tacan Reynar, gazeddakıbrıs’ın sorularını yanıtladı.
Haber: Hasan Yıkıcı
Afrika gazetesi davasının bir özgürlük davası olduğunu düşünen Reynar, davayı alma gerekçesini “bu ülkede ifade ve basın özgürlüğünün bence bir kırılma noktası olacak olan bu davalarda bir hukukçu olarak safımı belirlemem, vicdani olarak sorumluluk üstenmem ve bu topraklarda özgürlüklerin kısıtlanmaması adına da mücadele için Afrika Gazetesi’ni yalnız bırakmamak gerektiği düşüncesinde olduğum için gönüllü olarak savunma avukatı olarak görev almak istedim” cümleleriyle açıkladı.
“Bu dava özgürlük davasıdır, başarılı olurlarsa sıra diğer gazetelere gelecek”
Afrika gazetesi davasının aynı zamanda bir özgürlük davası olduğunu ve sahiplenilmesi gerektiğini kaydeden Reynar, bu davada karşı taraf başarılı olursa sıranın diğer gazetelere geleceğini ifade ederek, Türkiye’de son yıllarda basın alanında yaşana gelişmelere dikkat çekti. Reynar şöyle konuştu: “Afrika şu anda bir hedef ama aynı zamanda özgürlüklerin kısıtlanmaya başlanacağı bir barajın seti olarak da düşünebiliriz. Bu set yıkılırsa hepimiz boğulacağız. Bunu görmek istemeyenler Türkiye’de medyanın son 7-8 yılda nereye evrildiğine baksınlar. Bunu mu istiyoruz? O yüzden bu davada yapacağımız dayanışmaya toplumun her kesiminden insanın destek vermesi gerekir.”
“Herkes kendi fanusunu kırsın ve statükosunu sorgulasın”
Davanın toplum tarafından sahiplenilmesi gerekliliğinin altını çizen Reynar, “bu kış uykusu bitmeli” ifadelerini kullanarak “toplum dayanışma göstermezse çok açık ve net söylüyorum bu topraklardaki varoluşumuzun sonuna geleceğiz. Herkes kendi fanusunu kırsın ve statükosunu sorgulasın” dedi.
“Kesinlikle iyi niyetli değil”
Afrika gazetesine saldıranların şartlı tahliye kurulu kararı sonucu serbest bırakılmalarına da değinen Reynar, bu kararın kesinlikle iyi niyetli bir karar olmadığını söyledi. Reynar: “Yargılama sürecinde yapamadıklarını sonrasında Şartlı Tahliye Kurulu’nda yaptılar. Kesinlikle iyiniyetli veya günü birlik verilen bir karar değil. Tamamen kasti olduğunu düşünüyorum. Emsal olur mu, bundan sonra göstereceğimiz dayanışmaya bağlı. Çünkü sorgulamazsak, olacak.”
“Bu tünel bizim tünelimiz değil”
Ucunda ışık olmayan bu tünelin bizim tünelimiz olmadığını ve sadece sürüklendiğimizi belirten Reynar, artık başka bir yol bulunması gerektiğinin altını çizdi. “O yüzden hep söyledim kurulu düzenle ne kadar bağınızı koparırsanız özgürleşirsiniz. O zaman da sizi o karanlık tünele sürükleyenler yalnız başlarına kalırlar. Başka yerde ışık aramalıyız” ifadelerini kullanan Reynar, “yine söyleyelim o zaman, bu nihai hedef olarak federal Kıbrıs’tır ancak bunun da koşullarını biz oluşturmalıyız” dedi.
“Bu ülkede gençlerin hayatlarını çalan her şeye karşıyım”
Vicdani Retçilerin askeri mahkemede yargılanmasıyla ilgili görüşlerini de sorduğumuz Reynar, gelinen sontanın çok üzücü olduğunu belirterek, “arkadaşlarımızın verdikleri mücadeleyi de sonuna kadar destekliyorum. Bu ülkede gençlerin hayatlarını çalan her şeye karşıyım” dedi.
İşte avukat Tacan Reynar’ın gazzeddakıbrıs’ın sorularına verdiği yanıtlar:
Bundan aylar önce Afrika gazetesi davasında yargıçtınız. Bugün ise Afrika gazetesinin avukatı konumundasınız. Neden Afrika davasında avukat olmayı tercih ettiniz. Süreç nasıl gelişti?
Daha önce kamuoyu ile paylaştığım gibi istifa nedenlerinden biri de 22 Ocak olayları diye bilinen davanın yargılaması esnasında yaşanan süreçti. Afrika Gazetesi’ne karşı açılan ve bugün avukat olarak bulunduğum davalar, yargıç olduğum aylarda henüz duruşmasına başlanması imkanı olmayan, prosedür olarak da yeni açılan davalardandı.Bu davalarda duruşma henüz başlanmış olmadığı için şahadet ve emare de sunulmadı. Beni ilk baştan beri rahatsız eden süreç bu davalara dışarıdan yapılan müdahalelerdi. Davaların açılmasının da yine dışarıdan gelen talimat ile olduğu düşüncesindeyim. Afrika Gazetesi beğenirsiniz veya beğenmezsiniz bu ülkede muhalif yayın yapan bir gazetedir ve her zaman da kurulu düzenin karşısında duran bir gazetedir. Şahsıma sadece görevimi yaptığım için belirli çevreler tarafından yapılan tehdit ve hakaretlerden sonra istifa ile gelişen süreç sonunda bu davalar mahkemede görülmeye başlanacaktı. Kendi adıma bu ülkede ifade ve basın özgürlüğünün bence bir kırılma noktası olacak olan bu davalarda bir hukukçu olarak safımı belirlemem, vicdani olarak sorumluluk üstenmem ve bu topraklarda özgürlüklerin kısıtlanmaması adına da mücadele için Afrika Gazetesi’ni yalnız bırakmamak gerektiği düşüncesinde olduğum için gönüllü olarak savunma avukatı olarak görev almak istedim.
Hayattaki konumlar değişiyor ama insanın tuttuğu saf değişmiyor. Afrika davasını aldığınızı duyurduğunuz sosyal medya paylaşımınızda özgürlükten bahsettiniz. Bedel ödemeden özgür olabilir miyiz? Bu davayı da bir özgürlük davası olarak algılayabilir miyiz?
Bu dava bir özgürlük davasıdır bu çok net. Afrika Gazetesi’ni altetmeye çalışan çevreler, talimatla yürüttükleri işler sonucunda başarılı olurlarsa bence bu durumunda sıra diğer basın organlarına gelecek. Afrika şu anda bir hedef ama aynı zamanda özgürlüklerin kısıtlanmaya başlanacağı bir barajın seti olarak da düşünebiliriz. Bu set yıkılırsa hepimiz boğulacağız. Bunu görmek istemeyenler Türkiye’de medyanın son 7-8 yılda nereye evrildiğine baksınlar. Bunu mu istiyoruz? O yüzden bu davada yapacağımız dayanışmaya toplumun her kesiminden insanın destek vermesi gerekir.
Afrika davasının toplum tarafından sahiplenileceğini ve kamuoyunda karşılık bulacağını düşünüyor musunuz?
Bişeyler değişmeli, bu kış uykusu bitmeli. İstediğimiz sadece bizi bize bırakmaları. Kıbrıslı Türklerin kendi değerleri, kültürü, demokrasi anlayışı vardır. Buna saygı gösterilmesi gerekir. Toplum dayanışma göstermezse çok açık ve net söylüyorum bu topraklardaki varoluşumuzun sonuna geleceğiz. Herkes kendi fanusunu kırsın ve statükosunu sorgulasın.
Afrika saldırganlarının şartlı tahliye kurulu tarafından oy birliği ile serbest bırakılmasını nasıl değerlendiriyor sunuz? Bu olumsuz anlamda bir emsala neden olabilir mi?
Mahkemenin bir kararının idari bir organ tarafından değiştirilmesi hukuk dışıdır. Ancak bu ülkede böyle bir yasa ve düzenleme var. Bu davanın geçirdiği sürece baktığınızda, mahkemenin ilk teminat duruşmasında tutuklama vermemiş olması durumunda çok net söylüyorum bugün o yargılama olmayacak ve işlenen suçlar cezasız kalacaktı. Sonrasında yaşanan süreci hep beraber gözlemledik. Yargılama sürecinde yapamadıklarını sonrasında Şartlı Tahliye Kurulu’nda yaptılar. Kesinlikle iyiniyetli veya günübirlik verilen bir karar değil. Tamamen kasti olduğunu düşünüyorum. Emsal olur mu, bundan sonra göstereceğimiz dayanışmaya bağlı. Çünkü sorgulamazsak, olacak.
Siz de umutsuzluktan bahsediyorsunuz? Net bir şekilde sokakta insanlarla karşılaştığımızda da hissedebiliyoruz bunu. Siz de tünelin ucunda ışık görmüyor musunuz? Yoksa başka bir yere mi bakmamız lazım?
Bu tünel bizim tünelimiz değil, sadece sürükleniyoruz. Elbette bu konuda gailesi olan her yurtsever insan başka bir yol bulmak zorunda. O yüzden hep söyledim kurulu düzenle ne kadar bağınızı koparırsanız özgürleşirsiniz. O zaman da sizi o karanlık tünele sürükleyenler yalnız başlarına kalırlar. Başka yerde ışık aramalıyız. Yine söyleyelim o zaman, bu nihai hedef olarak federal Kıbrıs’tır ancak bunun da koşullarını biz oluşturmalıyız.
Bu dava elbette insan hak ve özgürlükleriyle birebir ilintili. Bugünlerde vicdani retçiler de Anayasa Mahkemesi’nın kararı sonrası yeniden askeri mahkemede yargılanmaya başlandı, görünen yeni bir cezaevi süreci. Öte yandan vicdani ret hakkıyla ilgili açılan karşı bir dava Yüksek İdare Mahkemesi tarafından kısa bir süre önce reddedildi. Son olarak vicdani retçilerin mücadelesiyle ilgili ne söylemek istersiniz?
Gelinen hukuki süreç çok üzücü. Ancak arkadaşlarımızın verdikleri mücadeleyi de sonuna kadar destekliyorum. Bu ülkede gençlerin hayatlarını çalan her şeye karşıyım. İhtiyaç olması durumunda da yardımcı olmaya ve dayanışmaya hazırım.