Sporun insanları ve toplumları yakınlaştırdığı gerçeğinden yola çıkarak dünyamızda güzel şeyler yapıldığına tanık oluyoruz. Bundan bir yıl önce merkezi Monaco’da olan Barış ve Spor Organizasyonu (Peace and Sports Organisation) bizleri bulduğunda bu organizasyondan habersizdik. Organizasyonun amacı siyasi ve insani sorunların olduğu ülke veya bölgelerde, sporu kullanarak barış düşüncesini geliştirmekti. Toplumları, insanları birbirlerine yakınlaştırmaya çalışmak, uyuşmazlıkların çözümünde sporu kullanmak…
Kıbrıs’ta yarım asırdır birbirleriyle kavgalı gözüken ve sportif faaliyetleri bile, siyasi sorunları öne sürerek gerçekleştiremeyen iki toplumun spor kulüplerini bir araya getirmeyi hedeflemişlerdi. Bunun için önce Mağusalı Kıbrıslı Rumların göçmen düşen takımları Nea Salamina yöneticilerini buldular. Onların Kıbrıslı Türklere olan yakınlığını bilerek Mağusalı Kıbrıslı Türklerin takımı Mağusa Türk Gücü ile ortak organizasyona hazır olup olmadıklarını sorduklarında iki takım arasında barışçı düşünceyle biraraya geldiler. Bu ortak düşünce ve projeyi Stelyos Vakfı ödüllendirdi. Ardından Barış ve Spor Organizasyonun bu ortak anlayışı desteklediğini iletti ve iki kulübün temsilcilerini Rodos’taki bölge toplantısına davet etti…
Rodos’ta gördüklerimiz bizleri olumlu yönde hayretler içinde bıraktı. Bir gün süren panel ve sportif gösteriler tüm katılımcıları büyüledi. İnsandan yana, barıştan yana gailesi olan insanların bir araya geldiği Rodos’ta, göçmen kamplarında yaşayan gençlerin futbol aracılığıyla, kaldıkları ülkenin gençlerinin nasıl kaynaştığını, dünyanın bir ucunda yaşayan Afrikalı gençlerin kurdukları futbol kulübüyle o ülkenin beyaz nüfusunun ırkçılığı nasıl aştıklarını, ülkelerinde efsane olmuş sporcuların bölgelerinde sorunlu kesimlerde nasıl barışçı roller üstlendiğini gördük.
Yapılan konuşmalarda Barış ve Spor Organizasyonu’nun kurucusu ve başkanı Joel Bouzou “Sporun dili evrenseldir, bu dili konuşanlar toplumları ve ülkeleri birleştirebilirler” derken buna ne kadar inandıklarını bölge toplantısında yaptıkları sunumlarda gördük. ‘Hope Refugee FC’ futbol takımı Yunanistan’daki göçmen kamplarında yaptıkları çalışma ve gördükleri destekle ödüle layık görüldüler. Hong Kong’daki ‘All Black FC’ yöneticileri ise bizlere ırkçılığa karşı nasıl çalıştıklarını anlattılar. Real Madrid’de de forma giymiş Yunan efsane basketbolcu Lazaros Papadopoulos’tan göçmen bir Gana’lı genci ve onun gibilerini kurdukları örgütte nasıl sahip çıkıp kendilerini profesyonel basketçi yaptıklarının öyküsünü dinledik.
Dünya nüfusunun yarısından fazlasının konuştukları bu ortak dili, barış dilini kullanabilirsek, kapıların bize nasıl açılabileceğini, insanların kalplerine ve ruhlarına nasıl dokunabileceğimizi öğreniyoruz her gün. Öğrenmeye de devam edeceğiz…