Demokrasinin kelime anlamı ile katli sadece anayasa ihlali, hukuksuz uygulamalar yada polis şiddeti ile gerçekleşmez.
Bazen, mevcut düzeni değiştirme kudretinde olmasına rağmen meşru olmayan tercihler de demokrasi adına bir lekedir.
Son yaşadığımız örnek, seçim sistemi ile ilgili kurulan Ad-Hoc komite konusuyla gündemdedir.
Haftalardır siyasi partiler hemen her gün:
meclisin meşruluğu kalmadı, iradenin yeniden tesisi gerekiyor şeklinde demeçler veriyor.
Ancak, meşruluğu kalmayan meclisin seçkinleri aynı zamanda seçim sisteminde değişiklik planlıyor.
Kategorik olarak doğru bulmadığım, ancak yerleşik bir uygulama olan ve seçmenin ciddi bir bölümünün faydalandığı “karma oy” sistemi kaldırılmak isteniyor.
Bazen, gerçek dışı açıklamalar da yapılıyor. Mesela, hiçbir ülkede yok deniliyor. Oysa ki, 40 ülkede açık liste uygulaması var.
Açık liste kendi içinde 3 farklı biçimde çalışıyor. Bunlar 1) Parti içindeki adayları seçenler. Bu biçimde 22 ülke var. Açık listedeki adaylara oy verienler. Böyle de 9 ülke var. İster partiye ister adaylara oy verebilen ise 9 ülke var. Bilinen sebeplerden ötürü kktc bu çalışmaya dahil edilmemiş.
Referans aldığım çalışmada kktcye benzer seçim sistemi olan 9 ülke var. Bunların arasında Avusturya, Belçika, Brezilya, Danimarka, El Salvador, Endonezya, Lüksemburg, Slovenya ve İsviçre var.
Başka bir deyişle büyük, küçük, federal, üniter, AB üyesi, Asya, Latin Amerika ne ararsan var…
Demek ki, karma meselesi sadece bize özgü değil.
Öyleyse, bize özgü bir meseleden bahsetmiyoruz. Ancak, ülke koşullarında karmanın geldiği biçimden siyasi partiler şikayetçi olabilir. Ancak seçme hakkının üzerinde meşruluğu olmayan bir meclis tarafından karar verilmesi başka bir hak ihlalini temsil etmez mi?
Demokrasiye leke sadece şiddet, yolsuzluk veya seçim manipülasyonu ile verilmez. 2018 yılında yetki sahibi olan ve meclisteki tüm siyasi partilerin iktidarda bulunma şansına sahip olmasına rağmen ilerletilmeyen seçim sisteminin son dakikaya bırakılarak değiştirilmesi politik açıdan siyasi partilerin yaşadığı “siyasi krizi” yine halka mal etmesi ile sonuçlanıyor.
Ekonomik krizin faturası gibi siyasi krizin faturası da şimdi karma oy verme tercihine sahip insanlara, bir tercih dayatılması biçiminde vuku buluyor. Hem de hiç kimse bu maliyeti sırtlamak istenip istenilmediği dahi sorulmuyor…