Kişisel olarak fazla bir tanışıklığımız olmasa da, şahsınızı gerek yazılarınızdan gerekse sendikacılık geçmişinizden tanıyor ve takdir ediyorum. Temel gailenizin emek eksenli demokrasi ve barış mücadelesi olduğundan zerre kuşkum olmamasına rağmen, bugün Gazedda Kıbrıs’ta Sendikalar üzerine yazmış olduğunuz yazının biraz amacını aşmış olduğunu düşünüyorum. Tespitlerinizin bir bölümüne katılmakla birlikte, ortaya koyduğunuz çözüm önerilerinizin doğru olmadığını en azından sonuç alıcı olmadığını düşünmekteyim.
En başta mevcut Kıbrıs Türk Sendikalarının emek mücadelesinde bazı zafiyetlerinin olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Fakat bu zafiyetleri temel olarak sendikacılara havale etmenin zafiyetlere yüzeysel bakmakla alakalı olduğunu düşünürüm.
Mevcut sendikaların sorumluluklarını yadsımadan ve tek suçlu sistemdir kolaycılığına da düşmeden kurulan sisteme, mevcut zafiyetlere ve yasalara daha analitik yaklaşılmalıdır kanısındayım.
Sendikal örgütlenme modeli olarak dayatılan mevcut sistem ve yasalar, en azından benim bildiğim dünyanın hemen hiçbir yerinde örneği olmayan, işyeri bazında örgütlenme modelidir. Bu model genel olarak özel sektörde anlamlı bir örgütlenmeyi imkânsız hale getirmekle kalmayıp, zümresel sendikacılığı tırmandırmaktadır. Böl ve yönet politikaları ile paralel oluşturulan bu model, tam da istenildiği gibi emek kesimlerini sınıfsal mücadeleden kopararak, önce kendi zümresi için yani önce kendisi için mücadeleyi yükseltmekte, genel sınıf menfaatlerini önemsizleştirmektedir. Dolayısı ile zamanla sendikalarda genel sınıf mücadelesinden zümresel mücadele ve sendikacılığına kaymış durumdadırlar. Bu durum yalnızca sendikacıları negatif etkilemekle kalmayıp, aslında mücadelenin ve sendikaların temelini oluşturan, büyük ölçüde sendikacıları da yönlendiren ve baskılayan üyelerini de negatif etkilemektedir.
Liberal sistemin temel dayatması olan “Maximization of Profit” karın en üst düzeye çıkarılması, sendikal mücadelede de emekçilere Rol Model olarak dayatılmakta ve zaten insan doğasında var olan egoizm yükseltilerek sınıf sendikacılığı geriletilmektedir.
Dayatılan işyeri bazlı örgütlenme modelinin diğer bir amacı ise, kâğıt üzerinde sendikal örgütlenme hakkını serbest bırakıp, fiiliyatta özel sektörde anlamlı bir örgütlenmeyi imkânsızlaştırmaktır.
Neden?
Kıbrıs’ın Kuzeyinde özel sektörde kayıtlı olarak çalışan emekçi sayısı yüz bin civarındadır. Yalnızca Esnaf ve Zanaatkârlar odasına kayıtlı fiili olarak çalışan beş binin üzerinde işyeri vardır. Ortalama istihdam sayıları ise üçü beşi geçmemektedir. Ticaret ve Sanayi odasına kayıtlı işyerleri arasında ise Yüz kişiden fazla istihdam sağlayan işyeri sayısı iki elin parmaklarını geçmemektedir.
Sizinde iyi bildiğiniz gibi, İşyeri bazlı sendikal örgütlenme modeli içinde, her işyerine ayrı bir Toplu İş Sözleşmesi yapılması ve aynı zamanda uygulatılması gerekmektedir. Bu şartlarda sendikal örgütlülük minimum seviyede kalmakta ve anlamsızlaşmaktadır.
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu DEV-İŞ, mevcut dayatılan örgütlenme modeli içinde dahi, özel sektörde birçok işyerinde TİS imzalamıştır. Fakat anlamlı bir örgütlülüğe ulaşmasının mümkün olmadığını ve olamayacağının tespitini de yapmaktadır.
Tamda bu yüzden yıllardır özel sektörde Sektörel (İşkolu bazında) Toplu İş Sözleşme düzenini savunmaktadır.
Anlamlı bir örgütlülüğün ve aynı zamanda sınıfsal mücadelenin olmassa olmazı Sektörel (İşkolu bazında) Toplu İş Sözleşme düzenidir. Bu modeli anlamak ve uygulatmak için Amerika’yı da yeniden keşfetmenin gereği de yoktur. Birazcık dünyayı takip etmek, sınıfsal mücadeleye inanmak ve tabiî ki bu model için mücadele etmek gereklidir.
Sınıfsal ve sendikal mücadele için güç birliği, fikir ve ekonomik birlikteliğin sağlanması konusunda ki tespitinize yüz de yüz katılmakla birlikte, yöntem konusunda da sizle ayrıldığımı belirtmeliyim.
Bu birlikteliği oluşturmak için mevcut sendikaları kapatıp tek çatı altında birleştirmek hem gereksiz hem de imkânsızdır. Dünyada yüksek temsil gücünü oluşturmak için hiçbir sendika bu yönteme başvurmamaktadır. Aksine güçlerini birleştirmek için Sektör odaklı Sendikalar oluşturmakta, Sendikalar, Federasyonları, Federasyonlar ise Konfederasyonları oluşturarak sınıfsal mücadele bu yöntemle güçlendirilip büyütülmektedir
Mevcut sendikaların sorumluluğu ise, sistemin dayattığı zümresel sendikacılık anlayışından bir an önce kurtulup sendikal mücadelenin esası olan sınıfsal mücadele için gerekli yapıları oluşturmalarıdır.
Tabi birde Sarı Sendikalar vardır ki, onlar zaten hangi yapı içinde, neyin mücadelesini, nasıl vereceklerini gayet iyi bilmektedirler.
Koral Aşam
EMEK-İŞ Başkanı