“Aman tanrımm” demez miyiz düğün haberi alınca,
hele bir de kendi düğünümüz olacaksa kaç “aman” çekeriz değil mi ama 🙂
Peki Şahane Düğün’de kim diyor “Aman Tanrım” diye?
Evleneceği gün kendini yatakta, tanımadığı bir kız ile bulan damat belki de
ya da müstakbel karısına değil de başka bir kıza aşık olan damat..
Ne fark eder ki sonuç değişmez : Aman Tanrım !
Evliliklerin komediye, bekarlığa vedaların kara komediye dönüştüğü günümüzde; “şahane düğün” adlı komedi sadece gülmemizi sağlamıyor, sadece güzel bir atmosferde birkaç saat nefes almamızı da sağlamıyor, bizi yeniden ve yeniden düşündürüyor evlilik kurumu ile ilgili. İster istemez o klasik soruyu sorarken buluyorsunuz kendinizi; “doğru kişi mi?” “Bunu sormak en doğal hakkınız!”
Gerçekten, bizler için doğru kişi kimdir? Bunu düşünen sadece biz miyiz yoksa toplum bizler için düşünüp çoktan karar vermiş midir? Bizim bilmediğimizi, diğer herkes biliyor desenize; zaten oyun da bunu demiyor mu bize..
Oyuna dönersek, otel odasında geçen oyunun sonrasında neler oldu dersiniz? Aksiyon dolu oyunda en çok yalanı kim söyledi, kim söyletti aslında? Yalanın ne kadar çok ya da az olduğu fark eder mi sizce. Herkes bir şekilde birbirini aldatırken bir tuvalet fırçası yeter mi ortalığa saçılan yalanları temizlemeye?
İki yakın arkadaş aynı kıza aşık olursa, bir kızın tek derdi şahane bir düğün yapmaksa, bir erkek düğün gününde ardı ardına yalanlar sıralarsa, yalanlarına otel çalışanı dahil etrafındakileri de ortak eder de olaylar karmakarışık bir hal alırsa bu oyunda düğümler nasıl çözülür? Belki de Daphne gibi elimize şişeyi alarak 🙂
Birileri “büyük an”ı beklerken, çıkan büyük bir kavga yüzünden, o “büyük an”ın anlamı kalmazsa.. Küçük bir an, büyük an’ın yerini alırsa.. Küçük an’lar yaşayan bir kadın ve bir erkek birbirine aşık olursa.. Bu kargaşadan nasıl çıkılır dersiniz. Peki elimize tuvalet fırçasını alıp temizleyebilir miyiz etrafı, kimseyi kırmadan kirletmeden..
Oyunda gayet güzel temizleniyor etraf da gerçek hayatta öyle mi acaba?!!
Zincirleri kıran bir oyun sahnelendi. Karakterlerin duygu geçişleri, konuşmalarındaki yükselişler, Rachel’ın uyandıran sesi, Julie’nin güldüren geçişleri, Bill’in yalanları söylemedeki rahatlığı, Tom’un isteksizce Bill’e ayak uydurması, Judy’in kimseyi kırmak istememesi, Daphne’nin “işte gelin gidiyor” göndermesi..
Sahne önündeki ve arkasındaki görevliler, emek verenler, değer verip oyunu haber edenler; iyiki varsınız. Nice oyunlara diyorum..