20’inci yüz yılda devletsiz Kürdistan halk(lar)ı mutsuz, ızdıraplı ve yokluk içinde oldular. Ermeni ve Asuri’ler soykırıma maruz kaldılar ve Kürdistan çoğrafyasından sürüldüler. Neredeyse yoklar. Kürtler katliamlara maruz kaldılar ve temel hakları gasp edildi.
Kürtler 21’inci yy’da Devletsiz ama mutlu olabilirler mi?
Yok.
Aksine daha büyük ızdırap ve yokluk Kürtleri bekliyor olacak.
İran, Suriye, Irak ve Türkiye Kürdistan’ı halk(lar)ının var olabilmek için devlet kurmaları kaçınılmaz.
Kaçınılmaz çünkü idareci devletlerin Kürdistan halk(lar)ının gönlüne, gözüne, beyin ve kalbine hitap edecek çözümleri yok. Yoklukta anlaşmak istiyorlar; Kürdistan halk(lar)ı bunu kabul etmiyor.
Deyim yerindeyse cin şişeden çıktı ve Irak Kürdistan’ı halkı devlet kurmak için 25 Eylül’de referanduma gidiyor.
İsrail kurulduğunda arkasında SSCB ve ABD vardı. Saniyeler içinde BM’ye gittiler ve devlet böyle kuruldu.
IKB’de (Irak Kürdistan Bölgesi) süreç farlı işliyor.
ABD, Barzani’ye referandum için önce ‘ertele’ dedi sonra da ‘iptal et’ çağrısı yaptı. Rusya Irak’ın toprak bütünlüğüne vurgu yaptı. Irak ‘savaş çıkabilir’ dedi.
İran ve Türkiye karşı.
Çin, kendi içindeki ayrılıkçıları hareketlendirebilir endişesi ile karşı çıkıyor. Fransa dışındaki AB ülkeleri ve kurulları referanduma karşı olduklarını söylediler.
Destek çıkan tek güç İsrail.
Tablo bu ve bu tabloda Barzani referanduma gidiyor.
Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı Mesut Barzani, iktidarı boyunca Türkiye’ye rağmen tek bir adım atmadı. Ne zaman bir adım atsa ABD’yi gözetti.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert “referandum kararında diretmenin Kürtler dahil bütün Iraklılara bir bedeli olacak” açıklaması yaptı. Bu açık bir tehdit.
Erdoğan 27 Eylül’de yapılacak olağan MGK toplantısını bugüne çekti ve IKBY’ne yaptırımların işaretini verdi.
Deyim yerindeyse Barzani bütün bu tehditleri TINLAMIYOR.
Barzani, ne oldu da bütün dünyaya rağmen referanduma gidiyor?
İlki şu: Barzani’nin liderliği 2015’ten bu yana tartışma konusu.
Referandum ile liderliğini pekiştiriyor.
İkinci husu ise şudur: Yukardaki tablo yanıltıcı.
Rusya, Irak’ın toprak bütünlüğüne vurgu yaptığı hafta Bağdat’a rağmen Erbil hükümeti ile Türkiye üzerinden geçecek bir doğal gaz boru hattı anlaşması yaptı.
Bu, Irak Federe Kürt Hükümeti ile Rus Enerji şirketi Rosneft’in 3 Haziran 2017’deki “stratejik işbirliğini genişletme” anlaşmasının devamı.
Anlaşma 20 yıllık ve uzun vadeli. Rusya, Erbil ile doğal gaz anlaşması yaparken Ankara ile de S 400 füze anlaşması imzaladı.
Ankara, Tahran, Şam ve Erbil, Moskova’nın bölgesel hesaplarında ortaklar. Ankara ve Erbil kimi zaman yalpalansalar da Moskova’nın hamlelerini kendi çıkarlarına yakın buluyorlar.
Bu bakımdan DAİŞ’in kendi başkentinde (Rakka) QSD karşısında gerileyip yenilirken Referandumun İdlib ve Dera Zor’daki gelişmeler ile paralel gelişmesi dikkat çekicidir.
ABD, enerji hususunda yeni alternatifler oluşturma çabasındayken Rusya olası alternatifleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. ABD ve Rusya’nın merkezinde bulunduğu bu çatışma Kürdistan’ın tam göbeğinde gerçekleşiyor.
ABD’nin enerji hususunda oluşturmaya çalıştığı alternatif Rusya’nın doğal gaz tekeline ve Türkiye’nin jeo stratejik haritasına son verdiği gibi Barzani’nin Kürdistan’daki tekelini sarsıyor.
Ortadoğudaki güç merkezleri değişken ve kartlar her yeni hamle ile yeniden kırışılıyor.
‘Siyasette 48 saat çok fazladır’!
Erbil’in Referandum hamlesi ve ısrarını bu tablo içinde değerlendirmek bana daha doğru geliyor.