Kuzey İrlanda`da 1998 Hayırlı Cuma Anlaşması`nda `evet` oyu için kampanya yürüten Quintin Oliver, güvenliğin Kıbrıs sorununu kökünden halletmek için Kıbrıs halkının bir barış anlaşmasını onaylamasına yol gösterecek bir konu olabileceğini belirtti.
Kıbrıs ziyareti sırasında KHA`na bir demeç veren Oliver, Kıbrıslılardan gelecekleriyle ilgili görüşmelerde bu fırsatı yakalamalarını istedi. Oliver, 1974`ten bu yana bölünmüş olan ülkenin yeniden birleştirilmesi amacıyla adadaki iki toplumun sürdürmekte olduğu müzakerelere paralele olarak halkın katılımının önemli olduğunu ifade etti.
Quintin Oliver, olası bir anlaşmanın ilk günü kökten bir değişiklik olmayacağına, uygulanma ve uzlaşmanın zaman alacağına dikkat çekti.
Bir anlaşmaya zorlamanın ne uluslararası toplumun ne de başka kişilerin görevi olduğunu, bu görevin Kıbrıs halkının görevi olduğunu vurgulayan Oliver, bir anlaşmaya varılabilmesi için aşılması gereken özlü konuların ne olduğu sorusuna, “Muhtemelen güvenlik; halkın fiziksel, duygusal, siyasi ve sosyal güvenlik için çok derin endişeleri vardır; hükümetin ilk görevi budur, güvenliği sağlamalıdır” yanıtını verdi.
Quintin Oliver şöyle devam etti:
“Bu, polis faaliyetlerinden öte suçluları yakalamaktır. Herhangi bir anlaşma güvenlik endişelerine dayanak oluşturmalıdır ki halk farklılıklarına saygı gösterileceği konusunda kendini güvenli hissetsin, özlemlerinin teşvik edildiğini görsün, kendileri ve aileleri için güvenik çerçevesi olacağını bilsin.”
Kıbrıs`ta bulunmasıyla ilgili soruya Quintin Oliver, iki tarafa `evet` kampanyasıyla ilgili tavsiyeler için BM`nin önerdiği 2004 çözüm planıyla ilgili referandum sürecinde üç kez adada bulunduğunu ve Kuzey İrlanda`daki deneyimlerini paylaştığını anlattı.
Quintin Oliver, “Ancak çok geçti. Çünkü anlaşmanın çerçevesi yapılmıştı ve Annan planı sürecindeki yapısal hatalar açığa çıkmıştı. Plan BM tarafından ülkenin dışında oluşturulmuştu ve çok taraflı müzakere sürecinin bir parçası değildi ve reddetmek daha kolaydı” dedi.
Oliver, barış yapmada halkın katılımının ilk aşamada başlaması gerektiğine inandığını, liderlerin gizli görüştüklerini ancak buna paralel bir halkın katılım sürecine de gerek olduğunu, böylelikle insanların toprak, geri dönme hakkı, tazminat, dört temel özgürlükler ve diğer konularla ilgili konularda bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Quintin Oliver, “İnsanların bu konuları anlaması, bunları hazmetmeleri gerekmektedir. Ben bu kez daha kampanyaya başlanmadığı için bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. İnsanların anlaşmanın adil olacağını hissetmeleri gerekmektedir ve karşılıklı ödün verme kavramının devreye girdiği yer burasıdır. Karşılıklı ödün vermek bir kazan-kazan durumudur” şeklinde konuştu.
Oliver, Kıbrıs halkının bir anlaşmaya hazır olup olmadığı konusundaki değerlendirmesi de şöyle oldu:
“Benim tavsiyem bu süreci hızlandırmak veya karmaşık yasal bir teknik belge için riski göze almak bir kampanyanın yoğunluğunda izah edilmesi zor bir şeydir. Hazırlık ve izah etme hazırlıkları şimdi başlamalıdır ki böylelikle kampanya başladığında insanlar yapacakları seçimlerle ilgili daha net olsunlar.”
İnsanların ileriye gidebilmek ve `evet` oyu elde etmek için ne yapabileceklerine inandığı sorusuna da Quintin Oliver, “Bu uzun süreli bir mücadeledir, dünya Kıbrıs`a bakmakta ve varılabilecek herhangi bir anlaşmanın insanları tatmin edeceğini, değişikliğin verimli ve ileriye dönük olacağını umut etmektedir” yanıtını verdi.
Oliver, “Açıkçası bu ne uluslararası toplumun ne etki yapabilecek diğer insanların işidir. Bu Kıbrıs halkının işidir. Halklar arasında görüşmenin dürüstlükle, açıklıkla ve ağırbaşlılıkla yönetilmesi gerekmektedir” dedi.
Bir başka soruyu yanıtlayan Quintin Oliver, Kıbrıs`a önceki ziyaretlerinde 25 sivil toplum örgütü, akademisyenler, iş adamları ve gazetecilerle bir araya geldiğini söyledi ve şöyle devam etti:
“Büyümeye başlayan bir heyecan havası olduğunu hissettim. Olumlu bir sonuca yakın olmanın olağanüstü önemli bir süreç olduğunu halk biliyor gibi görünüyor. Kıbrıs halkına tavsiyem gelecekleriyle ilgili bu zengin müzakere için bu fırsatı yakalamalarıdır.”
Hayırlı Cuma Anlaşması için `evet` kampanyasına katılımıyla ilgili Kuzey İrlanda`da halkın anlaşmayı onaylamasına neden olduğuna inandığı bir unsuru söylemesi istenen Oliver, bunun `Olumlu değişiklik` olduğunu söyledi.
Kampanyayı yapanların güvenilir ve gerçek bir şekilde olumlu bir gelecek olacağını savunmaları, değişikliğin çok riskli olmadığı konusunda insanları motive etmeleri ve onlara yeni geleceğin harika olmayacağını ama gerçekçi olacağını izah etmeleri gerektiğini vurgulayan Oliver, Kuzey İrlanda`da insanların ölümler ve şiddetle gelecek arasında bir seçim yapmaları gerektiğini hatırlattı.
Quintin Oliver şöyle devam etti:
“Bu bir dini anlaşmazlık değildir. Bu toprak, güç ve kimlikle ilgilidir ve insanları ilgilendiren sorun İngiliz mi İrlandalı mi oldukları idi. Buna cevap – çözüm – ikisi de olabiliriz idi. Bu vaat insanların kimliğini eksiltmedi. Bu iki hükümetten, Londra ve Dublin`den büyük bir hediyeydi.”
Anlaşma paketininkarşılıklı ödünler içerdiğine dikkat çeken Oliver, bütün kabul edilmiş çözüm paketini görmeden bir madde seçmenin yanlış olabileceğini kaydetti.
Quintin Oliver, Kuzey İrlanda`da üç adımlı safha olduğunu, önce siyasi partilerin kabul ettiklerini, sonra iki hükümetin rıza gösterdiklerini, ondan sonra da insanlardan karar vermelerin ve Anlaşmayı onaylamalarının istendiğini anlattı.
Anlaşmanın uygulanmasının başarısı veya başarısızlığı sorulan Oliver, tam ortadan kaldırılamasa da şiddetin % 95 azaltıldığını söyledi ve şöyle devam etti:
“Çalışmakta olan güç paylaşım kurumlarımız vardır, Anlaşma`nın bazı yönleri yavaş uygulanmaktadır. IRA`nın (İrlanda Kurtuluş Ordusu) devreden çıkması 10 yılı bulmuştur. Hala Yönetim tarafındaki paramiliterlerin görevden alınması için çalışmaktayız, hala kaybolanları bulmaya çalışıyoruz, hala kurbanların hakları üzerinde çalışıyoruz. Bazı şeyler tamamlanmadı ve bu da hiçbir radikal değişikliğin bir günde olmadığını, hiçbir anlaşmanın hemen uygulanmadığını, uzlaşmanın daha uzun olduğunu gösteriyor.”
Uzlaşma süreciyle ilgili olarak insanların tümüyle ileriye gidemediklerini ancak insanların %32`sinin kendilerini birlikçi veya ulusçu olarak tanımlayamamaları gibi bazı olumlu örnekler de olduğunu kaydeden Oliver, “Uzlaşma yok, entegrasyon çok zor, ayrı ibadet ediyoruz, farklı okullara gidiyoruz, hala uzlaşma için yapısal ve duygusal engeller vardır. Çünkü acılar hassastır.”
İnsanların berbat şeyler hatırladıklarına ancak bu berbat şeylerin bir daha yaşanmaması için değişiklik gerektiğini de kabul ettiklerine dikkati çeken Quintin Oliver bir başka soruyu yanıtlarken, Kuzey İrlanda`daki `karışıklıklardan` bu yana insanların yaşamlarının iyileştiğini, çatışmalarda öldükleri sanılan 2,000 kişinin yaşıyor olduğunu, ancak mali krizin vurduğu ekonomiyle hasar gören barışın karının yavaş geldiğini anlattı.
Geçmişin bölünmüşlüğünün yardımcı olmadığını, dolayısıyla gelecekteki gelişmeye de hasar verdiğini ifade eden Oliver, şöyle konuştu:
“Bunu bu adada görebiliyorum. Burada eğer halk, güvenliği garanti edecek, çıkarlarını koruyacak siyasi bir yapı bulursa fırsat büyüktür. Böylelikle ekonomi ve sosyal uyum da hızlandırılabilir.”
Anlaşmaya gidilen zamanda ve uygulama sırasında ekonomik endişelerin önemini değerlendirmesi istenen Quintin Oliver, ekonomik konuların, bir ülkenin dayanıklılığını, istihdam olasılığını tanımlaması, zenginlik yaratması bakımından her zaman önemli olduğunu kabul ettiğini söyledi.
Oliver, ancak anlaşmazlığın olduğu toplumlarda bu tür konuların her zaman kimlik gibi daha büyük bir sorunda ikinci sırada yer aldığını, Kuzey İrlanda halkı için bu kimlik sorununun daha önemli olduğunu ifade etti.
Brexit`in barış süreci üzerindeki etkisiyle ilgili olarak da Oliver, “Ortak kurumlarımızın çalışması için çok çalışırken bu ani ve zarar verici bir etki olmuştur. Brexit bölünmeyi yeniden canlandırmış, şok etkisi yaratmıştır ancak siyasi liderlerimiz bu zorlukları en aza indirmek için çok çalışıyorlar” dedi.
KHA